- 265 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Salome'ye Mektuplar -2
Salome’ye,
Lanetini akıttın içime.
Bir katil çıktı.
İçimdekileri bir bir katlederken kendi sabıkını da hızla siliyor, sana bulaşıyordu.
Hüznün ıslattığı gözlerinle gözümün içine içine bakıyordu, gönlümü görüyordu.
Adsız yazılarımın adı oluyordu hızla.
Zamansız zamanlarda yazılmışlarıma can veriyordu.
İşte
çıktım geldim efelenmesiyle lanetin lanetimi büyütüyor gece gözlüm.
Sözün yetmediği yerde dillenen gözlerinden oku bana.
Sana umudum var.
Düğümleri çözerken düğüm yenileyişine duvar olmalı sarmaşığına yüreğimin.
İkili sarmalarının kıvrımları çözümsüz olmalı, çözmeye yeltendikçe kopmalı bir bir.
Dudaklarının ıslaklığı beslemeli attığın düğümleri, sana bıraktığım nefeslerim kopartmalı, çözmeksizin her bir düğümünü.
Yine de lanetin örgü örgü burgu burgu yükselmeli içimde.
Sana umudum var.
Lanetini çekme üstümden.
Virgül ile biterken cümle bir nokta ile başladı yeni cümlemiz.
Paragraf başı değiliz.
Yazılmamış bir yazıya başlangıç hiç değiliz.
Belli yerimizde, belirsiz cümlelerin özneleriyiz.
Bakiye özneler hızla bir bir nesneleşirken, bir Zerdüşt, bir Mecusi, adı konulmamış bir tarifsizlik ritüelini yaşıyor içimde.
Sana umudum -kadar, ateşine de umutları- var.
Kederin asalı / bölünmezi içimdeki senden uzak kalmaktı.
Nasıl da becermişsin içimde üşüyen hüznümü, uyandırıp, gözlerine yazmayı...
Kimsenin fark etmediği –belki de uymadığı- lanetinin sessiz çağrısına geldim.
Salome’den,
Tövbeler olsun ki,
.seni seviyorum,
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.