4
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
781
Okunma
bir kadehin içinde duruyor deniz, ki kadeh muhtemelen avuçlarımızda. köpük köpük gündüze üfleyip geceyi içeceğiz birazdan. öyle kudretliyiz bu gece. bilmelisiniz ki, bu arz yalnız tanrının bildiği bir suyun nevidir. yine o suda yaşamaya gayret eden balıklar biziz. bu bir hikaye değil, belki gerçek. aksini kim iddia edebilir? gözlerin yüzgeçlerle ve bir metrobüse doğru yürüyenlerin küçük balık sürülerine ortaklığını düşünmemiş olmalısınız. hepimiz bir mısır gemisini yürütür gibi bu garabet sularda gözlerimizi yürütecek, kirpiklerimizle küreklerimizi çekecek ve buna yaşamak diyeceğiz.
milyar kapının eşiğinden, beşinci yıldızın solundan döndüm, sonra bir çay bardağı bana dokundu. manzarayı ekrandan bir kere gördüm diye bütün heyecanı kaçtı dedim, bir önemi yok şaşırmak uzun zamandır tedavülden kalktı. en son ne zaman şaşırdınız? hiç. nereye bakıyorum, gök siyah, ona bakıyorum. tanrı birazdan ufka gidecek, açık denizle çitileyecek bu siyah boyayı. geçecek elbette biliyorum. tabii ki güneşte gelince hemencecik kuruyacak. allah çamaşır yıkamaz, tövbe estağfurullah. halbuki ben allah’a çamaşır yıkayabileceğini düşündüğüm için inanıyorum.
sesler ve renkler var, soğuk bir kış ve ben varım. bir karıncaya hâlâ yem olmadığım için nabzım atıyor, nefes alıyorum üstelik bugün varım, küçüğüm belki ama varım. üstelik bir hattattan yongalarımı toplamayı öğrendim.