- 301 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Arap kızı şiirinin hikayesi
Arap kızı şiirinin hikayesi
1977 Yılında Şubatın on dördü Toprak su da elektrikçi olarak işe başladıktan sonra iş icabı Anamur Çamlıyayla dahil Mersin köylerini geziyorduk bazen bize bağlı olan Adana, G Antep, K. Maraş, Hatay gibi illerde araç tamirine gidiyordum. Ağırlıklı olarak Tarsus ova köylerinde drenaj ve tarla tesviye işi yapıyorduk.1978 yılı başları Bir gün şantiye şefim x Köyünün merası var orayı ıslah edeceğiz biraz sonra ziraat tan mühendisler gelecek yeri göster dedi biz daha önce merayı gezip görmüştük gelen ekiple beraber gittik ve çalışmaya başladılar bende yardım ediyordum. Ekibin bir kısmı gitti biz bir arkadaşla kaldık saat on iki olmuştu alet edevatı mira nivoları topladık. Tarsus’a Tarsus’un meşhur yemeği humus yemeye gitmek için arabaya yöneldik. Bizimle ilgilenen bir kişi vardı ben yemek hazırlattım eve gideceğiz dedi. Biz yok olmaz deyince ben muhtarım dedi kabul ettik eve vardığımızda tahta bir merdivenle çıkıldığını anladım merdivenler ince basamaklardan yapılmıştı dikkatli ve yavaş çıkıyordum son basamağa geldiğimde merdivende bir çift ayakla karşılaştım sahibine bakınca dünyalar güzeli bir Ay parçası köylü kızı karşımda duruyor şaşkın şaşkın bana bakıyordu tabi bende bir o kadar şaşkındım biz bir birimize bakışırken arkadaşım Ali bey ve kızın babası merdivende bizi bekliyordu müsaade eder misin dedim kenara çekildi. Ev iki katlı ikinci katın önüne tahtadan bir oda büyüklüğünde ilave yapılmış yemeği de orada yiyeceğimiz anlaşılıyordu. Ellerimizi yıkamak için çeşme yok olduğunu kızın elindeki ibrik ve havludan anladım tahtadan yapılmış köşede havuz şeklinde bir yer vardı beni o köşeye çağırdı buyurun ellerimizi burada yıkayacağız dedi o su döktü ben elimi yüzümü yıkadım ama dünya dönmüyordu durmuştu kendi kendime acaba rüyada mıyım diyordum dişlerimi sıkınca gerçek olduğunu anlıyordum. Yine aynı yerde bir tahta masaya tabaklar sular hazırlanmıştı oturduk tahta sandalyeler vardı yufka ekmek mis gibi kokan buharı üstünde kavurma gelmişti nefis görünüyordu ama benim aklım kavurmada değil elinde ki havlu ile kız hemen yanıma duruyor başı öne eğik beni izleyen kızda idi gülümsüyordu ister istemez dikkatimi çekiyordu ben böyle bir adet ve böyle bir saygı görmemiştim. Ömrüm hep gurbette geçtiği için alışkın değildim bir garip geliyordu ama işin gerçeği hoşuma gitmişti gözlerimi kızın gözlerinden ayırıyor du yemeğe odaklanıyordum gülümsemesi aklıma geliyor yine kızın yüzüne bakıyordum ama alışkın değildim. Babasına ağabey ben böyle yemek yiyemem oda yanımıza otursun dedim olmaz o zaman benim bu güne kadar ona öğrettiğim terbiyeyi saygıyı her şeyi inkar etmiş olurum dedi. Sonradan öğrendim Araplarda bu bir misafire saygı duruşu imiş bir lokma aldım ikinciye ekmeği bandırırken kavurma tasına bir karasinek düştü kız o tabağı aldığı gibi elimizi yıkadığımız yerin devamında yüksekçe yine tahtadan bulaşık yıkama yeri olduğu anlaşılan yere koydu hızla içeriden bir vantilatör getirip yemek masasına doğrulttu. Yeni bir kavurma sahanı getirdi yine yanımda duruyordu orada çalıştığımız üç gün boyunca da zaten yemek masası ve benim yanımdan hiç ayrılmadı yemek faslı bitti el ağız yine kızın ibrikten döktüğü su ile yıkandı. Çay faslı devam ediyor kız yine yanımda benim bardak bittimi çay yenileniyor ister istemez göz göze