- 248 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
KURT YENİĞİ KESİTLER 4
KURT YENİĞİ KESİTLER 4
“Deying uşaklar!
Böyün ıspanak sökmeye gidicik ha!
Kağın artık sebah oldu, gün ışıdı!
Sırtınızı kalın geyining aney kurban!
Eşkili ekmek ko’dum. Bir iki patata kızarttım, azıcık attun az birez de pendir kattım çıkına.
Birez çalıştık mı orda ataş yakar kahveltımızı ederik!”
Aney! Böyün çalışmıya getmesek ! Taman yılbaşı gel’or! Nigar Abagil culluk bişiricilermiş!
Bizde hazırlık etsek!
Kavurga kavursak! Kavun karpuz çekirdeği kavursak!
Çükündür kaynatsak!
Belkim dayımgil de bir tavuk gönderir çitlikten!
Onu bişirir yir’ik!
Ha aney?
Vallah böyün hava soğuk !
Bes böyün getmiyek!
Sebah gene giderik olmaz mı?
Yok kızım yok yılbaşı bize göre değil,mecbur gidicik!
Âmmin geceden haber yollamış! Ben işçi bulamadım . Bahçada ıspanaklar sökülücü deyin!
Kim bize bir kuruş verir aney kurban?
Birezden gelip bizi bahçaya götürürler.
Deying hele kağın!
Gelinçi ben size kavurga da kavururum, çükündür de bişiririm.
Helbet birşe bulur yir’ik akşama!
Boğazdan ne olsa geçer aney kurban kağın , geyinin hele tez olun!
Böyle diye diye anam bizi o sıcak yatağımızdan kaldırdı. Mesut sebze haline amcamın işyerine koşarak sabahın kör karanlığında gitti. Kamyondan sebze meyve indirilecekse , o da Mesut’un göreviydi.
Bizler de ayaz soğuk demeden çalışmaya mecburduk.
Bir lokma ekmek yiyeceksek çalışmalıydık mutlaka!
Annem “karnınızı elin ekmeğiyle doyurmaya alışmayın yavrım! Onun ceremesi ağır olur!”derdi.
Çalışmaktan gocunmazdık ama ah şu soğuk ayaz olmasa!
Biraz sonra araba gelip bizleri aldı çalışacağımız ıspanak tarlasına götürüp bıraktı.
Ispanak tarlası mayın tarlasına bitişikti. Uçsuz bucaksız tel örgüler ile çevrilmişti.
Sisten göz gözü görmüyordu.
Maya halamın oğlu Ali abi de amcamın yanında çalışıyordu.
Bizi tarlaya bıraktı.
“Siz ıspanakları kazın hazırlayın buradaki havuzun içine atın yıkansın öğlene doğru gelir bir fasıl yükler götürürük“dedi.
Sis o kadar yoğun, hava o kadar soğuktu ki göz gözü görmüyor desem yeriydi.
Nuray, anam ben ve bir de bahçeci ile Ali abi!
Annem Ali Abi’ye “ şurda bir Ataş yakak ısınak yavrım! Uşaklar çalı çırpı toplasın! Ortalık aydınlansın sen az songra get! “ dedi.
Hep birlikte bulduğumuz çalı çırpıları yığdık ama onların da üstü buz tutmuş gibiydi sanki!
Kimsede ne kibrit ne çakmak var!
Ali abi “ ben gid’im şimdi düğene kamyon gelmiştir. Malları indirir gene gelirim “ deyip bahçeci ile birlikte gittiler.
Nuray 14 ben 16yaşında iki genç kız ve bir de anam. Ovanın ortasında buz gibi yerde yapayalnız kalakaldık.
Ellerimiz tutmuyor soğuktan titriyorduk. Bizi niye bu kadar erken getirip buraya bırakıp gittiler diye annem söyleniyordu.
O arada biraz uzaktan bir sigaranın cılız ateşi göründü.
İki asker tel örgülerin orada nöbet yürüyüşüne çıkmışlardı.
Annem korka korka askerlere doğru gitti.
“ Hele kardaş , hele yavrım kirbitiniz vardır şurda azıcık ataş yakıp ısınsak” dedi.
Askerler bize doğru gelip çer çöp ne varsa tutuşturmaya çalıştılar.
