- 197 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kabus
Zifiri karanlığın yuttuğu sokaklarda attığım adımları görmeden amaçsızca yürüyorum. İçime sızan soğukla ürperirken aniden bulunduğum sokaktaki lambalar tek tek yanmaya başlıyor. Bir ,iki üç derken lambaların yanması hızlanıyor. Ben adımlarımı sıklaştırdıkça geride bıraktığım her sokak lambasının ışığı sönüyor en ilerideki sokak lambası yanıyor. Bir süre sessiz tek başıma yürüyorum. Sessizliği kendi adımlarımdan başka ayak sesleri bozuyor. Bunlar büyük hatta dev gibi birinin kaba ayak sesleri işitebiliyorum. Merakıma yenik düşüp arkamda neyin olduğunu merak ediyor kafamı çevirecek gibi olurken enseme sıcak yakıcı ve Londra’nın lağımlarını andıran leş bir koku çarpınca arkama bakmadan var gücümle koşmaya başlıyorum. Dakikalar, saatler belki de günlerce koşuyormuşum gibi zaman kavramımı yitirmiş koştukça koşuyorum. Önümdeki yol bitmiyor sanki sonu gelmez çıkmaz bir labirentmiş gibi uzadıkça uzuyor. Küçücük, çocuk bedenimle attığım her adımı geride bırakan kocaman ayakkabıların sesi attığım küçük adımları sanki ezip geçiyor. Alıp verdiğim nefes kalbimi ve kulaklarımı patlatacakmış gibi nefessiz kalıyorum. Çınlayan kulaklarımla uğultu gibi gelen adım sesleri kesiliyor ve bayılacak gibi hissederken gözlerim kararmış dizlerimin bağı çözülmüş olduğum yere çöküyorum. Etrafı bir sessizlik sarıyor insanı delirtecek cinsten bir sessizlik sanki .Kapattığım gözlerimi aniden açıp ayağa kalkıyorum ama sanki az önce koşmamışım gibi aniden bir rahatlık gelince gülümsüyorum. İlerleyen adım seslerini ve beni kovalayan kişinin soluk alıp verişini artık duymuyorum. Olup biteni anlamak ve kendimi rahatlatmak için arkamı dönmek üzereyken omzumu kavrayan büyük çirkin pençelerle karşılaşıyorum. İri yapışkan ve iğrenç kokan bu pençeleri üzerimden atmak istesem bile omzumu parçalayacakmış gibi duran pençelerin etimi kıstırmasına rağmen hareketsiz sanki bilinmeyen bir güç tarafından durduruluyorum. Pis kokan nefesinin ensemi yaktığını hissettikçe gözlerimden boncuk, boncuk akan yaşları hissediyor çığlık bile atamıyorum. İşaret parmağımı oynatabildiğimi fark ettiğimde merakıma yenik düşüp arkama dönüyorum. Sadece karanlıkla karşılaşınca derin bir nefes alıp veriyorum. Hızlıca önüme döndüğümde ise sivri, üstü başı kan içinde yüzü bulanık bir yaratıkla karşılıyorum. Benim yaratıkla yüz yüze gelmemle ışıkların hepsi sönüyor ve omzumda inanılmaz bir acıyla bağırıyorum. Elime bulaşan yapışkan ve paslı demir kokan şeyin kan olduğunu idrak etmem ise uzun sürmüyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.