- 126 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sağlık Nimeti Üzerine
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi…”
Kanuni Sultan Süleyman’a ait olan bu beyiti sanırım duymayan yok gibidir. Ve nedense bu beyit, sizi bilmem ama benim sağlıklı zamanlarda pek hatırıma gelmez. İlla bir hastalık zuhur edecek ya da yakın çevremden birileri rahatsızlık geçirecek ki hatırıma gelsin; hatırıma gelmekle de kalmayıp beni derin düşüncelere salsın.
Sağlık ve sıhhatimizin yerinde olduğu zamnalarda ne kadar az tefekkür ediyoruz. Oysaki sağlık içerisinde geçen her anımıza binlerce kere şükür etmemiz gerekmez mi? Biz ne yapıyoruz? Sağlığımız, sıhhatimiz yerinde olduğu halde yine de dert yanıyoruz. Dert yandığımız şeylerin üzere birkaç misal vererek kafa yoralım biraz.
Mesela öğrenciyken sınavlar hep kaygı duymama neden olmuştur. Ya geçer notu alamazsam ne yaparım? Evdekilere ne derim? Durumu nasıl izah edebilirim? Bu kaygıya kapılmaktansa günü gününe ders çalışan bir öğrenci olmam icap etmez miydi? Günü gününe derslerine çalışan bir öğrencinin ikmale kalmak gibi bir endişesi de olmazdı herhalde.
Evlendik, çoluk-çocuğa karıştık. Bu seferki kaygılarımız daha ziyade geçim derdi olmaya başladı. Ya kirayı ödeyemezsem? Ya iş veren aylığımı geciktirirse? Ya çocuğun okul masraflarını karşılayamazsam? Ya hanımın istediği takımı alamazsam?... Bütün bu kaygılara kapılmaktansa “El-rızku tevekkeltü alallah” (Rızkı veren Allah’tır) diyerek işime dört elle sarılmam, işim yoksa canla, başla iş aramam gerekmez mi? Elbetteki gerekir. Soruyorum kendime: Peki ben üstüme düşeni sağlığım, sıhhatim yerindeyken hakkı ile yapmaya gayret ettim mi? Gayret etti isem bu kaygılar neden?
Hadis-i Şerifte; “Muhakkak rızık; ecelin kulu arayıp bulduğu gibi kulu arar, bulur.” (Sahih-i İbn-i Hıbban) buyurulduğuna göre; Rabb’imiz yarattığı hiçbir mahluku rızıksız bırakmayacağına göre; acaba itikadımda bir noksanlık mı var, diye sormadan edemiyorum.
Şayet iman ve itikad noktasında herhangi bir sorunumuz yoksa, sağlık, sıhhat içerisindeyken sahip olduğumuz devletin kadr-ü kıymetini bilmemiz icap etmez mi?
Gelecekte başımıza gelmesi muhtemel olumsuzlukları düşünerek moralimizi düşürmeyelim. Zira düşündüğümüz o olumsuzluklar gelmeyebilir de. Dolayısıyla iyi düşünelim, iyi şeylerle karşılaşalım inşallah.
Elimizde olmayanlara hayıflanmak yerine, elimizdekilerle yetinmesini, yani kanaatkar olmasını öğrenelim. Rabbi’im başa vermesin, lakin hastalık gelirse devasını, derdi verenden dileyerek, çare yollarını araştıralım.
Sağlığımız yerinde olduktan sonra -Allah’ın izni ile- aşamayacağımız dağ, geçemeyeceğimiz çöl olmaz, ummanda da boğulmayız...
Her daim bil sağlığının kıymetini,
Kulağına küpe olsun Kanuni’nin beyti.
Yusuf Akkaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.