- 375 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
Annemi Kaybettik...
DÜN ANNEMİ KAYBETTİK...
Pazar günü saat.20.00 sıralarında ambulans isteyip annemi Nazilli Devlet Hastahanesi’ne kaldırdık, doktora ’’3 gündür yemek yemiyor, ilaç içmiyor. Acı ve ağrıları var, burada iğne ve serumla bunları kısmen kontrol altına alabilir miyiz?’’ diye sordum. 35-40 yaşlarındaki genç doktor hemen 250 gramlık bir serum takarak kan aldırdı, kısa süre sonra yanıma gelerek ’’Ben şimdi teyzenin göstergelerine baktım, çok kötü. Ben iğne yaparak acıyı dindiririm ama ne yapalım ? Bunun hemen yoğun bakıma yatması lazım ama şu an bütün yataklar dolu, boşalır boşalmaz teyzeyi yoğun bakıma almamız gerekiyor. Burada kalırsa ben sabaha kadar serum ve iğne ile bunu idare ederim ama yoğun bakıma alırsak orada ne olur bilemem. Eve götürürseniz, yarın bunu tekrar getirip yoğun bakıma yatırmanız lazım.’’ dedi. Doktora ’’Tamam doktor bey, geceyi acil de geçirelim. Yoğun bakıma gidince, ben ne olacağını çok iyi biliyorum.’’ dedim. 2o kabini bulunan 40 yataklı acil kısmına annemi taşıdık, bu arada duyan hastahaneye koştu. 2 yeğenim gece 03.00’te, bir yeğenim sabah saat 06.00’ya kadar yanımda kaldı. O ana kadar rahat olan annem acı ve ağrı nedeni ile bağırmaya başladı, 3 metre uzakta olan hemşire gelerek ’’Teyzeyi biraz dik yatırmamız lazım, yanınızda kimse yok mu ?’’ deyince ’’Çocuklar biraz önce gittiler, hepsi de çalışıyor.’’ dedim. Annemi kollarından tutarak, dik yatmasını sağladık. Aradan 1 saat geçti geçmedi doktor yanıma gelip ’’Teyzeyi yoğun bakıma alacağız, bir problem var mı ?’’ dedi. ’’Acı ve ağrıları var, bir iğne yapabilir miyiz?’’ dedim. Hemen iğneyi aldırıp, bir hemşire ile bağladığı seruma ilave yaparak annemin koluna ilave ettik ama hemşire ayrıldıktan sonra kolunu sürekli oynatan annemin kolundan ikinci serum iğnesi çıktı, takmaya çalıştım. Olmadı, 3 metre uzaklıktaki hemşirenin yanına giderek durum izah ettim, hemen gelip takarken ’’Teyzenin ağrı ve acıları var, elini onun için sürekli oynatıyor. Elini tutar mısınız ? ’’ dedi. Tuttum, hemşire iğneyi taktı ama tam o sırada annemin ağzından kan geldi, ben ’’Eyvah, bizim işimiz bitti artık’’ diye düşünürken hemşire ’’Mavi Kod’’ diye bağırınca doktor ve 3-4 görevli yanımızda bitti. Uzatmayalım, Pazar günü saat 16.00 sıralarında annemi yoğun bakıma aldılar. Bana 3-4 kağıt imzalattılar, eşyalarını bana teslim ettiler. Ertesi gün saat 13.30’da gelip annemi 5 dakika görebileceğimi söylediler. 7 gündür her saniye annemle ilgilenmekten uykusuz kalmış ve yorgun düşmüştüm, herkes evine gitti. Eve gidip güzel bir uyku çektim ama sabahleyin 06.59’da telefonum çaldı. Açtım, telefondaki ses ’’Kerim Özbekler’le mi görüşüyorum.’’ dedi ’’Evet.’’ deyince ’’Ben nöbetçi doktorum, teyze biraz önce fenalaştı. Müdahale ettik ama kurtaramadık, başınız sağolsun.’’ dedi. ’’Teşekkür ederim, böyle olacağını biliyordum zaten.’’ dedim. Telefonu kapattım, saat 07.35’de kardeşler ve yeğenlerin bulunduğu wshapp grubuna kısa bir mesaj attım. Telefon ve gelip gitmeler başladı, uzatmayalım bütün gün gelip gidenlerle ve cenaze işleri ile uğraştık ve annemizi Nazilli’nin Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan 50.Yıl Camii’nde kılınan ikindi namazı sonrası Nazilli Eğriboyun mezarlığına gömdük.
ANNEM ÖLDÜĞÜ İÇİN HEM ÜZÜNTÜLÜYÜM HEM DE SEVİNÇLİYİM...
