- 142 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mehmetçiklerimize Dua
Zaman zaman hain terör saldırıları neticesinde, hayatlarının baharında rahmet-i Rahman’a kavuşan cesur yürekli, imanlı neferlerimizin şehadetlerini teessürle haber alıyoruz.
Dudaklarımızdan dökülen ilk cümle: “… innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Meali: Biz Allah içiniz ve biz nihâyet ona döneceğiz.” (Bakara, 156) oluyor. Hemen arkasından “Mevla’mız şehidimize rahmet eylesin! Başta annesi, babası, aile efratları, yakın akrabaları olmak üzere, milletimizin başı sağ olsun!” diyor ve gür bir sada ile : “VATAN SAĞ OLSUN!” diye haykırıyoruz. Sonra büyük bir öfke ile teröre lanetler yağdırıyoruz...
Şehit haberleri duyulur duyulmaz siyasilerin birbiri ardınca gelen, çoğu kez malumun ilamı yönünde olan demeçleri ile değilde, yavrularımızın şehadet şerbeti içtiklerini bilmenin şuuruyla teskin oluyoruz.
Şüphesiz birçoklarımız şehit cenazelerine katılmışızdır. Siyah gözlükler takarak ön safalarda yer alan, abdestten, namazdan bihaber kimselerin, adeta babasıyla camiye giden bir sabinin sağındakine, solundakine bakmak suretiyle, taklitle nazmaz kılması gibi, cenaze namazı kılmaya çalıştıklarına tanık oluyoruz. Hatta bazılarının bu elim hadiseyi reklam malzemesi yapmak için kendilerini çekmekte olan kameraya ‘ben de burdayım’ dercesine kendisini ön plana çıkarmaya çalışan gösteriş budalası, şöhret manyağı cahillerede rastlıyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi şehit haberleri veren medyanın, olayı sıradanlaştırmasına yahut magazinleştirmesine de tanıklık ettiğimiz oluyor. Üstüne üstlük türkü, şarkı, eğlence prgramlarının arasında sözüm ona bir hoca(!)’ya yer verilerek, şehitler için söylenilen yanık bir uzun havanın ardından dua ettiriliyor. Dua bitip de henüz Fatihalar okunmadan vur patlasın, çal oynasına devam ediliyor...
İyi de az önce Türk Bayrağı’na sarılı naaşı tekbirlerle omuzlarda taşınarak, kıyamet gününe kadar kendisine istiratgah olacak kabrine konulan evladımızın ruhu okunan türkülerle, şarkılarla şad olur mu?
Gönül isterki şehit haberleri gelmesin ve kimse hüzne boğulmasın. Ancak dünya kurulalı beri ademoğlunun arasındaki çatışmalar devam etmekte. Tarihe bir baktığımızda; bugün belki de fındık kabuğunu doldurmayacak cinsten meseleler yüzünden, toplu kıyımların yaşandığına şahit oluruz. Hakkı ve adaleti temsil eden, Mevla azze ve celle hazretlerinin gönderdiği ilahi hükümlerce hayatiyetini devam ettirenlerin, vatan, millet, mukaddesat uğruna canlarını ortaya koyan kahramanların, destanlarını göğüslerimiz kabararak okuruz. Tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de vatanı, milleti ve mukaddesatı uğruna gözlerini kırpmadan canlarını feda edenlerin, saçma sapan televizyon programlarıyla anılmaları ne kadar doğrudur?
Hiç şüphesiz her şehit yakını kendi evladı için hatm-i Kur’anlar, hatm-i Yasinler, hatm-i Kelime-i Tevhidler okutuyordur. Yine akl-i selim vatandaşlarımız dilleri döndükçe şehit yarularımız için Fatihalar okuyup dualar ediyordurlar.
Burada şunu belirtmek istiyorum: Ülkemizde yıllardan beridir ‘hassas bir dönemden geçiyoruz’ ifadesi yaygın olarak kullanılıyor. Nasıl bir hassas dönemse, bir türlü bitmek bilmiyor. Ülkeyi idare edenler, orduyu yönetenler, ‘aydın’ denilen okur-yazar-düşünür takımı, din alimleri, bir araya gelerek, artık milletimizi, içinde bulunduğumuz şu terör belasından kurtarmanın reçetesini yazmalılar.
Şanlı tarihi boyunca onlarca isyanı bastırmış olan, yedi düvele karşı vatan mücadelesi vermiş olan bir neslin devamı olarak, içine düşmüş olduğumuz bu acizlikten bir an evvel kurtulmamız gerekir.
Vatanına sahip çıkma bilinci ile, içerisinde bulunduğumuz mübarek üç aylar hürmetine, ellerimizi açarak semaya, yalvaralım Mevla’mıza:
Bedir’de Hak yolunda savaşan üç yüz on üç mücahit gibi,
Endülüs’e varınca gemileri yakan yedi bin er gibi,
Çanakkale’de yedi düvele karşı duran neferler gibi,
Şanlı mehmetçiklerimize cesaret, güç, kuvvet ver Allah’ım!
İç ve dış düşmanlarımıza karşı muzaffer eyle Allah’ım!
y.akkaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.