13
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1581
Okunma
İnsan bazen annesinin yeşil tahta sandığında biriktirdiği anılara dokunmaya korkuyor .İliklerime kadar hapsolmuş hasretin çığlıklarını daha çok duymamak için geçmişin ayak izlerini es geçmek istiyorum bu aralar .Şu an bahçemdeyim kendime Türk kahvesi yaptım .Anneciğim ne çok severdi burada balıkları seyrederek ve çiçeklerin gülüşünü içine çekerek kahve içmeyi. Ahhh anne şu an bir kuş geldi lila renkli sümbül ağacında öyle güzel şakıyor ki cennetten senin sesini getirmiş gibi bana .Ve hatta Naguşum dediğini duyar gibiyim sevindirik olunca hep öyle hitap ederdin bana Nagişi tercih etmezdin hiç. Senin bazı kelimelerini hala çocuklarım söylüyor ve ananem ne güzel konuşuyordu diyorlar kendine has güpgüzel lehçen vardı. Çiçek sevgisi kesin senden miras kaldı annecim bana. Rengârenk şubat çiçekleri diktim alı, beyazı, moru, pembesi, sarısı, kavuniçisi nasıl da güzel yakıştı gurbetin bu öksüz toprağına.İnanır mısın dünden bugüne sevgimden olsa gerek nasılda hemencecik coşkuyla açtılar. Cennetten gönderdiğin kuş hâlâ burada bir şeyler söyler gibi durup durup şakıyor. Senin ilahi okuduğun nağmeleri ezberlemiş kursağında biriktirip zihnine yerleştirmişcesine hasretimin çığlıklarını dindirmeye çalışıyor. Senin her gün saydığın sarılı, kırmızılı, siyahlı, beyazlı balıklar da suyun üstünde yazdığım bu mısraları dinliyor gibi sessizce pür dikkat kesilmişler .Kalbimin son atışına suni solunum yapmaya çalışıyorlar el birliğiyle .Sanırım onlar da senin hasretine dayanamıyorlar bazen hep suyun altına gizlenip hüznün yağmurlarından kaçıyorlar.İki tane kocaman arı ve birkaç kuş havuzun suyunda duş alıp gitti.Sonra da birkaç karga .İmece usulü çalışıyorlar dünyanın dengesizliğini düzene sokmak için .İnsanoğlu da tekme tokat bütün güzellikleri yok ediyor anne.
Sabah yürüyüşe çıktığımda koskocaman çift katlı gökkuşağı esir almıştı göğün yüzünü. Onun muhteşemliğini sende görseydin keşke. Çok kez gördüm gökkuşağı ama böylesini hiç görmedim. Öyle güzel enerji verdi ki bana teşekkür ettim çok çok Yaradana.
Sonra ördek sürüsü koro halinde geçtiler .ikisi birarada bir coşku yedi rengin harikuladeliği ve ördeklerin bütün solistleri deviren nakaratları.
Kendimi iyileştirme çabalarıma yardım ediyordu sanki bütün tabiat .Dünyanın bütün hazineleri vız gelirdi bu olağanüstü terapiye. Bedava ve sudan ucuz üstelik. Önemli olan görüp, hissedebilmek .
.
.
.
Nur yüzlü anam üç kez senin tabutunu açtırıp iyi ki defalarca öpüp koklamışım seni. Nasıl güzellik eklenmişti suretine anlatamam. On sekiz yaşındaki genç kızlar gibiydin tek bir kırışıklık yoktu yüzünde. Ayrıca boyun nasıl da uzamıştı. Zannedersem ben gurbetten yetişemezsem cenazene bana tek adımda yetişebilmek için .
Son yolculuğuna uğurlarken iyi ki çok çok sarılmışım sana .Senin tabutunu tutup seni göndermek istemedikçe ellerimi zorla senden kopardılar anne .Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım babamdan sonra .Buraya gelince evin yolunu şaşırp kilometrelerce amaçsızca yürüdüm günlerce. Senden sonra ortancalar bile küstü bir daha kocaman kocaman açmadılar.
Bugün bahçemde yazıyorum bu yazıyı biliyorum sen hepsini görüyor ve duyuyorsun.Seni çok seviyorum kalbimin eşsiz kraliçesi. Ecnebi diyarlarına sürukleyip getirdiğin kızın seni çok özledi. Kalbimin taaaa içinin içindesin .Hiç ama hiç ölmedin .
Veee...
Tarihini unutmak istiyorum gidişinin
...
Çünkü yaşıyorsun ve cennetten gönderdiğin kuş ayaklarımın dibine kadar geldi.Bir parça keks verdim sonra bir parça bir parça daha. Sen de çok severdin oreayı...
Yağmur başladı hava da soğumaya yüz tuttu satırlarıma burada son verirken pamuk ellerinden öpüyorum.Biliyorsun anam başımın ve gönlümün tacısın senin yerini hiç kimse dolduramaz .Unutmadan o hayran olduğun kardelenler çoktan açtı bembeyaz .Hep sorarsın ya bana bunlar bu kadar soğuya nasıl dayanıyor diye .Ahhh annem ben senin acına nasıl dayanıyorsam. İşte öyle. Yok yok merak etme ağlamıyorum soğanın acısı yaktı gözlerimi. O evreni kaplayan gönül yaşım onun eseri .
Bitimsiz özlemle