- 206 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
RUHUMUN TEPKİSİ
RUHUMUN TEPKİSİ
Daha önce " Kurt yeniği Kesitler 4" isimli anı yazımda ıspanak tarlasını yazıp paylaşmıştım.
O yazıda, genç yaşta yitirdiğimiz babamın ardından üstümüze çöken yokluk ve yoksulluğu anlatmış, ancak anacığımın pes etmeyen mücadele ruhu sayesinde nelerle nasıl baş ettiğimizin örneklerinden birini sergilemeye çalışmıştım.
Bizler bu acımasız hayat şartlarını dört beş yıl gibi bir zaman sürecinde olağanüstü koşullarda, olağanüstü çalışarak aşmayı başarmıştık.
Anacığım sayesinde güçlü olmayı, çamura saplansak ta kurtulmayı, taşa takılıp tökezlesek te kalkmayı öğrenmiştik.
Öğrenmiştik öğrenmesine ama, ruhumuzdaki kelebeğin ne kadar naif ve kırılgan olduğunu bilememiştik.
Tek bildiğimiz anamın deyimiyle" Eller bizi eyi bellesin yavrım! Eksik yanımızı kimse bilmesin. Kuru soğan yiye’k ama kötüye möhtaç olmıya’k" idi.
Bu söz adeta ilkemiz olmuştu.
Aile bütünlüğü için hep birlikte el ele vererek çalışmanın sonucunu almıştık.
Ankara’ da Gazi üniversitesi’ nde bu sayede okuyabilmiş, öğretmen olmuştum.
Öğretmenlik gerçekten kutsal bir meslek!
O kutsala layık olabilmek için çalıştım her daim.
Öğrencilerime dersleri en iyi şekilde nasıl anlatır ve onları hayata nasıl hazırlarımın bilinci ile koşarak gittim hep okuluma.
Anacığım bizi hayata nasıl güçlü bir şekilde tutundurduysa, ben de öğrencilerimi öyle hazırlamaya çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum.
Hayatta en büyük mutluluğum bu!
"Her şey bir yana, bu büyük hayat mücadelesi bir yana!" derim
İnsanın kimseye muhtaç olmadan ayakları üzerinde durabilmesi için mücadeleci bir ruha sahip olması şart!
Ben bu yaşam mücadelesini gerçekten kazanmıştım.
Evim, arabam, bağım bahçem, sağlıklı çocuklarım her şeyim var çok şükür!
Ancak; unuttuğum bir şey var ki, o da kendini bana birkaç yıldır hatırlatıyor !
Ben aslında bu yaşam mücadelesi sürecinde kendimi unutmuşum.
Kendimi sevmeyi bilmemiştim!
Hep güçlü bir aile çatısı için çalışmıştım.
Kendime vakit ayırmamış, kendimi ıssız bırakmışım.
Vücudum migren gibi baş ağrıları ile tepki vermiş anlamamışım.
Gastrit ile ülser ile tepki vermiş anlamamışım.
Çölyak ile tepki vermiş umursamamışım.
Yetmemiş!
Sedef hastalığının döküntüleri başlayınca" Ne oluyor ya? Bu beden benim. Neden, niçin i sorgulama zamanı!" diyerek oturup geçmişi ve geçmişte kendimi aramaya, o küçük kız çocuğunun mücadelesini seyretmeye başladım.
Ara ara o seyirden sizlere de kesitler sunmaya çalışıyorum
Dün sabah dokuz gibi balkona çamaşır asarken, havanın buz gibi soğuğu yüreğimi paramparça etti
Yine aklıma o ıspanak tarlası ve o tarlada aynı soğukta ısınmak için anacığımın askerlerden utanarak ,korkarak ateş istemesi geldi.
Çamaşırları asıp odaya girdim ama kendimi tutamıyordum artık. İlk kez oturup kendim için hıçkıra hıçkıra ağladım.
Meğer ben ne çok üşümüşüm o zaman, ruhum ne çok üşümüş!
Ben , yavaş yavaş anılarda kaybolmuş o kız çocuğunu bulup sevmeyi öğrenmeliydim artık!
Aradan geçen bunca yıl sonra bile ruhumu ısıtmak için mücadele veriyorum.
Mücadeleye devam!
Pes etmek yok!
29.01.2023
Tülay Sarıcabağlı Şimşek