- 214 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SÖZ ALEMİ DİRİLTİR BİR KARUN ALEMİ İNLETİR!
“Rabbinin emrini yerine getirmek isteyip de maddi imkânın olmadığı için yerine getiremiyorsan, bu nedenle mahcubiyet içinde yüzlerine bakamıyorsan, o zaman onlara güzel söz söyle!” İsra:28
İnsanın psikolojik yapısı, çoğu zaman onu olduğundan farklı tutum ve davranışlara yöneltebiliyor. Çünkü içinde bulunduğu psikolojik, sosyal ve fiziki çevre davranışlar üzerinde doğrudan etkili olduğundan, insan iç sesinin aksine tavır gösterebilir. Bu olumsuzluk halinin insanı vicdanen rahatsız edeceği eylemlere götüreceğini bilen yaratıcı, insan nasıl davranırsa hem kendisini hem de karşısındakini kırmayacağını izah etmektedir.
Garip, fakir ama cömert insanlar bu kapsamda çok göze çarpar. Onların iç dünyaları o kadar merhametli duygu yüklü ve yardımseverler ki, onları uygulayacak maddi imkanlardan mahrum olduklarından, o acıları içlerinde yaşayarak çok ıstırap çekerler. İnsana dokunamamanın vermiş olduğu mahcubiyetin etkisinden kurtulmanın en açık yolu güzel hoş ve duyguları okşayan içten bir sözle insanları rahatlatmaktır. Bu sözü söyleme becerisi olmayanlar ellerinde imkân olsa da o imkanları, ihtiyaç sahiplerinin sorunlarını ortadan kaldırmak için harcamazlar. Çünkü kaybedeceklerini hep hesaba katarlar. “Allah’ın sana verdiği gibi sende Allah’ın kullarını gözet. Düsturunu hiç dikkate almazlar. Allah’ın hazinesi dolu, O kendi hazinesinden bize bolca yağdırıyorsa bizler neden onun bize karşılıksız verdiği nimetlerini, onun kullarına harcamayalım ki!
Allah’ın emrini yerine getirmek isteyen imkânı olanlar, bu emrin uygulanması için kalbi hiçbir endişe taşımazlar. Çünkü onlar bilir ki, rızkın sahibi Allah’tır, kişi Allah’ın kendisine verdiği imkanlarla, Allah’ın yarattığı kulları Allah’ın istediği şekilde gözettiğinde kaybedenlerden değil, sürekli kazananlardan olacaklardır. Kazanmak maddi göstergelerdeki artış değildir. Bu imkanların artması dünyalık yaşamların çoğalması olabilir ancak kazanmanın kuralını yine Allah belirliyor…” Ey İman edenler, sizi elim bir azaptan kurtaracak çok karlı ticareti haber vereyim mi, Allah’a elçisine iman edin, Allah yolunda canlarınız ve mallarınızla mücadele edin…Bilirseniz bu sizin için hayırlıdır.” Allah için yapılan harcamalar karşılığını peşin alır hem burada hem de hesap gününde hesaplar görülürken…
İnsan öyle bir varlıktır ki, eli genişlediğinde darlığını unutur, darlığa düştüğünde geniş olduğu dönemleri unutup nankörleşir ve isyan eder. Demek ki insan her iki durumda da yanlışa yakın tavır ve davranışlar ortaya koyacak psikolojik bir özelliğe sahiptir. İnsanın bu sorunlu yanı dikkate alınmadan, insanın nerede ne zaman nasıl bir davranış ortaya koyacağını kestiremezsiniz. Hakkında öngörü yaptığınızda her an yanılma ihtimali olacağınız bir varlıkla ilgili yaşamsal hesaplar yapıldığında bunlar mutlaka dikkate alınmalıdır. Yoksa bir anda hayal kırıklığı yaşanılan ortam doğar, sonrasında umutsuzluk ve ellerin ayakların yorgunluktan bitap düştüğü bir sahnede kendinizi bulursunuz. Bu özellik her insan için geçerli olabilecek bir tanımlamadır. Ancak bu özelliğin olması, insan mutlaka böyle bir davranışta bulunur anlamı çıkarılamaz. Olan özellikler, işin olması için potansiyelin olduğunu gösterir ama potansiyel olduğu halde o potansiyelin ıslah edilmesi ve belli kurallar içinde kontrollü kullanılması, insanın erdemlilik boyutuyla doğrudan ilişkilidir.
Bunu neden mi anlatıyorum, imkânlarını insanların yararına kullanabilmek, erdemli kişilik ve insani kimlik taşımaktan geçer. Erdemli insanlar mallarıyla paralarıyla tanımlanmak ve diğer insanlar arasında ona sahip olduklarından dolayı ayrıcalıklı bir yer verilmesini istemezler. Onlar doğrudan insani ve erdemli kimlikleriyle ortada olmak isterler. Zenginlerimizin insani kimlikleriyle yaşam alanında öne çıktığı yerlerde, insanlık onurlu yaşamın kollarında umutla, merhamet kuşatmasının içinde sağlıklı nefes alır.
Ellerindeki imkanları mazlum mahrum ve kimsesizlerin ihtiyacına sunmak, Allah’ın emrini yerine getirmektir. Ellerinde imkân olmadığından dolayı mahcubiyetleri yüzlerinden ve gözlerinden belli olanlar ise, bu imkanlara sahip oluncaya kadar, insanlara güzel sözler söyleyerek onların gönüllerini alırlar. Bu da Allah’ın istediği bir güzelliktir.
