- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yol Arkadaşı
Yol Arkadaşı
Adem; hanımı Mihriban, lise 2. sınıfa giden kızıyla beraber emektar arabalarıyla Temmuz’un ortalarında bir gece yola çıktılar. Havalar çok sıcaktı, bazılarına klima çarpıyordu. Kuzey bölgesinde turistik bir şehre gidiyorlardı. 60 yaşında araba kullanmak ona zor gelmiyor, fakat gençliğinde olduğu kadar keyif de vermiyordu. Bacanağı Tuncay ve ailesinin yazlığında misafir kalacaklardı. Trafik kurallarına özenle riayet ederek nihayet menzile vardılar. Çok sıcak, içten bir karşılamadan sonra herkes günlük işleriyle meşgul olmaya başladı. Amasra, avuç içi kadar bir yer. deniz iki hafta sonra soğumaya başlar. Adem, her sabah alışkanlıktan mıdır nedir erken uyanırdı. Diğerleri saat 10’dan önce kalkmazken o iki saat öncesinde ayaktaydı. Kendi başına sahilde yürür, bazen denize girer, fotoğraf çeker, sonra bir çay evinde simitle beraber çay içerdi. Bir sabah limanda rüzgardan sallanan teknelerin videosunu çekti. Sosyal medyada şöyle bir not yazıp paylaştı: Tekneler bağlı duruyor, sıkıntıdan sallanıyorlar! İlk fırsatta gidecekler...Bu şekilde rutin döngü içinde günler geçmemeye başladı. İki hafta buna katlanmakla birlikte artık memleketine geri dönmek istiyordu. Ne var ki hanımıyla kızı biraz daha kalmak istiyorlardı. O da otobüsle dönmeye karar verdi, hanımı önce buna gerek olmadığını söylese de sen bilirsin, dedi. Nasıl olsa beş güne kadar büyük oğulları da gelecek, birlikte döneceklerdi.
Bir akşam üzeri Adem otobüste yolculuğa başladı. Farklı bir güzergahtan gidiyorlardı. Koltuğunun yanına uzun boylu, ak saçlı, kot pantolonlu, yaşı yetmişe yakın görünen bir adam geldi. Telefonuyla konuşuyordu:
"Yola çıktım...Teşekkür ederim...Kendine iyi bak...Allah’a emanet."
Konuşması bitince Adem’e kendini tanıttı:
" Kusura bakma abi. İyi yolculuklar. Ben Ferhat Demir. Tavşanlı’ya gidiyorum."
"Rica ederim, telefon konuşmak için. Ben de Adem Çelik. iyi yolculuklar hepimize."
"Dostum arayıp iyi yolculuklar diledi de..."
Konuşmayı çok seviyordu. Makine operatörü olduğunu, emekli olmasına rağmen maden ocağından iş teklifi aldığı için gittiğini, hayat şartlarının zorluğunu, iyi para verdiklerini, sağlıklı olduğu için çalışacağını uzun uzun anlattı. Birinci eşi vefat etmiş. İkinci defa evlenip ondan ayrılmış. Muhafazakarmış, çok gezermiş. Şimdi biriyle dost hayatı yaşıyormuş. ikinci eşinden üvey oğluna çok yardım etmiş, o da kendisini gerçek babası yerine koymuş. Yolculuklarda tanıştığı bazı kimselerle irtibatı devam ettirirmiş.
Yola çıkalı beş saat olmuştu, otobüs birkaç şehirde durup yolcu aldı veya indirdi. Adem esnemeye başladı, uyumamak için kendini zor tutuyordu. Fakat yanındakinin susacağı yoktu. Geçen iki hafta içinde, kalabalık ortamda konuşmalarını toplasan bir saati geçmezken, şimdi muhatabının maşallahı var, altı saate yakın aralıksız makineli tüfek gibi ağzından cümleler artarda çıkıyor, bazıları hedefine ulaşmayıp boşa gidiyordu. Her zaman böyle ilginç bir yol arkadaşı bulunmazdı.
"Hocam, ben hep böyle çok konuşurum. bu yüzden beni severler. Senin başını ağrıtıyorsam kusura bakma!"
Zevkle dinlediğini söyledi, ona kızmıyordu. Bir ara kahvede sohbet ettiklerini zannetti. Eskişehir’ e gelmişlerdi, otobüs ilk kez yemek ve ihtiyaç molası verdi. Adem o zaman otobüsle yolculuk yaptığını fark etti. Tavşanlı’da vedalaşıp ayrıldılar. Adem artık biraz uyuyabilirdi. Adamın anlattıkları bir film şeridi gibi zihninden geçiyordu.
10 şubat 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.