- 249 Okunma
- 5 Yorum
- 1 Beğeni
Booozaaaa
Yine geldi çattı aklımıza çocukluk yılları... Ankara’nın Bahçelievler’inde kış günleri, geceler uzun mu uzun, gündüzlerde aksine çok kısa... Daha kaloriferli evlere taşınmamışız. Geçenlerde annem ile babam konuşurken duyduk sanırım yakında taşınacağız ama nereye taşınırız orası meçhul. Ben ve kardeşim çok seviyoruz Bahçeliyi...
Tek eğlencemiz tek kanallı TRT televizyonu, Alman malı Telefunken marka... Haftanın belli günleri oynuyor, o günler evimiz insan kaynıyor. Çoluk çocuk büyük akşama herkes bizde... Eeeee tabi gördüler eve televizyon gelirken. Herkes merak ediyor... Nasıl bir alet bu? Sinemayı biliyorduk ama, daha değişik bu beyazcam... Daha bir zevkli sanki seyretmek...
Geceleri sokaktan Bozaaaaaaaa Bozaaaaaaa, diye bağırarak abiler geçiyor. Çocuğuz merak bu ya, acep nasıl bir şey olsa bu boza? Tatlıya bayılırım, birazda tatlıysa, artık anneme her gün aldırırım hem de bütün kış boyunca. Yeter ki bir seveyim.
Eninde sonunda ısrarlarıma dayanamayan annem bir kış gecesi sokaktan geçen bozacı amcayı evimizin kapısına çağırdı. Elinde bir litrelik ya da iki litrelik bir kap, doldurup verecek ve bende o güzelim bozayı tatmış olacağım, aman Allah’ım... Daha önce hiç mideme girmeyen tatmadığım bir güzellik olsa gerek...
Bardağa doldurur annem, şöyle bir yudum alayım dedim, ııııııııh üüüüüüüf oooooof! Bu nasıl bir boza yahu! Hiçte tahmin ettiğim gibi bir şey değilmiş. Böyle beklemiyordum yaniiiii! İnsan birazcık tatlı matlı yapar şunu... Annemde ’’Ben sana daha önce söylemiştim Ahmet pek de tatlı değil beğenmezsin, demiştim.’’ Anladık demiştin ama, bu kadarda ekşi olduğunu söylememiştin...
Velhasıl büyük bir heyecan ile başlayan boza sevgimiz ve boza maceramız bir tadımlıkmış, hemen bitiverdi... Bir daha mı, aman aman istemem, sizin olsun. O çocuklukta bir kere tattığım bozayı yıllar yıllar geçti bir daha da azıma sürmedim desem yeridir...
YORUMLAR
Küçükken akşamları hep mahelleden bozacı geçrdi. Özellikle yağmurlu havalarda rahmetli babam alırdı. Soba ve yağmurun sesi, bir de boza. Sobanın etrafına toplanır. ailecek içerdik. Aile soyalleşmesi o yıllarda bizim böyleydi. Belki de aile sohbetlerin vermiş olduğu sıcaklıktan mıdır bilmiyorum ama bozayı çok severim. Özellikle üstüne leblebi ve bol tarçınla çok güzel oluyor.
Yazınız anılarıma yolcuk yapmama vesile oldu.
Saygılarımla,
Ahmet Zeytinci
Hahahaha tam bir hayal kırıklığı olmuş.
Benzer bir deneyde biz yaşadık oğlumla.
Marketten bir peynir aldık. Danimarka'nınmış. Öyle pahalı ki. Fiyatı normal peynirin 10 katı. 250 gram falan aldık.
Bir yedik ki! Iyyyykkk böyle kötü bir tat mı olur?
Kalanını çöpe attık.
Çok güzel bir yazı.
Selam ve saygılar üstadım.
Ahmet Zeytinci
Üstüne bir avuç leblebi koysaydın severdin Ahmet kardeşim.
Boza ekşidir. Ama yazın çok tatlı.
Selamlar...
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci
yazını gülümseyerek okudum. Bozayı Vefa bozacısında içseydin beğenirdin.
Bir de ensede boza pişirmek deyimi var, haddini bilmeyenlerin ensesinde pişirilir!