geliyorduk. Her göz göze gelişte bana bir haller oluyor. Babası ziraat mühendisi olan arkadaşla koyu bir sohbete dalmıştı işte onların mevzusu köyün merası idi o gün ne olduysa oldu her bakışında yüreğime soğuk sular iniyor bardağa her çay dolduruşunda başımdan aşağı sıcak sular dökülüyordu. Reyhanın yüzü hiç gözümün önünden ayrılmıyordu. O gün sonu deli minnet köyünde ki şantiyemize gittim şantiye hayatı hır gür şakalaşmalar filan derken yattık ama ne uykusu uykum X köyüne firar etmişti ertesi gün şefime ben arkadaşlara yardıma devam edeyim arıza olursa cipi yollarsın dedim oda iyi dedi zaten sabahları makinaları bir kere çalıştırdık mı kolay kolay arıza çıkmazdı makinalar boş kalmasın hızlanın demişti ben hızlanmayı bırak uçuyordum yine aynı yerde ölçüm yapıyorduk. Üç gün sürecekti ben içimden dualar sıralıyordum inşallah yine yemeğe çağırır diye öylede oluyor dualarım kabul oluyordu. Öğle yemeğine yine kızın evinde idik. Yine karşıladı bu sefer kenarda idi iyi günler dedim iyi günler dedi ilk defada sesini duymuş oldum. Ama her bakışımda yeni görmüşüm gibi heyecan duyuyor dizlerimin bağı çözülüyor bir hoş oluyordum bu aşktan da öte bambaşka bir şeydi. İş yerinde işe başladığımda ben oto elektrikçiyim ama daha önce girmiş ustalar hat elektriği işini de yapıyorlardı bende alışmıştım bir gün aydınlatma direklerinde ampul değiştirirken bekçi arkadaş yanlışlıkla lambaların şartelini açmış lambalar yapıldı mı diye bakıyordu cereyana kapılmıştım bağırdım kapat diye o cereyan çarpması ama bu aşk çarpması çok daha farklı bir şey di . İkin ci gündü yine yemek yendi çaylar içiliyor Babasına ağabey benim bu köyde bir asker arkadaşım vardı adı Seyhan nerelerde dedim evin önünü gösterdi bakkalın sahibi dedi yemek çay faslından sonra indim Seyhan la hoş beş sohbetten sonra dedim ki Seyhan ben bu kıza âşık oldum adı ney dedim Reyhan dedi ama unut dedi babası sana o kızı vermez. O köy Arap köyü idi biliyordum 1976 sonlarında arkadaşımı ziyarete gelmiştim asker arkadaşımla çok samimi idik askerde 18 ayımız beraber geçmişti istersen dene ama vermez dedi o günde öyle geçti. Seyhan’a sen kıza benim ona aşık olduğumu söyleyebilir misin dedim söylerim dedi senin için her şeyi yaparım amcamın kızı olur ben şaşırmıştım birazda umut belirmişti arkadaşım beni çok iyi tanıyordu o günde öyle geçti. Yine şantiyede uykusuz bir gece şoför arkadaşın biri sende bir hal var dedi anlatırım dedim. Ertesi gün yine yemek faslı kız gülümsüyordu Seyhan söylemiş olmalı dedim ve söylemişti kız gerçektende her günden daha neşeli idi havluyu el yıkamasından sonra elime uzatırken elimi tutmuştu ama o gün de ölçüm işi bitmişti Yemek sonu çay içiyorduk ama o saatlerin bitmesini istemiyordum Ali beyde bana bakıyor oturalım diye işaret ediyordum Ali beyde çay üstüne çay içiyor ağırdan alıyordu. O evden Reyhanın yanından ayrılmak istemiyorum aradığım huzuru mutluluğu bulmuştum. Ve ertesi gün tesviye makinaları merada çalışıyordu başka yerlerde de makinalarımız çalışıyor arıza olursa gidiyor arıza yoksa mutlaka köy merasında idim çünkü mera büyüktü yedi tane katarpil makine çalışıyordu yemek için şantiyeye gidiyorduk kalabalıktık ama kızın babası her gün her saat merada bizi izliyordu. Arızalanan bir makinanın tamiri için merada kaldım. Yemek dönüşü makinayı devreye almam çalıştırmam lazımdı arkadaşlar yemeğe gitmişti ben arıza ile uğraşırken kızın babası