- 183 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Huyun Değişmesini Eğitime Bağlayan Görüş 3
Huyların değişmesi konusunda Kınalızade Ali Efendi’nin görüşü ise şöyledir:
"Zira hiç bir huy tabii değildir ki,değişmesi mümkün olmasın!Eğer her huy tabii olup değişmesi imkansız olsaydı peygamberlerin kurduğu,alimler ve emirlerin ona uyduğu prensipler batıl olurdu, Alimler,evlat çocukları öğretmek ve eğitmekte aynı görüştedir.Terbiyenin faydası belli ve hissedilir derecede açıktır.Ahlakın değişeceği, öğle vaktinde güneşin parlaklığı gibi meydandadır.
Elbette cahillerde ve kötülerde bulunan, nefiste yerleşip kalmış bir huyun değişmesi zordur. Bu nevi ahlakın değiştirilmesi şiddetli riyazet ve çok ciddi mücahedeye bağlıdır.
Ekseri cahil ve ilim yönünden noksan olanlar huyun değişmesini imkansız görerek;huyu değiştirmek,ruhi olgunluğu kazanmak yolunda gayret sarfetmekten uzak kalırlar,cehalet ve sapıklık ağırlığının altında ezilirler.
Eğer huyun değişmesine imkansız gözüyle bakılıp insan ruhunun terbiyesi ve kişilerin eğitilmesine tembellik gösterirse ya da ihmal ederse,o zaman herkes kendi tabiatına yerleşmiş olan huyla baş başa kalırdı.Halkın ekserisi noksanlık ve kötülüğün içinde haktan ayrılma ve fesada esir olur, kimi de gazab ve inada müptela olurdu. Cemiyet,hırs ve açgözlülüğe düşüp,bir zümre kibre,bir zümre alçaklığa yuvarlanırdı.
Fakat huyların ıslahı konusunda kişilere uygulanan terbiye her fertte aynı tepkiyi vermediğinden, kimilerinin ıslahı çabuk olurken, diğerlerinin yavaş yavaş olabilmektedir.İmam Gazali İhya’sında ıslahı kabul etmede insanları dört sınıfta toplamıştır.Bunlar:
1-Hak ile batılı ayırt edemeyecek kadar gafil,şehevi arzularının peşinde koşmamış,kalbi safi olanlar kolayca terbiyeyi kabul eder.
2-Çirkinin çirkinliğini bilir fakat,sahih ameller yapmaz.Şehvetlerin peşinde koşar fakat,kusurlu olduğunu bilir.Bunun kalbinden kötülükler atılıp iyilikler kazandırılırsa güç de olsa ıslahı mümkündür.
3-Kötülükleri iyi görmüş böylece yetiştirilmiş, sapıklıkları katmerleşmiş kişilerin ıslahı oldukça zordur.
4-Kötü yetiştirilip,bunları yapmakla meşgul olmuş, fazileti kötülükte bulmuş ve bununla övünmüş şeref saymış kişilerin ıslahı en zor olanıdır.
Böyleleri için "İhtiyarın riyazeti zor. Kurdun terbiyesi azaptır."demişlerdir.Fakat,buna rağmen insan hangi seviyede olursa olsun eğitime cevap vermektedir.Ancak terbiye her insanda aynı sonucu vermediğinden hemen ümitsizliğe kapılıp,pes etmemeli ve eğitime,güzelliklerin anlatılmasına devam etmelidir.Fertlerin eğitimi kabul edişte farklı olduklarını ifade için Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselam bir hadis-i şeriflerinde insanları üç kısma ayırmışlardır:
"Verimli bir çayır (suyu emen,yani terbiyeyi kabul eden), verimli bir tarla (suyu emen ve başkasına faydalı olan, yani terbiyeyi kabul eden ve başkalarını terbiye eden) ve kıraç (faydasız yani ne terbiyeyi kabul eden ne de başkalarını terbiye eden)" Müslim,a.g.e.,Fedail,15
Bütün ifadelerden anlaşıldığına göre,Cenab-ı Hak insanı "RAB" ismiyle terbiye etmiş,gelmiş olan Peygamberlere de insanları doğruya iletmeleri için terbiye metodunu göstermiştir.O halde insan terbiye edilen ve terbiyeye açık ve kabul eden bir varlıktır. Esasen ahlak ilmi de ahlakın değişebileceğini kabul etmeseydi onun ilim olarak kurulmasına lüzum kalmazdı. O halde böyle bir ilmin varlığı,eğitimin kişide olumlu bir değişikliğin mevcudiyetine bir delil oluşturur. Fakat Ali Fuad Başgil’in dediği gibi:
Huylarımızın bazılarını değiştirmek elimizdedir, bazılarını değildir.Huylarımızın bazılarını kökünden değiştirmek elimizde değildir. Bu kabil huylarımız hakikatten canımızın altında ve biyolojik benliğimizin derinliklerindedir.Bu derinliklere ilim, terbiye ve ahlakın kudret eli yetişemez. Huylarımızın bazılarını ise,güç olmakla beraber,kuvvetli bir terbiyenin yardımı ile ta’dil ve tashih etmek ve yerlerine iyi huylarla doldurmak mümkündür. Nihayet bazı huylarımız daha var ki bunları kökünden değiştirmek, halimizi ıslah edip ahlakımızı tezhip etmek hem mümkündür hem de zannedildiği kadar güç değildir. Şu halde bütün mesele hangi huyları değiştirmek imkansız ve hangilerini mümkün olduğunu, terbiye ve irade kuvvetinin hangi huylara karşı aciz hangilerine müessir olduğunu tayindedir.Bunu tayin edebilmek için de, huylarımızın menşelerini bulmak lazım gelir.
Bu bakımdan önemli olan gerekli terbiye usullerinin bilinip tam yerinde uygulanmasıdır. Yaratılış farkı olduğundan tek metotla, bir çok insanı terbiye etmek gayet zordur.Bunun için şahısların kabiliyetlerine uygun metotlar keşfedilip, uygulanmalıdır.
Önemli bir diğer husus da terbiyenin erken yaşlarda başlanmasının gerekliliğidir."Ağaç yaş iken eğilir" sözü bu gerçeğin veciz bir örneğidir. Çünkü çocuk küçük iken kötülüklere aklı ermez, kalbi boş bir bilgisayar disketi gibidir.Ona ne kaydedilirse o alınır.Yaş ilerledikçe bazı davranışlar yerleşip huy haline geldiği için, çocuklarımıza gereken önemi vermeli ve onları en iyi bir şekilde eğitip,Vatana,Millete hayırlı bir fert olmalarına gayret etmeliyiz.Bu,biz büyüklerin kaçınılmaz birinci öncelikli vazifesidir.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.