Salyangozların Dilinde Yaz
Yaz kardeşim, yaz.
Üşenmeden yaz.
Derin derin düşünmeden yaz...
Saçma sapan bulsan bile yaz. Eften püften bulsan bile yaz. Aklından sıyrılıp yok olmadan yaz yazılmak isteneni.
Yazdıklarının lirik ve girift olmasına bakmaksızın yaz.
Gramatigin perfekt ve korekt olmasına bakmadan yaz.
Bir konuyu baz alarak düşünmeden, yazılanı yokuşa sürmeden yaz.
Yazdıklarının bir hikayesi olmasını kendine ve cümlelere dayatmadan yaz.
Ve kahramanlarının olmasını öncelikli olarak düşünmeden yaz.
İnsana değil, dağa, taşa, Amazonlara, suya yaz.
Kuş dilinde yaz.
Salyangozların antenleri için ve onların dilinde yaz.
Balıkların dilinde yaz.
Karıncaların bacakları için yaz.
Solucanları doyurur gibi yaz.
İnsanın anlamamasından daha iyi değil mi böylesi?
Yazılanların belli başlı bir başlığı olmasını düşünmeden yaz. Kendin için yaz olmadı...
Sonunu tasarlamadan, mutluluğu düşünmeden yaz. (Mutluluk diye bir şey mi var?)
Anlaşılır ve enteresan bir hikayesi olmak zorunda değil yazdıklarının. Önceden öngörülmüş olması hele hiç gerekli değil!
Mesela yazarken, sahneye konacak bir oyunun senaryosu gibi düşünme. Sadece gözlerine güven ve onlara itaat ederek yaz.
Aşık olduğun insanın gözlerinin içine bakar gibi, derinliğinde kaybolur gibi yaz.
Cümlelerinin okunabilir ve anlaşılır olmasının yeterliliğine inanarak yaz.
Göreceksin ki yazdıkların hiç ummadığın bir yöne doğru yol alacak ve bu sana haz verecektir. Yazdıkların bir komediye, bir dramaya ya da trajediye dönüşürse şaşırma. "A bu da ne, olmadı bu!" deyipte silmeye kalkışma sakın.
Ne demişler; "su akar yolunu bulur!" Yazılan da tıpkı suyun akışına benzer, hiç unutma!.
Yine unutma ki yazılanlar temelde bir düşüncenin ürünüdür. Düşünceler bilincimizde her zaman bir sisteme göre gelişmezler.
İki dakika önce düşündüğün şey şimdi aklına gelmiyorsa şaşırma. Beyin denen "hazine", bir gölün derinliğine benzer. İçini göremezsin. Ve binbir çeşit mercan ve canlıdan oluşur içi. İçine dalarsan kimini seçebilirsin belki, ama henüz evrilme sürecinden geçenleri ise hiç göremezsin.
Şimdi...
Dönüpte bu yazdıklarını okuduğunda aldığı formu benimse ve sakın silmeye kalkışma.
Önemsiz, değersiz ve anlamsız buluyor olsan bile, bırak yazı kendi hayatını yaşama şansına erişsin. Zorla kürtaj etmeye kalkışma cümlelerini.
Hemen sahiplenip, hükmetmeyi de düşünme. Özgür bırak satırları. Cünlelerini yerme, küçümseme ve kategorize etme. Bilakis, bırak özgür iradeleriyle bir tabloya dönüşsünler.
Renkler, motifler sana surreal gelse bile ilk etapta, ayırma gözlerini evrimleşen tablodan. (Bunu bir deney olarak gör kendine!) Tabloyu bir bütün olarak gözden geçirdikten sonra ayrıl oradan.
Başka şeylerle oyalan ve bir süre sonra yeniden dön o tablonun karşısına.
Bu kez tarafsız ve tümüyle önyargısız bak. Yapabiliyorsan bilinçli inceleyerek bak.
Ve kendine bol zaman ver bakarken.İş olsun diye değil, yeni bir şey öğrenme aşkıyla ilgilen. Angaje ol, ilham verir gibi ilgilen.
Ve neler hissettiğini not et bir kenara. Sonra yine ayrıl oradan.
Üçüncü kez dönüp baktığında, bambaşka şeyler göreceğini kanıksayacaksındır.
Ve bu kez gördüklerinin düşünce yapını değiştirdiğini anladığında, başardığına karar verecek ve yazmaya devam edeceksin...
De hadi, kolay gelsin kardeşim!
H. Korkmaz, feb 24 Sthlm
YORUMLAR
Tüya
Bundandır yüreğin haykırması; zaman zaman göklere tırmanması...
Çok teşekkür ederim ziyaretiniz için.
Yorumunuz kıymetli.
Rahmetli Yaşar Kemal'e ve size sonsuz saygılar, Şair.
Tüya
Detsamma och tusentack för besöket. :)
Selamlar, saygılar olsun.
İncelikler buldun, Sen salyangozda
Mükemmel tasarım, seyyar vücutta
Yumuşacık vücut, sert bir kabukta
Böyle bir sanatın, sanatkârı var
Çok saygımla Üstadım.
Çok saygımla.
Tüya
Esenlikler, selamlar