- 352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pıtrak name
kaç kez geçtiydim sokağınızdan o allı yeşilli balonların yerini çöp bidonları almış ellerinde leblebi tozu ve akide şeker kaplı çocuklar nereye gülerler artık yüzleri hangi geçmişe güler 6 şubat depreminde depreşen yerlerimizin yerine tuz bastık yarım kalan anıların yerine yırtık tül perdeler gerildi ya savaşın vurdumduymaz aymazlığı çitlembik kokacaktı çocuklar kim bilir doktor hemşire öğretmen olacaklardı alınlarına kara çalınmayacaktı hani ve soğuk Selvi altı mezarlarında enseleri rüzgar görmeyecekti vah insanoğlu her şey gibi bunu da unuttun yazı güzü sevdayı gerçek özü içine çocuk hasreti körelmiş anayı ve balonları hangi kapıya götüreceği meçhul babayı avazı çıktığı kadar bağıran şu çağayı dikenden pıtrak haneye dönmüş genç kızların avurtlarında ne var bilir misin kendinden aymaz beyler ki onlar kahvede pineklemekten başka neydiler hangi boşluklara yama oldular hangi açlık doyurdu benliklerini gezinti serzenişlerin neresinden evrilir bu ten nereye çekip gitmek lazım nereye sığar bu beyin üst üste tuğla yığını bu evler karşı evin cumbasından salınan karanfiller göğsü bağrı açık çocuklar gençlik salonlarına alınan iki fakir sinema bileti ve yosun tutmuş eller sıkıştırılmış birkaç mısır patlağı yüzü suyu hürmetine dile gömülmüş acılar yüze pelesenk acılar...
köyün deresinde vicdan çitiler kadınlar pıtrak dolmuş tumanlarını toprakla yıkarlar akşam hoş görünmek adına pinti ve pişkin beylerine...
işte dedim nereye gidersen ve nereye gömersen kötülüğe gömülü anılarını yine oradan başlar hayat bitli palas ceketinin ceplerine birkaç metelik mecidiye direnmenin gücüdür zaman hangi derelere dökülürse dökülsün alın teri yine bittiğin yerden başlarsın hayata gam maçı kaç olursa olsun zamandan...
bu üvez sancılanmalarının gülüsündür artık...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.