da beni izliyordu şarj dinamosu kitlenmişti değiştirdim. iş bitince hadi yemeğe gidelim dedi bende biraz cesaretimi topladım zaten anlayışlı bir adam olduğuna emindim. Seyhan’a Reyhanı isteyeceğim ne der dedim anlayışla karşılar ama vermez demişti sizinle konuşmak istiyorum dedim tamam dedi makinenin gölgesine oturduk sizi diniliyorum dedi çok güzel ve çok terbiyeli bir kızınız var dedim doğru dedi kızınıza talibim ona aşık oldum evlenmek istiyorum dedim sağa sola kafa salladıktan sonra ilk günü boş ver iki gündür sizi izliyorum dedi bakışmaların dışında bir şey yoktu ama bir hatamı yaptım dedim yok dedi sende kızım gibi iyi terbiyeli birisin araştırdım sordum hiç yanlışı olur diyen olmadı. Ama dedi olmaz sizinle mezheplerimiz farklı. Her şeyi her yönü ile kabulüm dedim o dönemlerde kurallar çok daha farklı ve katı idi. Yine de yemeğe gitmekte ısrar edince beraber gittik. Yemek yeme faslı bitince çay içimi benim için günün en güzel tarafı idi çünkü Reyhan bardağa çay doldururken ve şeker atarken göz göze geliyorduk bu bakışmalar beni çok mutlu ediyordu ama bu gün son gündü biliyordum belki de bu gün ayrılıp bir daha hiç görüşemeyecektik. Sanki vedalaşın der gibi evin içine girmişti. Reyhanda bende ağlıyorduk ben çok sevdiğimim ve aşık olduğumu ama babasını ikna edemediğimi yine de ısrar edeceğimi söyledim Reyhanda bende sabahlara kadar uyku yüzü görmüyorum dedi bekleyelim dedim vedalaştık. O günün anısına kıyamet kopmazdı adlı şiirimi yazdım. Çalışan makinaları arıza var mı diye willis bir ciple geziyordum 1978 sonlarına kadar asker arkadaşımı ziyaret ettim tabi bazı şeylerinde farkına varıyor ve öğreniyordum kızda bana aşık olmuş ve benim için o bir çözüm bulur demiş ama babası tekrar istememe rağmen olmaz dedi araya asker arkadaşımın babası dahil kimi ricacı yaptıysam olmadı ben yine bir gün arkadaşımı ziyarete gitmiştim arkadaşım evin önünde bakkalda oturup sohbet ediyorduk Reyhan da geldi göz göze gelince gözleri doldu tabi benimde. Seyhan dedi konuşun çekinmeyin ben dedim babana çok ısrarcı oldum ama olmadı vermedi başka bir şey düşünür müsün dedim ne demek istediğimi anlamıştı biraz düşündü yutkundu zaten gözleri dolu idi yaş hiç eksik olmuyordu orada on dakika kadar zaman geçmişti cevap vermemişti tekrar sordum var mısın benimle yok dedi. Ne senden ne Babamdan vaz geçmem bende sana aşığım siz evden gidince evin önündeki dut ağacında ki kumrular ile konuşuyorum bana karşılık veriyorlar sanki seni bırakmamamı söylüyorlar ama babam ne derse o olur. Saygı duyarım dedim ve o günden sonra X köyünde Reyhanların evinden tarafa hiç uğramadım kıza demiştim bir birimizi unutalım tamam dedi sözleştik ama benim için unutmak kolay olmadı ve bir baksa Arap kızı adlı şiirimi yazdım. Sonrasında Reyhana birçok şiir yazdım ama vermedim. Söz vermiştik bir birimizi unutacaktık. Sonradan öğrendim Reyhan içinde unutmak kolay olmamış. Arada bakkal olan asker arkadaşıma Haşim uğramıyor mu diye sormuş ben onunda bana sırılsıklam aşık olduğunu bildiğim için bakkal dükkanına uğramıyordum. Ama arkadaşımla ev telefonu aracılığı ile görüşüyordum. Arkadaşımın babası bizdeki aşkı bildiği için sürekli arayış içinde olmuş ama kardeşini ikna edememişti. Köyden biri ile evlenmiş Seyhan’a mutlumu dedim köy hayatı bizim işimiz yaz kış tarlada geçer sebze yeşillik tarla ev bildiğin işler dedi anlamıştım ve ikinci şiirimi yazdım. Hali harapmış.
