- 424 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
"MODERN İRAN EDEBİYATININ KURUCULARINDAN DOĞU'NUN KAFKA'SI RUHUNA ...
9 Nisan 1951 tarihinde intihar ederek yaşamına son veren "SADIK HİDAYET "’in ölümü ,25 yıllık arkadaşı şu şekilde anlatmıştır.
"Paris’te günlerce ,hava gazlı bir apartman aradı,
9 Nisan günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı.
Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu , onu mutfakta yerde yatarken buldu.
Tertemiz giyinmiş , güzelce tıraş olmuştu ve cebinde parası vardı.
Yakılmış müsveddelerin kalıntıları ,yanı başında yerde duruyordu.
Doğu’nun Kafka’sı olarak bilinen
Sadık Hidayet ,
en bilinen romanı "KÖR BAYKUŞ" ’ta ruh halini şöyle ifade eder;
"Yaralar vardır hayatta ,ruhu cüzzam gibi , yavaş yavaş ve yalnızlıktan yiyen , kemiren yaralar.
Kimseye anlatılmaz dertler .Çünkü henüz çaresi de devası da yok bu dertlerin.
Düşündüm ,herkesin gökyüzünde bir yıldıza varsa , benim yıldızım uzak , karanlık , anlamsız olmalı.
Belki de hiç yıldızım olmadı.
İçimde müphem bir arzu : Bir deprem olsa da , bir yıldırım düşse de, sakin pırıl pırıl dünyaya yeniden doğsam!
Azap çeken bir ruh gibi bekliyor ,kolluyor , arıyordum , lakin boşuna!
Dünya , ıssız yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrımda bir acı duyuyordum.
Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz ,dilenci ,bilgiç, kabadayı , vicdansız , aç gözlü içindi ; onlar için kurulmuştu bu dünya.
Gönlünde düğümlenen bir şeydi bu ıstırap , bu kederli hal ;
kasırgadan az önceki havayı andırıyordu.
Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir , kül olmuştu , bir üflemeye bakar.
Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm , birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki!
Artık hiçbir şeye inanmıyorum!
Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar ,
bir çokları da yağı bitmiş lambalar gibi ,
sessiz , yavaş , ecelleriyle sönerler.
Yalnız ölüm yalan söylemez!
Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder.
Bizler ölümün çocuklarıyız , hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır.
Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir.
Sadece görünmeyen yangınlar ,duyulmayan fırtınalar ,gizlice çürüyen ruhlar vardır.
Nedir günler , nedir aylar?
Benim için bir önemi de yok:
Mezarda olan için zaman anlamını kaybeder"...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.