MAHKEME...
MUHAKEME-İ MUHABBETTE ,
MÜEBBET Mİ YOKSA ,
YİNE MÂBEDİM…
Saat, alacakaranlığa son bir hece uzaklığındaydı henüz.
Kağıtlarım yağmuru beklemeden çiylere kanmış,mevsim güz.
Ve ,en taze kederlerimin nöbetini,çiğ gecelere devrederken gündüz,
Celp geldi ansızın,yine kendimi hayatımın acı bir mahkemesinde buldum..
.
.
.
Şimdi…
.
.
Duvarları kırık dökük hazan sarısı bir yürek salonunun tam ortasındayım.
Odamın bana bakarken kararan mavi gözlerini göremiyorum artık.
Neler oluyor !Nedir bu çöken ayaz rengi sessizlik!
Özüme yağan onca okyanus damlaları varken,bu ne garip nemsizlik.
Bütün renkler birbirine karışırken usumda ,
Kirpiklerimde sallanıyor yine iki asil mavilik.
Ne zaman sus’larımı unuttun da, kime ne ettin! Yüreğim, yine oldun mahkemelik.
Ey gözlerim neredesiniz! Hangi limana sevdalanıp ta demir attınız!!
Hani! Nerede benim deli kara sevdalı rüyalarım,yoksa zoru görünce yine..
Beni ummanlardan çalıp,en yakın sahraların en uzak çölüne mi fırlattınız..
Ya ellerim,ne oldu size! Neden avuçlarınız kanıyor ! Böyle al al ..
Gecelere ece/l mi düştü,düştüyse mutlaka demleniyordur,elinde bir demet acı bal.
Şairini arayan şiirler gibi ne dolanır durursunuz be heyy heceler,
Geri dönün, dönün kaybolmadan, bak yine yollarınızı gözlüyor..
Sabrımda çatlamış, kenarı ezik yetim bâht tahtında ağlayan öksüz kalemim..
.
O da ne !!!
.
Hakim tam karşımda oturuyor onun yanında savcı ardında,
Kapı rengi bir mübaşir..
Tüm tanıklarım bir kurt suskunluğunda,çığlıklarım pusuda kelepir..
Sanıklarım ise çakalların ininde en ufak bir falsomu gözlemekte..
Masada bir sürü yazılmış ya yarım kalmış ya da…
Yazılmaza terk edilmiş kanıt misali gibi duruyor,suçlu şiirlerim..
Hangisine ne ceza verecekler akıbeti belirsiz,tıpkı benim gibi,sevdam gibi..
Kim suçlu!Suçlu nerede! Eğer suçlu yüreğimse o zaman kalemim nerede..
Eğer suçlu şiirlerimse,hani bana onları yazdıran insanlar nerede.
Bir tek ben mi suçluyum! Bu, yaşam denilen kısır döngüde, deli bozuk âlemde..
Nedir bu bilmecenin asl’ı..Cevabını aradığım yetmedi mi artık! Yalancı suretlerde..
Ömrümü kemiren keneler gibi yine neşeyle homurdanıyor dinleyiciler,
Hâlâ seyirde..
Bu nasıl bir mahkeme,hani gerçek nerede,
Yalanlar yine raks mevsiminde,keyfince..
Hani benim delillerim,fikrime kilitlediğim deli kilitlerim..
Kim yok etti savunmalarımı !
Ve, kim teyelledi ciğerime bu kefen rengi solukları..
Yoksa !!!!...,Desene , yanmış kül olmuş…
Eyvah ! Yine kalacak bu dâva başka celseye..
Kırın kalemi artık kırın yeterrrr…,
Belki de nefesim bende olmaz bir dahaki sefere..
Kırın da bitsin artık asırlardır üstüme yapışan bu zulüm,bu işkence..
Kırınnnn..
Kırın ki……
Dünyayı yerinden oynatsın son bir nefes sesi,
Hazin bir melodide düşteyken hâlâ yazgımın ezgisi..
