- 719 Okunma
- 7 Yorum
- 8 Beğeni
BÜKÜLEN KIYILARIN ÇAĞRISI (TANITIM)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
(ÖZGEÇMİŞ: Metin Akdeniz. 20.Ocak 1970 tarihinde Tatvan’da doğdum. 1974 yılında Manisa’nın Alaşehir İlçesine yerleştim. Alaşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde kamu emekçisi olarak çalışmaktayım. İktisat Fakültesi mezunuyum. Daha önce yayınlanmış "Kayıp Kelimeler Krallığı", "Jan", "Küçük Düşler Kumbarası", "Yasaklı Semtin Sesleri" adında 4 şiir kitabım, Soyut Refleks” ve "Dramatik Buluntular" adında iki romanım ve "Polen Bulutları" adlı bir öykü kitabım bulunmaktadır. Son olarak bu hafta "Bükülen Kıyıların Çağrısı" adındaki romanım çıktı. )
***
(Çünkü “yüreğiyle konuşma” yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir.)
***
“Yüzünden papatya tarlasına geçiliyordu…”
Işıltılı Kız (Rüya) bunu hissettirmişti bana Göçmen Kuşlar Kasabası’nda onu ilk gördüğümde. Çok güzel âşık olmuştum. Çok güzel yenilmiştim ona. Parçalanış tadında… Adım Vefa, o kadar güzel yenilmiştim ki ne çok şey kazanmıştım o yenilgiden. Sonra başka uçurumlarla tanıştım. Daha büyük uçurumlarla. Onlar da sevdiler beni. Çok sevdiler. Uçurumlar beni hep sevmiştir. İnmediler hiç sırtımdan. Şiir üstüne şiir. Hüzün üstüne hüzün. Ve yüksek karlı dağların arasından geçen sıcak bir tren yolculuğu tadındaydı o muhteşem duygular.
Ah, göğsüm, göğsüm dedim
Göğsüm sürekli bombalanıp duran anılar ülkesi.
Kalbim, mazi toplama kampı.
Ortalıkta hiç gözükmeyen Zaman aniden beyaz saçlı bulutlarla gelip herkesin ismini yazdı hatırlayış tabelasına. Herkes gömüldüğü yerden başını kaldırıp tabelaya baktı. Bütün canlılar ona boyun büktü. Yakılma hakkımı kullanma yaşıma geldiğimde Göçmen Kuşlar Kasabası’ndan ayrıldım. Kendimi anlayabilmek için felsefe öğretmeni oldum. Ama daha da karışık ve kördüğüm oldum. Adım Vefa.
Yazarın (Metin Akdeniz) bir önceki romanı olan “Dramatik Buluntular”da yer almak istiyordum. Almamıştı beni o sözcükler ovasına, bu yüzden kırgındım ona. O romandaki esas oğlan Taylan ile yakın arkadaş hatta yoldaştık. Benim kırıldığımı anlamıştı Sayın Akdeniz. Ama söz vermişti, yeni kitabının en hüzünlü çocuğu ben olacaktım. Ben bütün hüzünlü çocukların toplamıyım. Sözünü tuttu, minnettarım ona. İki yıl boyunca sözcükler ve hisler evreninde parçalanışını ve dağınık parçalardan anlamlı bir bütüne dönüşünü izledim onun. Masasının üzerinde, karalama kâğıtlarının arasında, kaleminin mürekkebinde biriktirdiği kederleri düşünceye dönüştürüşünü izledim.
En sonunda bitirmiştik kitabı. Sıra kitabın ismine gelmişti.
Çok zorlandık isim bulmakta, yazma süreci bittikten
ve son sayfaya son kelimeyi yazdıktan aylar sonra, geldi,
sessizce yanımıza oturdu: “Bükülen Kıyıların Çağrısı.
“Bükülen Kıyıların Çağrısı” sevgili yazarım Metin Akdeniz’in bir şiirinin ismiydi. Çok sevmiştim o şiiri. Kitap boyunca zihnimde çakan çağrılarla yürüyüşlere çıktım. Her yürüyüşün sonunda anıtlaşan tutkular ve romantik yıkıntılarla karşılaştım. Çağrılar, elimden tutup düşler evrenine götürdü beni. Romanda gerçek ismimin kullanılmasını söyledim; Vefa. Peki ya diğerlerininki? Onların da öyle, gerçek: Nisan, Lavinya, Rüya, Eylül, Sinan, Aysel, Mümtaz, Nazlı… Hepsi de şiirsel isimler, öyle ki bir romanda bir araya gelmeleri tılsımlı tesadüfler yumağıdır. Sayfalar boyunca uçuşan o şeyler kol kola girmiş düşlerle gerçekliğin şöleniydi… Bazı şehirleri gizledik. O şehirler kurşuna dizilmiş öykülerle doluydu. İncitmedik onları. Onlara Ö. Şehri ve Büyükşehir gibi isimler verdik.
