Beklerken
Rüzgar’a
Günlerce gökleri bekledim. Kuşlar havalandı. Gençlik fırtınası başladı. Zaman yordu.
Son çare olarak sustum. Kasvetli evlerin önünden geçtim. Yaşamanın özgürlüğü gözlerimin içindeydi. Bir travmaya doğru koşarken yakalandım. Merdivenleri yedi basamak olan yalnızlığı ben istemedim çağırmak. Tarih ve zaman ve turuncu gökler onlardan yanaydı.
Koyu yeşil aktı boşluğun. Yokluğunun ilk ceremesini de böylece çekmiş oldum. Aşk aklı katletmektir, kalbi yormaktır. Aşk unutmak değildir.
Seni çizsem ömrümün en güzel yerinde. Bir günlüğüne savaşmayı bırakıp arkadaş olsam seninle. Ama hayır bu mümkün değil.
Gözüm gibi bakıyorum toprağıma. Bir gün döneceksin diye bekliyorum. Güz harmanından bu yana kapımı kapatmıyorum hep.
Seni beklerken…
Bin kere sürüklendim sahranın korkunç manzarasına. Sabaha erişemedim. Suya erişemedim. Sana erişemedim.
Seni beklerken en çok korkmayı öğrendim çünkü dilsize çamur atmak kolay. Aşkın sağır ütopyası yüzünden yine parmaklarından sarkıyor narin çiçekler. Parmakların istiyormuş. Böylece parmaklarını ve avuç içini kınalıyorum ilk önce. Sonra saçlarına geçiyorum. Saçların ve ellerin kına kokusu ile güzelleşiyor. Annemin sözünden çıkmıyorum ve seni öpüyorum iki kaşının arasından. Uzaktan uzağa ne kadar sevebilirim seni. Aydınlığım miladını doldurmadı mı? Aydınlığım çekip çıkarmadı mı uçuş yolundan dingin sessizliğini? Ben yokken uçmayı bilen bir kanaryaya dönüşen sen, şimdi neden kararsızsın?
Düşmeye geliyorum gözlerine. Işığı kapatma. Tamam. Bu düş bize göre değil. Ne kuşların uçmak vaktidir ne de aşka veda eder sevgililer. Pencere kenarındaki sarkıta bak. İki nedensiz göğüm ben. Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim. İki süslü söze kanarım hemen. Baktığın yerde kuş olurum. Takatim kesilir. Canım yanar karanlık ezgilere. Gider bir ağaca anlatırım bizi. Düşünce, gözlerin ateş. Beni suya götür ya da bu hikaye hiç başlamasın.
Yağmurlu havalarda bazen böyle oluyor. Hayat sınıyor ikimizi de. Yorulmayı ezberledim. Rüzgarlar rüyalar için biçilmiş kaftan. Beni rüyana al. Rüzgarları kırmak, soğuk kış gününde göl evinde pencereden bakmak. Rüya şaşkınlığı ya da hüzün tanıklığı olmalı bu durumlar. Biliyor musun seni senden çok görüyorum.
Beklerken…
En büyük imtihanımsın benim.
Mahvash / Munise Senem UÇAR
Beklerken Yazısına Yorum Yap
"Beklerken" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
24 Ocak 2024 Çarşamba 10:13:27
Beklemenin erdemi beklemek midir yoksa beklenmek mi? Bekleyen ve beklenen üzerine ne çok yazı vardır. Bekleme salonlarının kasveti de bu yazılara konuk olmuştur çoğunca. En büyük imtihan? Galiba en büyük imtihan sahiden de beklemek. Fakat imtihanın ilk ayrımsandığı an, beklediğini bilmek...