- 252 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
KURT YENİĞİ KESİTLER-7 BAKLAVANIN HÜZNÜ
KURT YENİĞİ KESİTLER-7
BAKLAVANIN HÜZNÜ
Bizimkiler, arkadaşım ve babasını ellerinde getirdikleri baklava paketiyle gerisin geri uğurlarken, ben de korkumdan ve utancımdan odunluğa saklandım.
Odunluk dediğim yer, merdiven altındaki boşluktu.
Merdivenin altını duvarla örmüşlerdi. Oraya odun kömür ne varsa koyuyorlardı.
Ön tarafında da curun dediğimiz küçük bir havuz vardı. Boşluğun önünü kapatıyordu.
O havuzda yaz mevsiminde çuvallanmış üzümleri ezip suyunu çıkarıyorduk.
Annem bize o üzüm suları ile pekmez kaynatıyordu.
Meryem nenem ile birlikte cevizli sucuk yaparlar,dama bastık (pestil) sererlerdi.
Çoğu zaman Kilis’ te su kıtlığı olduğu için curuna su doldurur santrifüj yardımıyla büyük depoya pompalarlardı.
Ben odunluğa geçip sessizce beklemeye başlamıştım.
Biliyordum ki babam bana kızacaktı.
Belki de hak etmiştim.
Yüreğim çok fena çarpıyordu.
Annemle babam fısıltı halinde konuşuyorlardı ancak ben duyamıyordum ki yüreğimin gümbürtüsünden.
Biraz sonra dış kapıdan birinin çıkıp gittiğini duydum.
Annem hiç bir şey olmamış gibi" Gel de yoğurtlu küfte yapa’ k Tülay! Sen et makinasını çıkar. Küfteleri çek makinada. Sonra da yuvarlıyak’’ dedi.
Korkuyordum. "Beni bahaneyle çağırıp dövecek!" diyordum.
Bir kez daha seslenince mecburen sakladığım yerden çıktım.
Ama annem gerçekten de leyençenin içine bulguru eti vs koymuş beni bekliyordu.
Hemen koşturup kıyma makinasını çıkardım. Aksamlarını takıp tahtasının üstüne oturdum.
Annem makinanın içine koyuyor ben de gücümün yettiğince makinanın kolunu çevirmeye çalışıyordum.
Köfte hamurunu çektikten sonra tek tek yuvarlamaya başladık.
Annem elini ıslatıp nasıl yuvarlanacağını bana öğretiyordu.
Başka hiç bir şey konuşmuyorduk.
Benim yüzüm alev alev yanıyordu. Her an bir patlak verecek ve dayak yiyecekmişim gibi ürkerek işleri yapıyordum. Henüz onbir yaşında bir çocuktum ancak evin ablası bendim.
O gün akşama kadar yemekleri yaptık. Havuşu yıkayıp şalları serdik. Minderleri yastıkları dizdik. Sabah kahvaltısı ve akşam yemeğini havuşta yer ,biz çocuklar yer yataklarını havuşa serer orada yıldızları izleye izleye konuşa söyleşe uyurduk.
Benim bir yaş küçüğüm olan Mesut bir çok matraklıklar yapar bizi güldürürdü.
Onu bir başka seviyordum.
Anlayışlı,kendini bilen birisiydi.
Akşam olunca babam elinde bir tepsi baklava ile eve geldi.
Çok utanıyordum. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Babam benim yüzümden belki de alacağı antibiyotiklerin parası ile gidip bir tepsi baklava almıştı.
Başımı kaldıramıyordum yerden.
Yemeklerimizi yedikten sonra annem tepsiyi ortaya koydu.
" Kesene bereket Haci!"dedi.
Ben uzanıp bir dilim alıp da yiyemiyordum.
Gözlerimden akan yaşı durduramıyordum ki!
Babam yanıma geldi.
Omzuna sarıldı. " De kızım! Yi babey ! Ben birez ehmal ettim sizi sağı solu düşünmekten.
Yiying babe kurban, sen yirseng ben de y’irim! " dedi.
Burnumu çeke çeke o bir dilim baklavayı yedim.
Benim yiğit babam!
Mert babam!
Görüntüsü efe, ama özü ipek babam.
Merhametli, sevgi abidesi babam!
’"Ömrün uzun olsun baba!" dedim.
Babam o dönemde ancak 35 yaşında var ya da yoktu.
Bu olaydan sonra ,babam bizlerle beş yıl daha birlikte olabildi.
Ondan yiğitliği, mertliği, ölümüne sadakati ve sevdayı öğrendim.
Çok güzellikler, çok acılar paylaştık birlikte.
Onunla birlikte pazarda koyun kuzu sattım.
Onunla birlikte kantinde satış yaptım.
Onunla birlikte bakkalda şeyirt (çırak) olup yardım ettim.
Onunla birlikte Kıbrıs ’ a feribotla gidip fincan ve çiçek getirip pazarladım.
Bunların hepsi öyle büyük değil , benim onlu yaşlarımda gerçekleşti.
’Yeter ki babamız sağ olsun, başımızda var olsun !" diyorduk tüm aile.
Ama babam henüz kırklı yaşların başında gözleri açık olarak bizi boynu bükük bırakıp bu dünyadn göçüp gitti.
Ardında en küçüğümüzü henüz bir buçuk yaşında bırakarak.
Sabaha kadar baş ucunda çil cücüğü gibi feryat figan ağlaşıp bağrıştık ama ne çare!
Babey kurban ben öleyim
Sensiz ben nasıl güleyim
Söyle derdini bileyim
Ağla garip garip ağla
Gitme turnam sinem yara
Yaralarım kimler sara
Koydun bizi büyük zara
Ağla garip garip ağla
Dayandığım dağ yıkılmış
Eğlendiğim bağ yakılmış
Gözden kanlı yaş dökülmüş
Ağla garip garip ağla...
17.02.2024
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
YORUMLAR
:( Allah rahmet eylesin.Mekanı cennet olsun.Kurt Yeniği Kesitler'i görmek yetiyor muhteşem yazının muhteviyatını tahmine.Ağıt aldı beni benden.Geçmişiyle yoğrulanlar işte böyle en zirvedeki kardelen olup açar.Yazar zirve olur..Çizer zirve olur .İşler zirve olur.Söyler zirve olur.Kaleminiz daim olsun.Sağlıcakla.Saygıyla.
neneh. tarafından 17.2.2024 10:51:50 zamanında düzenlenmiştir.
AYRIKOTU
Var olun!🙏♥️