- 310 Okunma
- 6 Yorum
- 6 Beğeni
Dağlar Seni Delik Delik Delerim
Dünyanın en uzun dağları Tanrı dağlarıdır bir milyon Km lik alanı kaplar bu günkü ; Özbekistan , Kazakistan , Kırgızistan , Sincan Uygur özerk bölgesine kadar uzanır.
Tanrı dağlarına sözümüz yok . Amacımız yaşanan tarihi bir göç olayından sonra söylenen bir türkünün hikayesini gelecek kuşaklara doğrusunu miras bırakmaktır.
Eski Türklerde evin reisi kadındı , kadının birden fazla erkekle evlendiği de söylenir bu gün kuzey kutbunda yaşayan bir Türkmen boyunda bu kadın reisliği hale geçerliliğini koruyor , o konuya hiç girmiyorum zira destanımızda konu bu değil .
Tanrı dağlarının eteklerinde yaşayan Türklerde bundan asırlar önce bir kıtlık baş gösterir , açlık ve sefaletin nedeni iklimdir , ağır kış mevsimi bahara , yaza izin vermez bir halde bastırır . Türkler hayvanlarını besleyemez ve avlanamaz bir duruma düşerler , uzun seneler bu açlık sefaleti devam edince binlerce insan ölür ,
Tamamen yok olmamak için batıya doğru göç etmeye karar verirler .
İşte tam olarak bu andan itibaren başlıyor hikayemiz ; Saygıyla andığımız kaynak Muhlis Akarsu , derleyen ise Nida Tüfekçi ait bir türkümüz var ; DAĞLAR SENİ DELİK DELİK DELERİM türküsü , bu türkü aslında bir destandan alınmıştır ve yazılı bir destan değildir dilden dile söylenerek gelen bir destandır .
Bu şiirin özü dört adet dörtlüktür ancak günümüze iki dörtlük olarak ancak gelebilmiş şiirin 11 heceli olması sizi yanıltmasın zira 11 heceli destanlarımız da vardır , başka örnek vermek istemiyorum
ŞİİRİ YAZALIM Kİ HERKES BU TÜRKÜYÜ BİR YÜREK EZGİSİYLE HATIRLASIN
Dağlar seni delik delik delerim
Kalbur alır toprağını elerim
Sen bir kara koyun bende bir kuzu
Sen döndükçe ardın sıra melerim
Dağlar senin ne karanlık ardın var
Lale sümbül boynun bükmüş derdin var
El alemin vatanı var yurdu var
Benim yurtsuz kalışıma ne deyim
Bu ata şiirimizin son iki dörtlüğü bende var ancak bestelenmiş bir şiire şiir katmak bana yakışmaz o nedenle o iki dörtlüğü arz etmiyorum bu desten , yaşanan olaylardan sonra asırlar önce bir Türk göçeri genç ozan tarafından söylenmiştir.
Büyük kıtlık ve açlıktan sonra göçmeye karar veren oba beyleri toplanır ve 70 yaşın üzerindeki hane reisi kadınların ve erkeklerinin göçe dahil etmeyecekleri , göç esnasında daha çok can kaybına ve olaylara neden olacakları düşüncesiyle 70 yaşın üzerindeki kadın ve erkekleri Tanrı dağlarının yüksek kesimlerine bırakılacağına karar verirler.
Bu durumda her aile 70 yaşın üzerindeki annesini ve babalarını Tanrı dağlarının yüksek kesimlerine bırakarak göç kervanlarına iştirak edecekler diye karar alırlar . Bu kararı ise açlık ve sefalet yüzünden herkesin ölebileceği ve tamamen dünyadan silineceğiz düşüncesi ile 70 yaşın üzerindeki annelere ve babalara söylenir .
Türk anasının bu nedenle dünyada eşi benzeri yoktur derler , Türk anneleri neslimiz yaşasın , soyumuz var olsun diye bu teklifi kabul ederler , haliyle evin reisi anneler yada büyük anneler olunca erkeklerde bu durumu kabul ederler . (Bu duruma kabul edenlere soyumuz Türkün büyük anaları ve Türkün büyük babaları diyoruz )
Her aile 70 yaşın üzerindeki annelerini ve babalarını Tanrı dağlarının yüksek kesimlerine götürür bırakır . Obaların toplanması ve karlı otlaklarda olan hayvanların ve çobanların kervanlara iştirak ını sağlamak amacıyla bir ay beklenir .Bir ay sonra bu yaşananlardan ve olanlardan haberi olmayan bir genç obaya inince ağabeyine annesini sorar
Ağabeyi de küçük kardeşine olanları anlatır ve küçük kardeş bu duruma karşı çıkar ve ne kervanla nede aile ile göç etmeyeceğini söyleyerek annesini aramak için tek başına Tanrı dağlarına doğru tırmanmaya başlar .
Günlerce yürür bu uçsuz bucaksız dağlarda annesini ararken karşına bir yaşlı dede çıkar ve genç e sorar ne ararsın evlat bu dağlarda ? , genç annemi arıyorum, aylar önce bu dağlara bırakılmış deyince yaşlı dede evlat görmüyor musun her taraf kar altında bu dağlarda bir tek sağ insan bulamazsın ben senden önce çıktım bu dağlara han mı mı aramak için bulamadım . deyince Genç sorar peki bulamadın neden buradasın ? yaşlı dede cevap verir bende bu dağlarda ölmek istiyorum .
Ve dede devam etmiş ; sen çok gençsin var git ; bir vatanın, yurdun olsun dünyada deyince genç geri dönmeye karar verir ve bu destanı okur. İşte bu destan daha sonra acı bir Türkü olarak bizlere miras bırakılmıştır.
Dünyayı ve her noktasını yurt olarak bellemiş tek toplum Türk toplumudur . tümüne selam olsun her nerede yaşıyor yaşatılıyor ise .
Bir neslin soyundan gelmek bir kaderdir ne rastlantıdır nede tercihtir . saygıyla kalın
İbrahim Kurt
Antalya- 30 Ocak 2024
YORUMLAR
Çok ilginçmiş.
Çok teşekkür ederiz. hocam.
Her açıdan kesinlikle farklı bir milletiz.
Bizim için şereftir.
Yazının sonundaki "Bir neslin soyundan gelmek bir kaderdir ne rastlantıdır nede tercihtir" cümlesi ise yazının baştacıdır.
Aynen.
Konuyla ilgili Ahmet Yesevi'nin de müthiş bir sözü var.
Var ol üstadım. Selam ve saygılar.
İbrahim Kurt
Güzel bir anlatım. İnsana bir şeyler katıyor. Böyle yazıları seviyorum. Kutlarım içtenlikle değerli Hocam...
İbrahim Kurt
"Dünyayı ve her noktasını yurt olarak bellemiş tek toplum Türk toplumudur . tümüne selam olsun her nerede yaşıyor yaşatılıyor ise .
Bir neslin soyundan gelmek bir kaderdir ne rastlantıdır nede tercihtir . saygıyla kalın" bu dizelere katılmamak mümkün değildir. Kalemin daim ilhamın bol olsun, sevgili müdürüm. Güzel bir paylaşımdı. Tebrikler.