- 143 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİYASETÇİ.
SİYASETÇİ NEDEN YALAN SÖYLER.
Kişioğlunun yaratılışında yalan söyleme kabiliyeti vardır. Çıkar, korku, eğlenme, keyif, ideolojik ve dinsel tutumlar (tahkiye), zayıf kişilik yapısı, yalancılık hastalığı (mitomani) vb. çok sayıda nedene bağlı olarak yalan söylenebilir. Buna karşılık, insanoğlunun, akıl, bilim ve ahlaka dayalı kültürel ortamlar ile dengeli yaşam şartlarının bulunduğu toplumsal bağlamlarda dürüst olma ve yalana direnme eğilimi ve imkanı da vardır. Kişioğlu, yalanın çok sık söylendiği ve sonuç alındığı, “amaçlara ulaşmak için her şeyin mubah” sayıldığı bir kültür içinde büyümüş ise “yalan” hayatın bir parçası heline gelir. Kaynakların kıtlığı ve aşırı eşitsizlikler, otoriter tutumlar, despotik yönetimler, ideolojik ve etnik gerilimler, inanç ve ifade özgürlüğünün yokluğu, akıl ve bilim temelli bilgi sisteminin olmayışı gibi bir kültür çevresi, kişilerin yalana başvurmaları açısından ayartıcı ortamlardır.
Siyasetçilerin yalanla ilişkilerini belirleyen etkenler, nasıl bir sos yo-ekonomik düzen ve kültürel ortamlarda siyaset yaptıklarına, kendilerinin şahsiyetine ve destekçi seçmen kitlesinin özelliklerine göre değişmektedir. Medeni toplumlarda, ekonomik ve toplumsal sorunları çözecek ciddi kamu ve sivil kurumların varlığı ile yüksek yetenekli insan kaynağının üretkenlik, yaratıcılık ve girişimciliğinin toplumsal hayata yansıması nedeniyle siyasetçilerle seçmenleri arasında aşırı bir çıkar ilişkisi doğmamaktadır. Oysa gelişmemiş ülkelerde, neredeyse hayatın her alanında yaşanan kıtlık, yoksulluk ve yoksunluklar ile çözülemeyen çok ağır sorunların varlığı siyasetçiler üzerindeki toplumsal beklentiyi de aşırı bir biçimde arttırmaktadır. Bu kadar ağır toplumsal sorunlar ve yoğun istekler karşısında çoğunlukla sorun çözme kapasitesi düşük siyasetçilerin, siyasette kalmayı sürdürebilmek uğruna çok kolay bir biçimde yalana sarılması sıkça rastlanan davranışlardandır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.