ŞAŞKIN ÖRDEK
ŞAŞKIN ÖRDEK
Şaşkın ördek, son günlerde ‘’gurk gurk, gurk gurk’’ diye ses çıkararak gezmeye başlamıştı. Belli ki, kendini anne olmaya hazırlıyordu. Arkadaşlarının yanına pek gelmiyor, zamanının uzunca bir kısmını yuvasında geçiriyordu.
Yuvasına yumurtladığı yumurtaları ile kuluçkaya yatmıştı. Akşama değin yumurtaların üzerinde yatarken, bedeni ateş gibi yanıyor, yüzü de her zamankine bakarak biraz daha pembe bir hal almıştı. Bir yandan dünyaya gelecek yavrularını düşünürken karnı da kurt gibi acıkmıştı.
Karnını doyurmak için şırıl şırıl akan dereye gitti. Acele ile karnını doyurmaya çalıştı. Salkım söğüdün gölgesinin altındaki serin suda yüzmek çok hoşuna giderdi ama… aklı hep yumurtalarındaydı. Aceleyle ne bulduysa atıştırdı, karnını doyurdu. Karnını doyurduktan sonra paytak paytak yürüyerek yuvasına döndü.
Yumurtalar ıslanmasın diye iyice silkindi, tüylerinde ıslaklık kalmadığından emin olunca yumurtalarının üzerine yattı. Yumurtalar sanki biraz soğumuş gibiydi, hem de yumurtanın birinden biraz şüphelendi. Yumurtaların üzerinden kalktı, gagasıyla tek tek saydı. Bir yumurta hem fazlaydı hem de biraz küçüktü. İçinden; ‘’şüphelenmekte haklıymışım,’’ dedi. Olup bitene akıl erdiremedi.
Şimdiye değin yumurtalar hep eksilirdi. Bu sefer ise çoğalmıştı. Kendi kendine; ‘’Neler olmuş olabilir ki,’’ diye düşünmeye başladı. Daha küçük bir yavru iken guguk kuşlarının yumurtalarını başkalarının yuvasına bıraktıklarını duymuştu ama görünürlerde bir guguk kuşu da yoktu.
O gece sabaha kadar bütün olasılıkları düşündü. Boşa koydu dolmadı, doluya koydu almadı. Sonunda Bilge ördeğe sormaya karar verdi ama; ‘’o şimdi derenin kenarındaki kulübesinde kitap okuyordur. Hay aksi, kimden haber göndersem ki,’’ diye etrafına bakındı. Şöyle kenarda tembel tembel oturan Yeşilbaş ördeği gördü.
-Ah Yeşilbaş kardeş! Başıma bir iş geldi ki, sorma gitsin. Bunun ne olduğunu ancak Bilge ördek bilir. Sana zahmet Bilge ördeğe haber versen de işlerini görünce buraya gelse. Ona, danışacağım çok önemli bir şey var, dedi.
Yeşilbaş ördek komşusunu hatırın kırmadı. Topal ayağı ile Bilge ördeğin kulübesine doğru yol çıktı. Yürümekte zorlandıkça geçen yıl ayağını ısıran tilki aklına geldi. ‘’Komşular yetişmeseydi, şimdi ben bu dünyada yoktum,’’ diyerek komşuluğun, dayanışmanın önemini yaşayarak gördüğünü anımsadı…
Bunları düşünürken Bilge ördeğin kulübesinin önüne gelmişti. ‘’Selam’’ diyecekti ama Bilge ördeğin okumasını bölmek istemedi. Kendi kendine; ‘’biraz dinleneyim’’ diye düşündüğü. Elindeki, ‘’ŞAŞKIN ÖRDEK’’ kitabını okuyan Bilge ördek, Yeşilbaş ördeğin geldiğini gördü. Elindeki kitabın en son okuduğu sayfaya, kanadının ucundan gagası ile çektiği tüyünü, ayraç olarak koydu. Kitabı elinden bırakmadan:
-Hoş geldin Yeşilbaş kardeş, dedi. Bir hizmetin mi var?
-Teşekkür ederim Bilge ördek. Komşum, Şaşkın ördeğin size selamı var. Çok önemli bir konuda size, akıl danışacakmış, dedi.
-Ya, neymiş ki; o, çok önemli konu?
-Bilmiyorum, bana o konudan hiç söz etmedi.
-Kitabımı bırakayım, hemen gelirim. Sen, yoluna devam et. Ben, sana yetişirim.
Yeşilbaş tekrar gerisin geriye yola düştü. Yürümeye başladı. Yürürken bir yandan o da Bilge ördek gibi, ‘’neymiş acaba o önemli konu, diye düşünmeye başladı. Bunları düşünürken Bilge ördek de kendisine yetişti. Biraz daha yürüdükten sonra Şaşkın ördeğin yuvasının yanına geldiler. İkisi de yorulmuşlardı. Biraz soluklandıktan sonra Bilge ördek:
-Selam kardeş. Çok önemli bir konuda bana akıl danışacakmışsın. Neymiş o önemli konu.
-Hoş geldin, Bilge ördek, dedikten sonra üzerinden kalktığı yumurtalarını gösterdi. Yumurtalardan biri farklıydı. O sırada meşe ağacında bir guguk kuşu; ‘’gug guk, gug guk’’ diye ötmeye başladı… Anne ördeğe bir şey söylemedi ama içinden; ‘’Seni gidi, asalak seni! Şimdiye kadar yumurtalarını kuş yuvalarına bırakırdın. Bu sefer de yumurtanı ördek yuvasına mı bıraktın, diye mırıldandı. Sonra Şaşkın ördeğe dönerek:
-Olamaz bu kadar rastlantı. Az önce elimde bir kitap okuyordum. Adı da ‘’ŞAŞKIN ÖRDEK’’ O kitapta da buna benzer bir olay anlatılıyor, dedi.
Hem Şaşkın ördek hem de Yeşilbaş ördek ikisi bir anda:
-Ya, öylemi? Olamaz bu kadar rastlantı, dediler. Dediler demesine de zamanında okula gidip okuma yazma öğrenmediklerine çok pişman oldular.
Hadi neyse, Şaşkın ördeği babası okula göndermemişti ama… Ya bu Yeşilbaş ördeğe ne demeli! O göl senin, bu dere benim diye keyfinden okula gitmemişti… Her ikisinin de okula gidip okuma-yazma öğrenmediklerine çok pişman oldukları, yüz mimiklerinden belli oluyordu.
Bilge ördek şöyle bir öksürür gibi yaparak boğazını temizledi.
-Çocuklar, bu yumurta bizim yumurtalara benzemiyor, bir kuş yumurtası olabilir. Bu yumurtadan nasıl bir yavru çıkacak, açıkçası ben de çok merak ediyorum. Şunu unutmamalısın; diğer yavruların gibi o da seni, anne olarak bilecek. Sen, sen ol; ‘’Yavrular arasında ayrımcılık yapma, o yavruya kötü davranma,’’ diye tembih etti ve daha sonra:
- Yavrular çıktığında bana haber gönderin, olmaz mı? O yumurtadan çıkacak yavruyu çok merak ediyorum. Çocuklar, şimdilik hoşça kalınız. Şu yarım kalan kitabımı okumaya devam edeyim, diyerek evine geri döndü…
Salih KOÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.