“Siz neden bu saatte buradasınız ki , daha ortalık aydınlanmadan niye buralara geldiniz ?”dediler.
Aslında annem de ,biz iki kardeş te korkuyorduk “ ya bize saldırırlarsa bu yaban yerde kimse ne sesimizi duyar ne de yardıma gelirdi.
Annem biraz sert bir şekilde “burayı kaynım dabana aldı. Birezden öteki işçileri alıp geliciler , biz öğden geldik hazırlık yapalım diye “dedi.
Aslında yoktu öyle bir şey !
Ali abi ile Mesut veya Kemal hangisi boşta ise bizim toplayıp havuza atttığımız ıspanakları gelip toplayıp götüreceklerdi.
Askerler bize hüzünlü gözlerle bakıp, ateşi zar zor yakıp “ kolay gelsin ” diyerek nöbet yürüyüşlerine devam ettiler.
Onlar gidince anam” ooyy felek oyyy!” dedi sadece.
Daha da konuşmadı.
Ateşin etrafında ısınırken gün ışımaya başlamıştı.
Kalktık var gücümüzle ıspanakları sökmeye başladık. Kırağı kaplamıştı ıspanakların üstünü ama çalışmamız gerekiyordu.
Saat ona kadar hiç durmadan söktük. Ellerimiz soğuktan buz tutuyordu ya ne çare?
Açlığımızı hissedince çıkınımızı açtık, anam ne koymuşsa yedik .
Öğleye kadar hiç konuşmadan devam ettik çalışmaya.
Havuza ıspanakları toplayıp atıyorduk ki çamurları kalmasın diye. Ama havuzun suyu da buz tutmuş bir haldeydi.
Öğlen vakti Ali abi ile birlikte kardeşi Kemal ‘de gelmişti.
Ispanakları havuzdan çıkarıp arabaya yükleyip götüreceklerdi.
Nuray onlara yardım ederken buz gibi havuzun derin sularına düşmez mi?
Zar zor Nuray’ı havuzdan çıkardılar ama Nuray buzlu suların içinde hipotermi geçiriyordu.
Ateşin başına alıp üst başı kurusun diye uğraştılar .
Ispanakları alıp götürdüler ama biz bahçede kaldık.
Güya erken gelip bizi alacaklardı.
“Siz birez daha sökün biz yetişiriz !“ dediler ama ne gelen ne giden oldu bir daha .
Akşama kadar o ıspanaklar sökülecekti. Çaresiz o ıspanakları kaderimize ağlayarak sökmeye devam ettik.
Annem “ Ne ucuz ne ucuz birinin evladı başkasına ucuz” diye söylene söylene çalışıyordu.
Şimdi ne zaman aklıma gelse Nuray’ın o soğuktan morarmış dudaklarına ve titreyen ellerine oturur ağlarım
“Elbet bir gün !” dedim” Elbet bir gün! Şayet bu yazgı çalışarak değişecekse gücümün üstünde çalışıp değiştireceğim yazgımı!
İnan bana annem , gün gelecek sadece kendimi değil, seni de kendimden çok düşünüp yüzünü güldüreceğim!
Yeter ki bana o fırsatı tanı!”
Kavurga: menengiç, hint keneviri, mısır gibi tohumların buğday tanelerine karıştırılarak kavrulması ile yapılır.
Attın: tatlandırılmış kara zeytin tanesi
Pendir: peynir
Eşkili ekmek: kırmızı buğday ununun mayalanması ile pişirilen ekmek.
Çükündür: şeker pancarı
Culluk: hindi
28.12.2023
Tülay Sarıcabağlı ŞİMŞEK
YORUMLAR
:)) benzer yönlerimiz çok.Yazgıyı değiştirmek için tüm çabalar.Ama zaman herkes için değişiyormuş.Kimilerinin uçarak geçtikleri yerden kimileri tırnaklarıyla sökerek geçiyor işte.Yine ibretlik bir yazı.Kolayına geçilmedi bu turnikelerden der gibiydi.Kaleminiz daim olsun.Kardelenler değerlidir her daim Sağlıcakla.Saygıyla.
neneh. tarafından 28.12.2023 21:09:34 zamanında düzenlenmiştir.