ÖHÖÖÖ!
Bir gün önce karlar erimeye başlamış sokak aralarında küçük göbetler [1] oluşmuştu. Çocuklar sabahları bu göbetlerin buz olmasını dört gözle beklerlerdi.
“Hele bir ayaz çıksın, siz o zaman buz nasıl olurmuş.” dedi büyük çocuk. Sonra ekledi: “İpinizi, katırınızı [2] hazırlayın. Yarın katır döndüreceğiz. Bakalım kimin katırı birinci gelecek. Göreceksiniz benim katırım birinci gelecek.” dedi.
Tüm çocuklar sabah oluşacak buzu ve dönecek katırların dönüşü hayaliyle uykuya daldılar.
Sabah ezanı okunduktan sonra anne ve babalarının abdestlerini alıp namaza duracakları sırada uyananlar oldu. Bir daha yatmadılar. Havanın aydınlanmasını beklerken anne kahvaltı hazırlarken babalarının Kur’an okuyuşunu dinleyen ve sonunda dua edenler vardı. O gün katır döndürme yarışmasında birinci olayım diye dua etmişti sokağın en küçüğü olan çocuk.
Hava ayazdı. Her yer donmuştu. Dışarı çıkmak isteyen çocuğa hava soğuk diye anne baba engel oluyordu. Derken güneş doğdu. Katırı ve ipi elinde annesine babasına buzda katır döndürüp geleceğini söyleyip izin alınca, koşa koşa buz olan göbetin yanına vardı. Hemen katırına ipi doladı ve buz üzerine fırlattı. Katır dönüyordu. Derken bu fırlatışlar devam etti. Katır devrilip düşünce hemen yeniden eline alıp ipi doluyor yeniden gerilip ve katırı buzun üzerine fırlatıyordu. Katır vınnnn diye dönmeye devam ediyordu. Müthiş bir antrenman yapmıştı. O sırada sokakta diğer çocuklarda göründü. En sonra büyük çocuk geldi.
-Arkadaşlar yarışı başlatacağım. Beşimiz birlikte katırı buzun üzerine atacağız. En önce devrilip düşen katırı, en son düşen katırın sahibi alacak kabul mü?
Hepsi birden; “Kabul dediler.” Bu sırada küçük çocuk katırına ipi dolamış hazır ve tam atış pozisyonundaydı.
Büyük çocuk saymaya başladı: 1,2,3 beş çocuk hepsi birden katırlarını buz üzerine fırlattılar. Birinci, ikinci, üçüncü katırlar dönüşlerini bitirmiş yan yatıp devrilmişlerdi. Büyük çocuğun ve küçük çocuğun katırları vınlayarak dönmeye devam ediyordu. Büyük çocuk kuşa bakın deyip elini kaldırdığı sırada küçük çocuğun katırına kimse görmeden dokundu. Küçük çocuk bunu fark etti. Büyük çocuğu olanca gücü ile itekledi ama bir şey yapamadı. İlk düşenin katırını büyük çocuk hemen kaptı.
Küçük çocuk; “Sen haksızlık yaptın!” diye bağırdı.
Büyük çocuk, küçük çocuğu kar üzerine itekleyip düşürdü. Büyük çocuk hemen kaçtı.
Katır döndürme yarışması bitmişti. Güneş olsa da çocukların yüzleri soğuktan kızarmış üşümekten titremeye başlamışlardı. Herkes evine doğru gitti.
Öğleye doğru hava biraz ısınmıştı. O sırada büyük çocuk, küçük çocuğun evinin önüne gelip bağırdı.
“Öhööö, öhöö!”
Küçük çocuk pencereden gözüktü.
Büyük çocuk tekrarladı;
-Öhööö, öhöö! Çık dışarı oynayalım, dedi.
15.03.2022
Durmuş Ali ÖZBEK
[1] Göbet: Küçük su birikintisi
[2] Katır: Topaç
KATIR VE TOPAÇ ÜZERİNE
Babam 1940-1950 yılları arasında Karaman merkezde esnaflık yapıp İzvit’e dönüşünden sonra ben olmuşum ve topaç çevirebileceğim çağa gelinde "Sana bir katır yapıvereyim mi?" dedi. "Yap" dedim ve merakla bakıyordum. El tornasında çevrilmiş topaçlardan biraz farklı uzunca bir topaç yapıp kabarasını çaktı. Bir sopa ucuna kırnaptan bir kırbaç yapıp iki karış kadar bir sopaya bağladı. Kırnabı topaca sardı. Topaç ve sopadan tutup topacı yere fırlattı. Topaç dönmeye başladı. Topaç yavaşlayınca kırbacı topaca vurdu, topaç yeniden dönme ivmesi kazandı. Kırbacı defalarca defalarca vurup dönmesini uzattıkça uzatıyordu. Sonra torna topacını eline alıp "Bu topaç, benim yaptığım bakarsan biraz uzun bunun adı da katır dedi. Katır kırbaçlandıkça dönmeye devam eder, topaç ise dönmeyi bitirince devrilir." dedi. İkisi arasındaki farkı o zaman anladım. Uzun süre katır çevirmeye devam ettim.
*****.com/yazi/281060