- 168 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Faşizmin Kırmızı Çizgileri
Bugün deyim yerindeyse; „bir yaşıma daha girdim“ ama sert girdim. Goethe Üniversitesi’inin kantininde yemek yemek için girdiğimde uzaktan tanıdığım birisi, iki kişiyle aynı masada yemek yerken bende menülerimle masaya oturdum. Konu yine siyasete gelince, bizim milliyetçi ırkçı tayfalardan olan ve ülkesini çok sevdiğini söyleyen birisiyle Türkiye üzerine tartışırken söylediklerim hoşuna gitmemiş olacak ki; „bunlar bizim kırmızı çizgilerimiz, hassasiyetimiz ve ülkemizin birlik ve bütünlüğüdür“ diye kendince horozlanmaya kalkıştı. Ama şu andaki sistemden memnun olmadığını timsah gözyaşları içinde sulandırmağa çalışırken, bir de Avrupa’ya dil uzatmasın mı? Buna karşı, benim de ilk sorum: „O zaman neden bu yaşınıza rağmen buraya geldiniz? Neden bir dil öğrenmek, başka bir ülkede kendinize yaşama şansı aramak için orayı terkettiniz? Kırmızı ve hassas çizgilerinizin olduğu ülkeden niye yaşamıyorsunuz? O kırmızı çizgili ülkeniz de ırkçılık ve boş vaatlerin dışında elinize bu güne kadar ne geçti? Gibi daha bir çok soru oldu bu modern giyimli şahsiyete karşı!
Cevabım sert oldu bu kırmız çizgili, modern giyimli şahsa hitaben:
„Sizin, kırmızı çizgileriniz, bizim suçsuz yere akan oluk oluk kırmızı kanımızdır.“
Sizin, kırmızı dediğiniz çizgiler, bizim yerimizden yurdumuzdan, köyümüzden evimizden, dilimizden, kültürümüzden, inancımızdan vazgeçmemiz ve asimile olmamızdır.
Sizin, kırmızı çizgileriniz, binlerce Kürd’ün, Alevi’nin, Ermeni’nin, Ezidi’nin, Rum’un ya da başka etnik grupların asimile edilerek, kimliğini inkar etmesi, eğer bunu yapmazsa fiziki olarak öldürülmesi, sürgün edilmesi, okuyup en iyi okulu birincilikle dahi bitirse üç „K’ya“ takılarak devletin hiç bir kademesinde yüksek bürokrat, müdür, bakan gibi bir koltuğa getirirlmemesi. Üç „K’ya“ gelince; 12 Eylül 1980 Askeri Diktatörlük Dönemi, sisteme asırlardan beri adapte edilemeyen, Kızılbaşları, Komunistler ve Islam Diniyle dize getiremediği Kürtleri ve bunların isyanlarını aşağılamak için devletin belirlediği bir kavram olarak tarihe geçmiş bir kavramdır.
Sizin, kırmızı çizgileriniz bizleri ömrümüz boyunca aşağılayarak hor görmek. hamal, maraba, işçi olarak en kötü işlerde çalıştırılması, şıvesiyle alay edilmesi, dilinin, kültürünün, görünümünün verdiği resimle dışlanması.
Evet, sizin, kırmızı çizginiz ve çizgileriniz, bizim ölmemiz, aç kalmamız, varoşlarda yaşamamız, caddelerde, cipler arkasında terörist diye sürüklenmemiz, tecavüz edilmemiz, beyaz toroslarla kaçırılarak faili belli cinayetler işlemeniz, tehditleriniz, aşağılamalarınız, otellerde, evlerde devletin gözü önünde cayır cayır yakılmamız, foseptik çukurlarına gömülmemiz, terörist diye 70 kurşunla öldürülmemiz, emeklerimizi hırsızlayarak yaşama hakkımızı elimizden almanız, ne kadar yalan, iftira, entrika, riyakarlık varsa onları uygulamanız, tekerlekli sandelye de ki, insanın tekerlekli sandalyesinin borusuna eroin koyarak eroinden tutuklamanız, Diyarbakır’da, Mardin’de, Eruh’da, Hakkari’de, Maraş’da, Çorum’da katledimemiz.
İşte, sizin, kırmızı çizgileriniz; hergün okullarda sabahları bağıra bağıra; olmadığınız „doğruluğu, çalışkanlığı, mutluyum“ diye yalan sloganlarla beynimizi uyuşturmanız. Ve dahası askerliğin dışında hiçbir zaman uğramadığınız köylerimiz, köylerde, varoşlardaki evlerimiz. Nasıl yaşadığımızı, hangi yoksullukla boğuştuğumuzu bilmeden ahkam kesmeleriniz değil mi?
Acı, bir gerçek bu!
Sizin, kırmızı çizgilerinizi biraz daha da genişletirsek içinden çikamazsınız baylar ve bayanlar:
a) Irkçılık, b) ırkçılığınızin üzerine eklediğiniz kanlı faşizminiz, c) körü körüne bağlandığınız şovenizminiz, tek merkeziyetçi tiranik despotluğunuz, d) Dünya’nın her yerinde ki ölenlere ve katledilenlere acıyla merhametle yaklaşırken, Kürtçe müzik diye kurşnladığınız bir canımızdır bizim.
b) Bu Kürd’tür diye mezarına bile tahamül edemediğiniz bir milletvekili annesidir Ankara’da.
c) Gazino da psikopat ırkçılar tarafından katledilen bir sanatçıdır. Sizin, kırmızı çizgileriniz, bizim acılarımız üzerinden elde ettiğiniz kapitalinizdir, birikiminzdir, yaşadığınız lüks hayatlardır. Devletin bütün imkanlarından bizim vergilerimizle faydalanarak bize çay kaşığı kadar geri vermeyi lütüf olarak gören ve tiksinti veren insanlığınızdır.
Ve yine ona karşı sadece 2023 yılı „İnsan Hakları İhlalleri‘nden“ bir kaç örnek oldu:
Sosyolog Hasan Hüseyin Arslan - Frankfurt am Main - Almanya - 29.01.2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.