Yazarıma “arka kapak yazısını ben seçebilir miyim?” dedim.
Sağ olsun yine kırmadı beni. Kimseyi kırmazdı Sayın Akdeniz.
Arka kapağa şunu yazdık:
“Doğa, hiç beklemediğimiz anlarda ya da sıra dışı olaylarda, içimizdeki notaları eksik olan senfoniye eşlik eder ve bütün orkestrasıyla katılır. İşte o an insanlar dünya sözcüklerinin tehlikeli ve çok anlamlı sınırlarını terk edip birbirleriyle yürekleriyle konuşmaya başlarlar. İnsanların çok sık yaptığı bir şey değildir bu. Çünkü ‘yüreğiyle konuşma’ yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir.”
Ben Vefa, sevgili yazarımın yarattığı bir roman karakteri yani kurgudan ibaret değilim, tamamen gerçeğim. Benim ve diğerlerinin bütün hikâyesi gerçek. Yazarım kendini de dâhil etti kitaba, benimle günlerce söyleşti, dertleşti, yaşadığım şehirlere gidip oralarda dolaştı, rüzgârlarla ve bulutlarla konuştu, sokaklardan imge topladı, zaten başka türlü olmazdı ki karakterler her ne kadar gerçek olsa da bütün anlatı ve sözcükler ormanı onundur. Ona ne kadar teşekkür etsem azdır içimdeki sonsuz çölü sözcüklere dönüştürdüğü için.
Şimdilik Hoşça kalın,
belki bir gün başka bir romanda yeniden buluşuruz. Kim bilir!
YORUMLAR
Bükülen kıyılar depremi hatırlattı bana nedense. Körfez depreminde dolgu toprağa yapılan parkları deniz yutmuştu. Salıncaklar, kaydıraklar denizin altında nefessiz kalmışlardı. Tabiat öcünü almıştı. Yazınız çok hoştu. Kitabı merak ettim. Okumaya niyetliyim. Tebrik ederim.
Dramatik Buluntular
Dramatik Buluntular
Her zaman değerlidir düşüncelerin.
Selamlar yolluyorum Amed'e...
Muhteşem!..Hayırlı uğurlu olsun Niceleri E İNŞAALLAH ..Kutluyorum.Sağlıcamla.Saygıyla.
Çok güzel bir yıl olsun.
Yoksulluğun olmadığı
Dostlukların bol olduğu.
İnsanların birbirini koruyup kolladığı.
Her fırsatta birbirine selam yolladığı.
Adalet terazisinin şaşmadığı.
İnsanların birbirini kasmadığı.
Felaketlerin yol bulamadığı.
Sevgi -saygı-hoş görü içerisinde sağlıklı bir yıl olsun İNŞAALLAH iki bin yirmi dört yılı.
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN
Dramatik Buluntular
Saygılar, mutlu yıllar...
Dramatik Buluntular
Saygılar, mutlu yıllar...
Umut var
çünkü :
"Çünkü ‘yüreğiyle konuşma’ yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir"
böyle cümleler kurabilen ve bir akşam serinliğinde sırtında günün çalışma ağırlığıyla işten çıkmış her şeye yüreğiyle
bakmak dışında bir şey bilmeyen bir kadın bu cümleyi okuyup mutlu olabildi
Vefa'yı ki bütün acılarına rağmen kıskandı...
Yeni eserinizi kutlar ve daha kıskanılası
eserler dilerim.
Yeniyıl tüm dünyaya yüreğiyle bakabilme
yeteneği versin.
Selam ve saygılarımla.
Dramatik Buluntular
"Çünkü ‘yüreğiyle konuşma’ yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir" sözü iç açıcı bir söz değil tabii ki... Bu hiç yüreğiyle konuşanların olmadığı anlamına gelmiyor. Ama o kadar azlar ki, o yüzden o insanlar çok değerli.
Güzel dileklerin için teşekkürler...
Dramatik Buluntular
Selam ve saygılar...
Oy, bu ne güzel bir tanıtım, şiir gibi. Samimi ve yalın bir dil ile üstelik.
Şimdi bu romanın içindeki iklimi, coğrafyayı, karekterleri ve de hikayelerini merak etmemek mümkün mü?
Yolum düşerse oralara, alıp okumayı isterim bütün eserlerinizi...
Çok çok kutluyorum emeğinizi ve yeni eserinizi, hocam.
Okurunuzun bol olması dilekleriyle
İyi ve huzurlu senelere, diyelim.
Çok saygı ve selam ile.
Dramatik Buluntular
Genellikle yaşamın hep karanlık yüzünü göstermeye çalışıyorum. Bu bana da acı veriyor ama bu huzursuz ruha engel olamıyorum. Yine de umudu hep yanımda taşıyorum. Taşımalıyız. Güzel şeyler de olacak illa ki...
Sevgiler, saygılar ve selamlar...
Dramatik Buluntular
Memnuniyetle...