Ey insanlar! Hep birlikte Allah’ın emrini yerine getirmek için, Rahmanın bizleri mahrum etmeden hazinesinden bolca verdiği imkanları, onun kullarına harcamaktan bizleri alıkoyan nedir. Bir insanın insan gibi yaşamasının koşulları belli iken, insanlık dışı bir yaşam arzulayarak, hırslarını nasip diye tanımlayan, israflarını da ihtiyaç olarak gören müsrif varlıklar zümresine neden katılalım. Bizim dışımızdakilerin insan olarak yaşamaları için bunlara destek ve yardımcı olmak, Müslümanım diyen her insanın hem sorumluluğu hem de Allah’ın emridir.
Zayıfları yutan garipleri ezen, kimsesizlere suratını asan bu vahşi kapitalist yaşamın çarkları arasında yaşam mücadelesi veren, Müslüman olduğunu söyleyen insanlarımız, bu vahşi canavara Allah’ın ayetlerini teslim edemezler. Çünkü her insan Allah’ın bir ayetidir. Kitabın bir ayetine dokunanı yakmak isteyenler, en büyük kitap insan, bu kitabın birçok sayfası yerde sürünüyor, her gün yirmi beş bin ayeti imha ediliyor, ne zaman kendimize gelip Allah’ın emriyle bunlara koşacağız…Yığdıkça yığan değil dağıttıkça dağıtan her gün bir Bilal’i özgürlüğüne kavuşturan Ebubekir gibi olmak zorundayız. Bunun yolu açlığın, esaretin, vahşi dünyanın çarkları arasında ezilmekten kendine gelemeyen, âmâ onurlu bir duruşa ulaşması gereken kulları özgürlüğüne kavuşturmaktır…Mazlumlarla imkanlarını paylaşmaktan kaçınan ve hep kendi menfaatlerini ayrıcalıklı gören kullar, Allah’ın kendisini gözettiği gibi Allah’ın kullarını gözetme kulesinde yaşama imkânı yakalayamaz.
Tabii afetlerde canlarını mallarını kaybeden, acılarla hayatta kalan kardeşleri için ellerinden geleni yapma gayreti içinde olan ve o uğurda tüm imkanlarını seferber eden kullara selam olsun…Onlar en karlı ticareti yapmak için yaşarlar ve o ticaretin karşılığını da burada kullardan beklemezler…Onlar hakikaten Allah’ın kendilerini doğru yola ilettiği ve katından bir destekle onları destekledikleri kullardır. O kullardan olmak umudu ve dileğiyle rabbim bizleri emrine gereği gibi uyan kullardan eylesin…
Allah’ın verdiği imkanlarla, onun kullarını gözetmeyip, onları azarlayan ve onlara sırtlarını dönenler, ellerindeki imkanların sayılı günler için ellerinde olduğunu bilsinler. Allah o imkanları onlardan alır ve o imkanları Allah’ın istediği şekilde harcayacak kullara verir…Allah, günleri aranızda döndürüp durur, birine gündüz olan diğerine gece birine soğuk olan diğerine sıcak, birinde imkanlar varken diğerinde yoksa, öyle kalacağı sanılmasın…Günler her an evirilmektedir. Yarın gelecek günün içindeki imkân ve hayırların, nerede duracağını kim bilir Allah’tan başka….
Dilimin döndüğü ve idrakimin algıladığı oranda Rabbimin emirlerini ve isteklerini önce kendimle sonra sizlerle paylaşarak hatırlatmalarda bulunmak için bu konuyu ele aldım. İnşallah bu hatırlatmalarımızın içinde hayra vesile olacak bir aydınlatma fişeği olacaktır. O fişeği herkesin bulup onunla dünyamızı aydınlatmak için yarışa tutulduğu bir yaşam ortaya koymaları dileğimle kalın sağlıcakla….
Selam saygı muhabbet ve iyilik dileklerimle herkese umutlu mutlu ve hayırlı ömürler temennisiyle Rabbime emanet olunuz…
“Rabbinin emrini yerine getirmek isteyip de maddi imkânın olmadığı için yerine getiremiyorsan, bu nedenle mahcubiyet içinde yüzlerine bakamıyorsan, o zaman onlara güzel söz söyle!” İsra:28
Erol KEKEÇ/03.05.2023/16.23/Namazgah/İST
YORUMLAR
Rızkın sahibi illaki Rahman ve Rahim olan Allah cc. Rezzak diye de bir ismi var isimlerin içinde... Bazı kullar sahip oldukları malların mülklerin, varlıkların kendi çabaları ile kendilerine geldiğini zannediyorlarsa büyük yanılgı içindeler... Mal biriktirmek ve cimrilik eğer ki insan paylaşmayı bilmiyorsa çok büyük bir hastalık ayet açık ve net ''Mal biriktirip de Allah yolunda sarf etmeyenlere can yakıcı azabı müjdele.'' Ayet-i Kerime... İnsanlar geçmişte Ensar ile Muhacirin nasıl yardımlaştıklarını bir akılarına getirsinler sonra bir daha düşünsünler derim. Kutlarım yürekten...