Ay tarlasında yazılmış kabul metni.
İlk düş,
Yağmursa yağmur içimdeki
Kuşlar gibiyim şurada
Dokunma
Beni kalbinde yürüt
Ruhunda fısılda Cemal
Öleceksem
Bu yüzden öleyim
…
-AŞK-
Aşkı konuşalım diye mi karanlıklaştı günler
Yo… Hayır. Günler hep karanlıklı.
O gün,
Çok uzakta bizi gördüm. Ağız dolusu gülüyorduk. Ellerimde unutma beni çiçekleri vardı. Güneşin etkisi geçmişti. Sarıldık sonra. Ellerimden öptün.
Ve bu bir hayaldi.
Seni kalbimin kapısına kadar getirdim. Oradan içeri almadım. Gerçek sevgiyi bulamadığım içindir senden vazgeçtim. Yirmi birinci yüzyılda aşkın ve sevginin en büyük çeldiricisi bencil duygular değil miydi?
Seni anmak istemedim bir geçişle. Sen yağmurdan kaçarken ben
gözlerine anlattım güzel günlerimizi
Gözlerinden tane tane indim yere.
İnsan seliydi uğruna büyük hüzünler yaşayabildiğim tereddütsüz bakabildiğim gözlerin
Seni sevdim bir zamanlar
Ama sonra
Payımı aldım ve gittim
Ay tarlasında yola koyuldu umut
Umut etmek içimde bir yarım hisleniş oldu.
Bir yanım uyumak istedi. Öbür yanım yaşamak telaşına kapıldı.
Yani,
Aşk ne sende bütün imiş ne de bende…
Aşk biz demekmiş.
Ne yazık ki
Sen ve ben hiçbir zaman biz olmadık.
-HEYULA-
Sana olan tutkumu ve zaafımı kelimeler ile ifade edemem. İlk defa bu kadar cesaretli ve dürüst olduğum halde neden böyle boğulur gibi hissediyorum? Ne olur yağmuru sev. Sendeki bu hal bir ölü fıtratı. O kadar doğru bir şey ki adın. Annen o kadar haklı ki Cemal, sana bu güzel ismi seçerken neler düşündüğünü merak ettim.
Olmalıydı. Cemal ile Süreyya mutlu olmalıydı.
-BEN-
Ben Süreyya. Ben iki kapılı bir evde doğdum. Doğduğum gün annem beni ateşe fısıldamış olmalı ki gizli sevda dedikleri ateşi bu denli yakınımda hissettim. Bir gün annem beni evimizin bir köşesinde unuttu. Sonradan o köşenin adını bahçe koydum. O köşeye ne zaman oturduysam çiçekleri koklamış gibi yaptım. Annemin rüyasına girdim. Büyüdüm ve… Anneme benzedim en sonunda. Ben de payımı aldım aşktan. Kalbimdeki cenneti buldum sandım. Oysa yokmuş bu dünyada cennet.
-CENNET-
Saat sabahın altısında camdan dışarıya bakıyorum. Hiçbir şey hissetmiyor parmaklarım. Kar yağmış. Her yer bembeyaz…
Usul usul cenneti arzuluyorum. Birden tepetaklak oluveriyor kalbim. Birden babamın cami minaresindeki ezan okuyan sesi oluyorum. Varla yok arası periyotlarla bir yaşamak seçiyorum ömrüme ki hırpalanmasın gençliğim. Ve annem bende kendisini görmeye başlıyor. Günler günleri kovalıyor. En sevdiğim arkadaşım Hüsna evlerine yıldırım düşmesi sebebiyle vefat ediyor. Anlamıyorum. Hayat ne kadar kısa. Hayat çoktan çok garip.
-YERYÜZÜ-
Bir gün, Allah’ın kitabından ayetlerle karşılaştım. O günden sonra anladım ki hayatta her şey insan için yaratılmış. Aşk, gurur, nefret, mutluluk, şaşkınlık gibi duygular da insan için yaratılmış ve İnsan emrine verilmiş hayvanat. O gün anladım ki doğrular ve yanlışlar; hayaller ve gerçekler insana dair… O günden sonra gidebileceğim tek bir yer vardı. Orası, Allah’ın eviydi. Orası, kalbin çekirdeğiydi.
“ Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı "alak" dan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir. Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder. Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir. “
Alâk Suresi 1/8
-YARATILIŞ-
Yüzündekini bana ver Cemal. Ne taşıdıysa kalbin anlat bana. Ben seninle bir nefes kadar yakın fakat yıldızlar kadar uzakta… Ben seninle bütün işaretlerin başladığı yerdeyim. Ay tarlasında seni bekliyorum Cemal. Hiç tereddüt etmeden. Camın ardındaki kadın benim. Ben Süreyya, Ay tarlasında pamuk topladığı bilinen mavi elbiseli şehla bakışlı kadın benim.
Ben Süreyya, ben annem değilim. Asla olamam.
Mahvash / Munise Senem UÇAR
Ana Karakterler:
Ay
Ay tarlasında yazılmış kabul metni. Yazısına Yorum Yap
"Ay tarlasında yazılmış kabul metni." başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.