- 272 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
Muhacir Kuşlar Mahzunluğunda
…
Tren istasyonunun rüzgârsız tarafında durdu yaşlı adam.
Saçlarına bir yağmur damlası düştü. Boynunu kıstı.
Kaldırımdaki aralıklı serpintilerini gördü yağmur damlalarının.
Bir bulut güneşi örtmeye başlıyordu ağırdan.
Yaşlı adam kendi kendine konuşuyordu: Bekliyordum zaten, hava değişiyor.
Pembe.
Leylak rengi.
Sonra mavi.
Sonra arduvaz.
Sonra da siyah oldu.
Buruştu kül rengi hava. Gölgeler titredi. Çığlıklarla yüklendi zeytin ağaçları. Gündüz sonra da gece, geçmişti mutlu bahçelerden bir bir, ışıksız evlerin önünden, ara ve arka sokaklardan yaşlı adam.
Treni beklemekten yorulmuştu, yağmur damlalarını ıslattığı kaldırıma oturdu.
Derin bir iç geçirerek söylendi;
Kim görür beni burada?
Uzaklarda bir başınayım işte ağlamaklı da.
Kimseyle konuşmadım, kimse de benimle. Acı çekiyorum bu kıyıda, dalsız bir kütük gibiyim; ne çiçeğim var, ne de meyvem.
Yorgun bırakan yolculuktan sonra yırtık pabuçlarının içindeki taşları, pasakları boşalttı.
Demli sıcak bir çay ne iyi olurdu dedi.
Arkasındaki kahvehanenin çırağı onu duymuş gibi, sıcak demli bir çay getirip verdi.
Beklenmedik bir haberi almış yüz ifadesiyle çırağa teşekkür etti.
Sıcak çayı yudumlarken ufka baktı. Acısı usul usul eğildi omzuna.
Uzaklarda bir yerde dalga kendini denize karıştırıyordu.
…
FATMA LEYLȂ DENİZ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.