- 852 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ORTODOKS TÜRKLER
Anadolu’nun Türkleşmesi konusunda sayısız araştırma ve yayın vardır. Bunların tümünün ortak noktası, bu sürecin yüzyıllar boyunca devam ettiği şeklindeki yaklaşımdır. Gerçekten de Anadolu’nun demografik yapısının Türkler lehine değişmesi yüzyılları bulmuştur.
Kuşkusuz Anadolu’ya Türklerin gelişi yoğun olarak Malazgirt Meydan Savaşı’ndan sonra başlar. 1072, 1225 ve 1525 yıllarındaki üç büyük göç dalgasında milyonları bulan Türkmenler, Anadolu’ya gelerek mal varlıklarıyla birlikte yerleşip yurt tutmuşlardır. Türklerin bu üç büyük göç dalgasıyla gelmelerinin dışında Anadolu’ya gelmeleri irili ufaklı başka göçlerle de yüzyıllar boyunca devam etmiştir. Bu durumu Tahrir defterleri kayıtlarından açık bir şekilde anlamak mümkündür.
Ancak Anadolu’ya daha önce gelerek burada yurt tutmuş Türkler de vardır. Bunlara tarihi literatürde araştırmacılar, “Karamanlı Türkler” demektedirler.
Anadolu’da özellikle 15. Yüzyılda Türkçe konuşan ve Türkçeden başka dil bilmeyen Grek (Yunan/Helen) harfleriyle Türkçe eserler yazan Ortodoks Hıristiyanlar vardı. “Karamanlar” adı verilen bu Hıristiyan Türkler, daha çok Trabzon-Fırat-Toros-Silifke hattının batısında yaşamaktaydılar. Buradaki “Karamanlar” sözcüğünden, Karaman’da kurulan ve Karamanoğlu Mehmet Bey idaresinde Türkçeyi resmi devlet dili haline getiren Karamanoğulları Beyliği’nin kastedilmediğini belirtmek isteriz.
Karadeniz kıyıları, Orta Anadolu, İzmir ve İstanbul, Türkçe konuşan Ortodoks Hıristiyanların yaşadıkları yerlerdi.
Ortodoks Türkler hakkında yazmış olduğu araştırmalarıyla tanınan Macar Türkolog Janos Eckmann, Karamanlıların Bizans ordusunda görev yapan Türklerin torunları olduğunu yazmaktadır.
Janos Eckmann’a göre İmparatorluğun Trakya taraflarındaki topraklarına saldıran Türk boylarından Peçenek, Kuman ve Uzları asker olarak durdurmayı başaramayan Bizans, bunları para, arazi ve değerli hediyeler karşılığında kendi hizmetine almayı başarmıştır. Bazıları da savaşlar sırasında esir düşmüş, vaftiz edilerek Bizans saflarına katılmışlardır.
Kuzey Anadolu’ya yerleşen Kuman ve Oğuzların bir kısmı da Karadeniz’in kuzeyine yerleşen Gagavuzlar gibi Hıristiyanlaştılar.
Ordu yöresi ile ilgili 1455 Tarihli Tahrir Defteri’nde Hıristiyan Ortodoks isimleri arasında Türkçe kökenlilere rastlanmaktadır. Rum isimlerinin yanı sıra Türkçe, hatta Öz Türkçe isimler karşımıza çıkmaktadır.
Bu tespitlerimizi 1455 yılında gayrimüslim olarak görülen Milas/Mesudiye’deki bazı köylere göre örnekleyelim;
Köy adı : Ortodoks olan Türkçe isimler :
Eskidir : Şamlu, Kırad, Saçuzun, Tanrıvermiş
Kal’a-i Yasdura : Kiraz, Erdemşah
İstavrilü : Evren, Emir
Bayraklu : Adilşah
Kiçi Faldaca : Evren, Edi, Gökçe
Ulufaldaca : Evren, Melik, Kara
Hatunviran : Saru, Oduncu, Devletşah
Şebhane : Saru
Başağrı : Murad, Polad, Sinan, Evren
1485 Tarihli Tahrir Defterinde Ordu Bayramlu Kazası Milas Nahiyesi’ndeki gayrimüslim köylerde görülen Ortodoks Türklere ait isimler;
Eskidir : Kılıç, Kutlu, Adilşah, Devletşah, Murad, Çakır
Herise : Boztemur, Deryanuş, Tanrıvermiş, Ağca, Evren
Lavus : Kıraç, Göçbeyi
1642 Tarihli Karahisar-ı Şarki Sancağı, Milas Kazası’nda görülen Ortodoks Türkler;
Faldaca-yı Ulya : Yağmur veled-i Todoros, Yuvan veled-i Tanrıverdi, Karagöz veled-i Cihan, Türkaya veled-i Temur
Yavşan : Hüdaverdi, Karyağdı, Timur, Yağmur
Mismilon : İmirza, Gülemir, Timur
Bu insanlar, tıpkı Gagavuz Türkleri gibi yüzyıllar boyunca Hıristiyan olarak yaşamışlar, ancak mensup oldukları etnik gruba ait isimlerini de Türkçe olarak koruyabilmişlerdir. Bu tespitlerden yöredeki gayrimüslim köylerin tümünün Türk soylu oldukları çıkarılmamalıdır. Ancak bu köylerde isimlerden de anlaşılacağı gibi öz Türkçe adlar kullanıldığı da bir gerçektir.
