- 203 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İsli teneke
Acısıyla tatlısıyla bir ömür yaşarken; geçmiş zamanlarda dört mevsimin en az bir mevsiminde köyümüzde nefes alıp verirdik. Nefes alırmışız. Şehir hayatından uzaklaşmak çok iyi beslermiş ruhlarımızı lakin biz o zamanlar bunun idrakında değilmişiz. Geçmişte yaşanan bir çok şey hafızalarımızdan adeta silinmişken köyde yediğimiz bir yemeğin, hiç aklimızda olmadığı bir anda kokusunu duyarız. Bir fotograf karesinde görünür gibi gözümüzün önünde belirir. O günlere özlem duyarız. O günleri yaşarken hiç farkında değilmişiz ne kadar mutlu olduğumuzun.
Dedemin bahçesindeyiz. Çocuktuk. Dedemin her tarafı simsiyah is olmuş bir yağ tenekesi vardı. Etrafını taşlarla çevirerek bir ocak yapardı çalı çırpı toplatırdı biz çocuklara ve tencere gibi kullanırdı o yağ tenekesini. İçine su doldururdu.
Eline bir kürek alır toprağı eşeler bizlere de toprak altindan çıkan irili ufaklı patatesleri toplatırdı. Ama adı kumpirdi. Patates demezdi. Tenekede kaynayan suyun içinde haşlanan o kumpirleri yoka ekmekle yerdik minik bakır helkeyle de yayık ayranı eşlik ederdi o köy hatıramıza.
Bir de dedemin bahçesinden topladığımız fireklerle salatamız olurdu. Domates değildi adı firekti dedemizin köy diliyle. Annemiz o fireklerle yemek yapardı. Acısı bol olurdu. Dedem öyle severdi. Ben de òyle severmişim. Meğer öyleymiş te ben şimdi farkına varıyorum.
Dertten tasadan uazaklaşmak için o köyde aldığım nefes öyle bir şifa imiş ki; şu an ruhum derin derin nefes alıp veriyor ve ben rahatlıyorum. Mutlu oluyorum. Rabbim hiç kimseyi darda bırakmasın. Nefes alamazsak yaşayamayız... Ama öyle bir yaşıyor ki insan kimi zaman isli bir tenekenin anısı ruhlara şifa oluyor ve biz şaşıp kalıyoruz.
Tevekkülle devam ediyoruz yaşamaya. Çok şükür...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.