Haşim CAN
YORUMLAR
BİR BAKSA ARAP KIZI
Aş iş ekmek düştü çektim emeği
Gördüm eve giren Arap kızını
Kısmetimde varmış hazır yemeği
Gördüm sofra seren Arap kızını
***
Yemek bitsin derim bitmez yerim de
Yüzüme bir bakmaz baksa derim de
Bir gülse gerisi Allah kerim de
Gördüm güller deren Arap kızını
***
Üç günlük iş için gittim Ceyhan’a
Adını sorunca bakkal Seyhan’a
Reyhanmış iyi bak dedim Reyhan’a
Gördüm allık süren Arap kızını
***
İsterim vermezler kısmet olmadı
Unuturum dedim yeri dolmadı
Yine umutlarım vardı solmadı
Gördüm umut veren Arap kızını
Haşim CAN – ( 326 ) - 2006
KIYAMET KOPMAZDI
Kumrular imrendi üç gün bakıştık
Bir birimize ne güzel yakıştık
İsteyince baba ile takıştık
Kıyamet kopmazdı mezhebi silsek
***
Naçar yüreğime bir yel esince
Baban olmaz deyip umut kesince
Bizi takip edip durmuş sezince
Kıyamet kopmazdı mezhebi silsek
***
İki seven kalbi olur mu kırmak
Hüzünlü ayrıldık gözlerim ırmak
Hiç kolay değilmiş menzile varmak
Kıyamet kopmazdı mezhebi silsek
***
Ben Sünni doğmuşum sense alevi
Başımızı yakar sevda alevi
Ha Muhammedin Ha da Ali evi
Kıyamet kopmazdı mezhebi silsek
***
Dokuz yüz yetmiş sekiz çok tatlıydı
Sevdamız laf değil yürek katlıydı
İki can bir ama kara bahtlıydı
Kıyamet kopmazdı mezhebi silsek
Haşim CAN – ( 553 ) - 10 / 07 / 2020
HALİ HARAPMIŞ
Kaderim atınca Çukurova ya
Bir güzel görmüştüm sordum Arap’mış
Yıllar yalan oldu unutamadım
Tebessüm ediyor sandım serapmış
***
Gözlerini saklar çok da nazı var
Seninle yazılmış alna yazı var
Yıllar heba oldu ömrün azı var
Duydum ki onun da hali harapmış
***
Sevda yeli sandım esti fırtına
Kader sürüklüyor düştük ardına
Yakmaz, dedim ama yandım derdine
Gel gör ayağında kimler türapmış
***
Uzat ellerini elimde dursun
Endamın duruşun yüreği bursun
Bırak Haşim Can’ı hayalin kursun
Tesellinin aslı özü şarapmış.
Haşim CAN – ( 403 ) – 2014 – 09 - 24
Haşim bey kaleminizden gönlünüzden dökülen hüznü dökmüşsünüz beyaz sayfalara
Okudukça Rehanın babasına hadi be bu defa evet de diyesi geliyor içinden insanın
Biri şii biri sünni olurdu be bu işin bi hal yanı bu neyin inadı
Sanırım birazda Reyhanın babasının gönlü kızı köyden gider diye razı gelmemiş
Keşke deseydin oynasaydın son kozunu Verin Reyhanı bu köyde kalırım diye
Kim bilir belki yumuşardı babasının gönlü
Biz ne söylesek boştur olmadı mı nasipte olmuyor.
Çok güzel bir anlatım dili ile yazdığınız bu güzel hatıratınız benim için günün yazısı oldu .
Kaleminize gönlünüze sağlık olsun