Benzer bir durumla Orta Anadolu bölgesindeki birçok şehre ait tapu tahrir defterinde de karşılaşılmaktadır. Nitekim Kayseri, Niğde, Nevşehir, Ankara, Tokat, Sivas gibi illerde yaşayan Ortodoks nüfus arasındaki Türkçe isim kullanımının yoğunluğu oldukça dikkat çekicidir. Bu konuda Sivas Sancağını esas alarak kişi adları üzerinde bir çalışma yapan Yılmaz Kurt, adı geçen sancağa bağlı olan Tokat Zile Artıkabad yöresindeki gayrimüslim nüfus arasında % 50’den fazla Türkçe isim yoğunluğuna dikkat çekerek, bu durumun Türkçenin Ortodoks nüfus üzerindeki etkisiyle, ticarî ilişki zorunluluğuyla veya baskı ile açıklanamayacağını vurgulamaktadır. Yine, Ömer Lütfi Barkan Süleymaniye Camii ve imaretinin inşaatına ait mufassal muhasebe defterlerini incelerken karşılaştığı gayrimüslim isimlerinin dikkat çekici bir biçimde öz Türkçe isimlerden oluştuğunu vurgulamaktadır. Bu örneklerin dışında Osmanlı Şeriye sicilleri de incelendiğinde Ortodoks nüfus içinde benzer isimlerin yer aldığı görülecektir.
1609-1611 yıllarına ait Kayseri Şer’iye Sicilinde yer alan gayrimüslimlerin taşıdığı Türkçe isimler arasında: Tanrıverdi veled-i Timur, Yağmur, Sefer ve Altun, Beşe Balı ve Devlet ve Öksüz oğlu, Sinan veled-i Uğurlu, Meryem bint-i Beyler, Sultan, Şahin veled-i Balı, Dede Balı veled-i Şahbalı, Küçük veled-i Tarşad gibi isimler görülmektedir.
Ortodoks Türkler hakkında geniş araştırmalar yapan Macar Türkolog Janos Eckmann, Türkçe konuşan ve Yunan alfabesi kullanan Ortodokslardan bahsetmekte ve bunlara Karamanlılar demektedir. Tarihçi İlber Ortaylı da bunlar için, “Karamanlı Rum dediğimiz Hıristiyan Türkmenler” ifadesini kullanmaktadır.
Milli Mücadele döneminde Kuvayı Milliye hareketine destek veren Anadolu Ortodokslarının liderlerinden Papa Eftim’e göre Karamanlılar, ataları 11. Yüzyılda Anadolu’ya yerleşmiş ve Hıristiyanlığı kabul etmiş Türk boylarıdır. Karamanlıların aslında Türk olduklarını iddia eden ve bu topluluğun Yunan milleti ile bağlarının koparılması gerektiğini savunan Papa Eftim’i Mustafa Kemal de desteklemiş ve 1923/24’te onun bir Türk Ortodoks Patrikhanesi kurmasına da yardım etmiştir.
Papa Eftim ve Türk Ortodoks Kilisesi mensupları dışında kalan Anadolu Ortodoksları 1924 yılındaki nüfus mübadelesi ile Yunanistan’a gönderilmişlerdir.
“Antik Karadeniz Kavimleri Ne Oldu?” başlıklı makalemde de belirttiğim gibi Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan antik kavimler, siyasi otoriteyi ve pazarı elinde bulunduran egemen kültür karşısında tutunamamış ve asimile olarak Helenleşmişlerdir. “Rum” sözcüğü 18. Yüzyıla kadar “Anadolu/Anadolulu” anlamında kullanılmaktaydı. (Mevlana Celaleddin-i Rumi, Abdalan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum… gibi)
Bu sözcüğün coğrafi bir anlam ifade ettiği Osmanlı belgelerinde de açık bir şekilde görülmektedir. Rum Eyaleti veya Rum Beylerbeyliği (Rumiyye-i Sugra) 1398’de kurulan bir Osmanlı Devleti eyaletidir.
Rum Eyaleti’nin merkezi ilk önce Tokat sonra Amasya 1526’dan itibaren ise Sivas olmuştur. Nitekim 1530 tarihli 387 numaralı Tahrir Defterinin adı; “387Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rum Defteri” olarak geçmektedir. Buradaki Rum kelimesinin coğrafi bir anlam ifade ettiği açıktır.
1864 yılında kabul edilen Teşkil-i Vilâyet Nizamnâmesi ile Rum Eyaleti kaldırılmış yerine Sivas Vilayeti kurulmuştur.
Bu sözcük 18. Yüzyıldan sonra emperyal güçlerin de etkisiyle etnik bir anlam büründürülerek “Yunanca konuşanlar” anlamında kullanılmaya başlandı. Kurtuluş Savaşı sonrasında yapılan nüfus mübadelesinde Rum diye Yunanistan’a gönderilen bu insanların büyük çoğunluğu, aslında antik Anadolu kavimlerinin kalıntılarıydı.
Ortodoks Türklerin bu çıkmazını en güzel şu Karamanlıca ağıt özetliyor:
Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz
Ne Türkçe yazar okuruz, ne de Rumca söyleriz
Öyle bir mahludi hadd-ı tarikatımız vardır
Hurufumuz Yunanice, Türkçe meram eyleriz
KAYNAKÇA
Yediyildiz B.-Üstün Ü. Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları I (TD 13)
Yediyıldız B. Üstün Ü. Ordu Yöresi Tarihinin Kaynakları II (TD 37)
Baş Mithat, Mesudiye, Tarihi ve Kültürel Özellikleri
Pala Hikmet, Bir Kentin Tarihi Ordu
Anzerlioğlu Yonca, Tarihi verilerle Karamanlı Ortodoks Türkler
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.