Düşünce gezileri(2)
Düşünce gezileri(2)
Ben hiç günlük tutmadım.O anı sabitleştiren,gülen,somurtan,toplu yalnız çekilen resimlere de tarih atmadım. Şiirlerime de..Zaman akıp gidiyor dediğimizde,aslında zamanın yerinde durduğunu,bütün canlı varlıkların,sonsuz bir dönüşümle akıp gittiğini düşündüm.İnsan bir düşünce şaheseri,aynı zamanda çelişkiler yumağı.Sevgi denilen büyülü duyguyu yaşayan,yaşatan,ya da onu acımasızca yok eden.Ölümün mutlak olduğunu bilen,ama bir ölümlüyü dünyaya getirmenin mutluluğunda büyüyen,sonra da ölüme ağlayan..yine insan. Seven,öldüren,savaşan,icatlar yapan,insanı insanlaştıran ya da alabildiğine küçülten faniler.
Yapmak istediğimiz,gerçek olmayan bir dünyada,kalıcı bir şeyler bırakmak,ve bir zamanlar bende vardım diye yaşama damga basmakmı..Yoksa insani duygularla sonsuzluğu yakalama çabası mı..
Şimdi duvarları belki de iki yüz senelik bu yaşlı binanın bir odasın da kendimle başbaşayım. Yıllar önce sırf o istiyor diye duygularımı,özlemimi binlerce taşın altına gömüp,ellerimle gurbete yolladığım oğlumun evindeyim.
Yıllar,ayrılıklar bana hüznü hasreti,yakarak tattırdı ama,sevdiklerime uzakta da olsalar yakın olduğumu öğretti.Sevdiklerime değil,sevgilerime sahip olmayı da..Ölümün dışındaki bütün ayrılıklar,kavuşmanın sevincini yaşatan mutluluklardır..
Çocukları ve gençleri hep sevdim.Onlar yalın,oldukları gibi ve temizdirler.Onları bozan gencecik yüreklerini,beyinlerini kirleten,birbirine vurduran,yok eden kocaman insanlar değil mi..
Özlediğim o çocuk yok,nerede,
Dudaklar sahte gülüşler de artık,
Özlediğim serap mı yoksa hayal mi,
Büyümüş bütün çocuklar,adam olmuşlar yazık..
İkisi İtalyan biri Türk üç genç insan bu evde,bir çatının altında,dış dünyanın kavgalarına,hırslarına inat,sevgiyi,hoşgörüyü bir güneş gibi gönüllerine koyupbu soğuk duvarlı evi sıcacık bir yuva yapmışlar.
Ruhumda ki korku,telaş,yorgunluklar,din,dil insan ayırımı yapmadan bir bütün olmuş bu dostluk,arkadaşlık şarkısında yok olup gitti.Kısa bir süre için de olsa..
Savaş,kavga,açlık dolu bir dünya da bana ümit kapılarının tılsımlı anahtarını veren güzel çocuklar..
O esmer şehirden,gri taş duvarlı kocaman evden ayrılalı çok oldu.
Ayrılık bir ahtapot gibi yüregimin her zerresini sarsa da,aynı yürek ümit ışıklarıyla pırıl,pırıl.ve mutlu.
Çünki biliyorum sevgi yaşamda ki en kısa yoldur.
Cansın Erol