- 166 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN ÖLDÜKTEN SONRA SEN-BÖLÜM-9
Onur Beyin kliğinden içeri girdiğimde, Hülya beni güler yüzle karşılayarak,
‘’ Onur Bey ve Sema Hanım sizi bekliyorlar, diyerek içeri girmemi işaret etti. Bu sırada Naz ablamın sesini duydum. ‘’ Dur Başak beni bekle, beraber girelim Onur Beyin odasına.’’
İki, üç kelime hal hatır sorduktan sonra, kapıyı açıp içer girdik.
Onur Bey,
‘’ Hoş geldin kızım, sende hoş gelmişsin Naz. Geçin, tabi Başak sen Seda Hanımın yanına.’’
Seda Hanım,
‘’ Gel kızım, her zamanki yerine uzan, gözlerini kapat kendini serbest bırak. Çok uzakları, engin denizlerin ötesini düşün. Yavaş, yavaş uyuyorsun, bütün sevapların ve günahlarından arınarak.
Seda Hanımın sesi boşlukta kaybolurken, biz Başağın derin bir uykuya daldığını gördük. Seda Hanım yeniden konuşmaya başladı,
‘’ Anlat kızım aklına geleni anlat.’’
‘’ Bir gemideyiz, her tarafı simsiyah boyalı. Eşyalarımızı ambara indirdiler. Hava çok bozuk, dalgalar dağ gibi üzerimize, üzerimize geliyor. Geminin her tarafına vuruyor. Gemi bir batıyor bir çıkıyor.’’
Seda Hanım,
‘’ Geminin adını okuyabiliyor musun?’’
‘’ Galiba görebiliyorum, adı Etrüsk.’’
‘’ Devam et kızım.’’
‘’ Ne anlatayım ki yoldayız uzun bir yol. Buraları bizim oralara hiç benzemiyor. Bir sokağa girdik. Sokak diz boyu çamur. Aman Allah’ım buralarda mı yaşayacağız?’’
Büyük konuşmuşum, yeni evimiz tek odalıydı. Annem, babam ve kız kardeşimle bundan sonra bu evde yaşayacaktık. İşin tuhafı neydi biliyor musunuz? Mutfağın ortasından ikinci kata çıkılıyordu. İkinci katta Ev sahibemiz Süheyla anne ile Salih Amca yaşıyorlardı. Süheyla annenin çocuğu olmadığı için bize kendisine anne diye hitap etmemizi istedi. Kız kardeşimle bana da bu isteği kabul etmek düştü. Yeni yerimize çok çabuk alıştık. Bu arada ev sahibemiz le aramızda ufak bir sorun çıktı. Ama oda bir şekilde halledildi. Sorun ne diye soracak olursanız. Babam evi kiralarken bir çocuğumuz var demiş. Karşılarına iki çocuk çıkınca çok şaşırdılar. Evimiz tek odalı olduğu için annemle babamın yatak odası yoktu. Annem dâhiyane bir fikirle bu soruna da çare buldu. Odanın ortasından duvardan duvara ip gerdi ve üzerine çarşaf atarak odayı ikiye böldü. Böylece sorun ortadan kalkmış oldu. Benim yorulduğumu fark eden Seda Hanım,
‘’ Bu günlük bu kadar yeter, Cumartesi günü kaldığımız yerden devam ederiz. Sende bu arada dinlenirsin. Onur Bey Başak Hanım gidebilir. Başak,’’
‘’ Buyur Seda abla?’’
‘’ Bu anlattıklarını ve aklına gelenleri bir deftere yazmanı istiyorum. Bunu ev ödevi olarak kabul edebilirsin. Tamam, mı kızım?’’
‘’ Tamam, Seda abla aklıma gelenleri not olarak yazarım.’’
Onur Bey,
‘’ Çarşamba günü saat üçte görüşürüz Başak.’’
‘’ İyi çalışmalar Onur Abi.’’
Naz’la Başak klinikten çıkar çıkmaz Onur Sedayı karşısına aldı,
‘’ Söyle bakalım seda ne diyorsun Başağın durumuna?’’
Seda Hanım,
‘’Henüz bir teşhis koyabilmiş değilim ama reenkarnasyon olmadığı bana göre kesin. İnsanın aklına çift kişilik geliyor ama bana göre değil. Henüz tam derinlere inemediğim için, sana net bir cevap veremeyeceğim.’’
Anlıyorum diye cevap verdi Onur, ama henüz hiç bir şey anlamadığını kendine bile itiraf edemiyordu.
Seda Hanım,
‘’ Yüzünüzden çok karamsar olduğunuz görünüyor. Ama o kadar karamsar olmayın. Elimizde altın değerinde iki isim var. Bu isimleri araştırırsanız önemli sonuçlara ulaşırız.’’
Onur bey,
‘’ Benim dikkatimden kaçan bu iki isim ne? Hay Allah bugün iyi düşünemiyorum.’’
Seda Hanım,
‘’ Birincisi, Hatap Deresi. Büyük bir ihtimalle Marmara bölgesindeki şehirlerden birinde bulunuyor. İkincisi ise Etrüsk gemisi, önce gemiyi araştırın. Hala seferde mi? Hangi hatta çalışıyordu? Bunlar çok önemli.’’
Onur Bey,
‘’ Tamam Seda Hanım önce gemi.’’
Klinikten çıktıktan sonra Naz, Başağa dönerek,
‘’ İşin var mı başak?’’ Diye sordu.
‘’ Yok, Naz abla dersler de boş geçiyor.’’
Naz,
‘’ Var mısın? Şöyle bir Sultanahmet yapalım.’’
Başak,
‘’ Varım ama annemi arayıp nereye gideceğimi haber vereyim.’’
Naz,
‘’ Aferin kızım sen sorumluluğunu bilen akıllı bir kızsın.’’
Naz ablamın sayesinde Ayasofya müzesini gezdik. Oradan Sultanahmet Camiine geçtik. Daha sonra bir kafeye girip karnımızı tıka basa doyurduk. Naz abla, İlk defa detayları ile kendisinden bahsetti. Yaşamış olduğu zor günlerini anlattı. Muhittin Amcaya çok güldüm. Naz Ablanın beynini kendisine mekân yapmış. Bugün mutlu bir evliliği olduğunu, canı gibi sevdiği üç evlada sahip olduğunu anlattı. Ayrılırken ikimizde çok mutluyduk. İyileşeceğime ilk defa canı gönülden inanmaya başladım. O nasıl muhittin Amcadan kurtulduysa ben de henüz adını dahi bilmediğim ve bana hayatımı zindan eden o çocuktan kurtulacağım. Aslına bakarsanız o çocuğa da kızamıyorum. Seda ablanın söylediği gibi ilk hayatımda hatırladığım bütün anılarımı yazıp bir sıralama yaptıktan sonra kitap dahi yazabilirim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.