Benim annem ve babam 5 vakit namazını kılan, çocuklarına çok iyi bakan kimselerdi. Her ikisi de hacıya gidip gelmiş, bol bol hayır yapan kimselerdi. Bazen 7 kardeş bir araya geldiğimizde hep bunu konuşurduk, bunu bizim yüzümüze söyleyen çok kişi de vardı. Ne yazık ki annem 5 yıl önce başındaki bir yağ bezesini aldırınca doktorun orada küçük bir kırıntı bırakması nedeni ile başka tedaviler görmek zorunda kaldı, Aydın ve İzmir’e sık sık gidip geldik. Sonunda iyileşti ama bu seferde bir ara karaciğeri pıhtı atmış, 6 ay hergün iğne yemek zorunda kaldı. Hergün birlikte olduğumuz için bana bazen yalnız, bazen diğer insanların arasında ’’Oğlum, beni yalnız bırakma.’’ derdi. Ben de sık sık ’’Anne müsterih ol, sonuna kadar yanında olacağım. Asla yalnız kalmayacaksın.’’ derdim, sevinirdi. Bizim evimize gelenler 300’ü bulan çiçek saksılarına hayran kalır, bazen giderlerken beğendikleri çiçeklerin dallarından isterlerdi. Annem 5 yıl önce çiçeklere bakamaz olmuştu, ben de bazen bu çiçek işine çok kızardım. Sonunda Ramazan ve Kurban Bayramları’nda evimize gelip gidenlere ’’Bu saksılardan beğendiklerinizi alıp gidebilirsiniz.’’ dedim. Önceleri şaka yaptığımı sandılar, üsteleyince ’’Ayıp olmaz mı?’’ diye sormaya başladılar. ’’Olmaz, alın gidin.’’ dedim ve 300 saksıdan 290 kadarını 5 yıl içinde
gelene gidene dağıttım. Şimdi evde 10 kadar çiçek özelliği olmayan saksı kaldı, diyeceğim sahibi ile birlikte çiçekler de bitti gitti. Annemle oturup konuşurken bana sık sık söylediği bir başka kelime ’’Oğlum biz, çok mutlu bir hayat yaşadık.’’ olurdu. Bunu çok söylerdi, bu yüzden çok mutlu olurdum. Sevincim, onun mutlu yaşaması. Üzüntüm, acı ve ağrılarının üstesinden gelemeyişim idi. Oysa, her saniyesi konrolüm altındaydı. Bugün cenazemize gelip de iştirak eden kişilere ve yakından uzaktan arayan dost ve arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Biladere dedim ki ’’Tahtanın üzerine sadece adını soyadını-doğum ile ölüm tarihini yaz. Başka bir şey yazma.’’ dedim, dediğimi yaptı. Tahtaya şöyle yazdı ’’Nesrin Özbekler D.T.1926-Ö.T.2024’’, tam 98 yaşında vefat etti. Böylece bizim ailede büyük kalmadı, şöyle dönüp bir arkama bakıyorum. Herşey film şeridi gibi, herşey sanki bir rüya. Tek sevincim, bütün ömrümü annemle geçirmiş olmak. Yazılacak çok şey var ama şimdilik burada noktalıyorum, yarın eski fotoğrafları karıştırıp belki daha değişik bir yazı kaleme alabilirim. Fakat, anneniz sağsa onu çok sevin. Çünkü tekrarı yok, olmuyor.(31 Ocak 2024 Çarşamba-02.02)
YORUMLAR
Allah rahmet eylesin hocam
"Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" der eskiler
Başınız sağ olsun, mekânı cennet olsun teyzenin, geride bıraktıklarına sabır versin rabbim
Ne mutlu sevgi, bağlılık ve gayretlerinize
Allah yattığı yerde dinlendirsin hocam
Sizlere sıhhat afiyet dilerim
Selam ve saygılarımla.
Başınız sağ olsun hocam.
Annem uzun süredir rahatsız ve tüm ihtiyaçlarını bir başıma ben karşılıyorum. Kaç defa ambulans çağırıp kaç kere acile yattığının sayısını ben bile unuttum.
2 yıldır hastane hastane dolaşıyoruz.
Aylarca yoğun bakımda kaldı en tübe edildi ben ümidimi asla yitirmedim. Son bir kaç ay iyi gibiydi son on gündür ise çok güç kaybetti zor konuşur oldu.
KOH hastası ve kalp yetmezliği ve tansiyon ve yürüyemiyor.
Dün gece uyandıramadım yine ambulans çağırdım daha yeni geldim eve ve annem yine yoğun bakımda en tübe edildi.
Helal olsun anneme verdiğim emek ben ona bin sene hizmet etsem ödeyemem hakkını.
Zar zor yoğun bakıma alındı sevk edildiği hastanede ve umudumu yine saklı tutuyorum ama canı çok yanıyor bilinci yerinde değil.
Her anlamda anne-kız yıkıldık ve tam da iyileşiyor derken.
Akciğere pıhtı da atmıştı öncesinde.
Başınız sağ olsun hocam ne olur siz de sizler de dua edin yine annem dönsün evine yanıma ben her türlü zorluğa katlandım katlanırım da onun için.
Gücüm öylesine tükendi ki ve tek evladı ben de değilim.
Herkesten her türlü kötülüğü beklerdim ama annesine ailesine sırtını dönen bir kardeşin varlığını hala kabullenemiyorum.
Bir başımayım.
Ayakta duracak halim yok ağlamam yeni dindi sayfaya göz atayım dedim.
Ben çok üzgünüm tüm hastalar adına tüm anneler adına.
Söyleyecek söz bulamıyorum.
Annem benim her şeyim tek varlığım canım feda ona yeter ki yine dönsün evine ama onun son hali gözümün önünden gitmiyor. Çok uzak bir hastanede ve onu asla yalnız bırakmayacağım bırakmam.
Üzgünüm Allah ım yardımcımız olsun.
Annee ya anne anne üstelik ben de onun annesi olmaya alışmışken yeter ki dönsün evine yuvasına yatağına yürümesin beni çağırsın yanına canımı istese veririm.