Geceye bir ece/l düşsün,düşsün de nârında hâr olsun o son hece,
Köz etsin düşleri ,yaksın inandığı tüm sevgileri…
.
.
.
.
Herkes susmuş,demek ki duruşma başladı;
Hey mübaşir durma,hadi!
Hadi çağır tüm tanıkları ve sanıkları… Gelsin..
Dizilsinler tek tek duvarların oyuklarına,
Kuytulardan kurtulsun korkunun saklanan ümitleri..
Kendimi mahkemeye verdim yine bu gece,konuşsun tüm şahitlerim..
Konuşsun ki….Hayat denilen bu oyun ya başlasın ya da artık bitsin..
Önce söze sen başla istersen kaderim,ne de olsa bunca yıl,
Her mutluluğuma o gurur rengi inadınla,nice gölge gülleri ektin,hiç mi! Üzülmedin.
Ki….hâlâ damla damla kanıma kor yağar,canımda can sızlar,batarken dikenlerin.
Ya sen bahtım sen ! Söyle bunca zamandır kimdeydin, nerelerdeydin..
Gözlerimi nemli men/dillere emanet edip,saklambaç oynamak mıydı! Tüm derdin.
Ya sen şansım,neden !
Çaresizliğin repliklerine bir suflör misali kendini inatla kenetledin.
Şimdi,yazgıma mahşer ettiğin hasretlerime,
Suret suret çizdiğin,fosil kokan bir siluet nefretindeyim.
Paslı bir ranzanın esaretine damlamış, bir damla ana sütü r/enginde,hâlâ..
Eskitilmiş hayallerim.
Maviliklere uçamadığım salıncaklarda ipotek kaldı ağlayan çocukluğum..
Ve kırık bir merdiven basamağında h/aciz bıraktığım bir tutam yangının isidir, Prangalanmış yarınlarım..
K/öze düşmüş bir cenin çığlığında unuttuğum nice çileyedir tüm sitemlerim..
Keşke eski bir bebek ya da patlak bir top için kardeşlerimle kavga edebilseydim..
Adını bilip de tok/adının tadına varamadığım babamı,
Bir kerecik olsun görebilseydim..
Oysa hayattan o kadar çok şey de istememiştim ki..
İki sıcak avuç içi mutluluk yeterdi bana,karnım aç olsa da..
Her gece hayal arası sıcak ekmek bile istemezdim..
Ne de ayık oltalarda sallanan birkaç sarhoş balık…
Belki de bu kadar z/amansız karlar düşmezdi,
Okşanmayan,özlem rengi saçlarıma…
Sen sus,susss beynim,istersen bu gece sen hiç konuşma,
Yeter artık serme şüphelerini sere serpe ömrüme,serpme belki’lerini yollarıma.
Keşke’lerini de al git s/onsuzluklara,sakın geri dönme bir daha.
Bir kez olsun itaat etmezsen ölür müsün eyy gözyaşım,
Geçmiş yılların tozlu anılarına ha !
Ahhhh yüreğim…
Sırlarıma lâl olduğun yeter,yetmedi mi bunca zaman her dediğime boyun eğdiğin..
Çöz düşlerinin bütün düğmelerini,kopart yaşamın g/ereksiz iliklerini..
Dik yılların yırtık saatlerini..
Dik ki…Bir daha y/ol bulup ta sızmasın kâbuslar,uykuya dalsın tüm dehlizlerim..
Sözün altındır diye diye,acılarımı şiirlerime h/ece h/ece işledin hep,
Gümüş bir iğneyle..
Ki….hâlâ kahrolur dilim, yıllardır, paslı bir çuvaldızın müebbet hapsinde..
Susma söyle yoksa…..yoksa sükûtuma intihar mı olmak senin niyetin..
Ya şimdi anlat her şeyi ya da sus…Ya da kırılsın artık bir bir,
Uykuya hasret kir/piklerim..
Aşkı haram ettin bana yıllarca hep ,korkularıma kibrit çaktın,acımadan..
Yangınlarında vuslatım v/ar ki bu yüzden ben her gece,
Sessiz küllerinde ağlamadan,asla uyuyamam.
Yas/tığıma işlenen ihanet dantelinin ipinde gizlenirken hâlâ özümden bir can..
Bahşedilen bir gülün hatırına dikenler ile yaşattın beni, b/ezdirdin canımdan..
Tek kâr’ımdır öz/gürlüğüm artık…
Beyhude yere dem vurma bana eski yaşanmışlıklardan..
Ve yaşayamadıklarımdan..
Geç kalmış yamalarına ihtiyacım yok….
Hepsini söktü attı tenimden zaman,
Bütün ıssızlığım,
Bütün suskunluğum,
Bütün yoksulluğum,
Ve…
Bütün esrikliğim,
İşte, hep bundan…
Hep bundan…
Ey Dünya…….Kalk ayağa bak güneş doğdu ,uyan aç gözlerini, duruşma bitmiş.
Dost bildiğim kalemim bile beni çoktan terk edip,
Çarelerimi yine yalnızlığa demirlemiş.
Artık !!!
Karanlıklarda açan güllerin dikenlerindeyim..
Siyah bir kelebek sancısının gizeminde..
Hayata doğmayı beklemekteyim…
Yoksa………
Muhakeme-i muhabbette müebbet mi yoksa yine mâbedim…
Karara yetişemedim…
Yine yetişemedim…
Yetişemedim…
Ye…ti…şe…me…dim…
.
.
.
.
.
ecedemet…
YORUMLAR
Ece gönlünü mahkemeye vermiş..!
Savcıya hesap soruyor,mübaşiri dövüyor,zabıt katibine rüşvet veriyor.
Gönül,her mahkemeyi kazanamıyor ki..karşı tarafın dayısı çok sa,sabah da zor oluyor işte.!..beklentiler,arzular rüyalarda bizimle oluyor..uyanınca yok oluyor...
Hadi,
Mübaşir seni çağırıyor..
İnşaallah gönlündeki tüm davaları kazanırsın.
ecedemet
Gecenin bir yarısı birden yastığımın zili çaldı,baktım iki metre boyunda bir postacı celp getirdi hatta gelmezsen cezası var dedi ve gitti.Ben de kalktım siyah renkli kibar kıyafetlerimi giydim , koşa koşa mahkeme salonuna vardım...Gerisini biliyorsun duruşma biraz uzun sürdü lâkin ben karara yine yetişemedim.Zira kendimi ps karşısında horlayarak uyuyor buldum...
Neyse,karara yetişirim inşallah bir dahaki celseye,gel istersen sen de jüri olursun,bir huni fazlamız var da ondan diyorum boş kalmasın....;))))))
En derin sevgi,saygı,selam ve dualarımla canım arkadaşım...
Her zaman mutlu ve huzurlu olman dileği ile ..
Kusura bakma ,hunimin emri diyorki...ıssızın kafasından aşağıya boya dök,boyansın ;))))
ecedemet
sağol varol ....
İnşallah sen de her zaman her yerde her şeyde kazanırsın...;))
ıssızgemi
Sevgiler sayğılar bimukabele...
Döktüğün biyalar üzerinde kalır diyolar..Ece de ilacı,anca o çıkarır diyolar😂medet ya ece..
Seve seve jüri olurum da,ben taraf tutarım,senin yanındayım.hunimi üfleyerek,ece ne diyorsa o der,hakimin kulaklarını oatlatırım...
Birdahaki celse bakırköydeymiş..
Evde bakıra dair kap kacak ne varsa topla gel,ben de getirecem..mahkeme salonunu inletelim,tangur tungur bakır halayı çekelim hakim önünde...
Hadi ben ,seni savunmak için biraz delil toplayayım...