- 244 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgilim Sana Bu Mektubu Çok Yakınından Yazıyorum
Sevgilim, sana bu mektubu çok yakınından yazıyorum. Çok yakınından çığlıklarla bağırarak, yüzüme çevirdiğin sırtına yine de ümitli şiirler fısıldayarak…
Bendeki kıymetini anlayasın diye her an, her dakika ne varsa boşalttım kalbimin ceplerinde. Borç aldım hatta yarından. Elimde avucumda birkaç damla vardı; akarsular borçlandım. Senin geliş ve gülüş şeklin boş kâğıtların altına imzalar attırırdı ki attım da.
Şimdi, dört yanımda duran hatıralarınla hatır gönül muhasebesi yapıyoruz. Her geçen dakika o bana dönmüş olduğun sırtın daha da uzaklaşıyor, daha da soğuyor; daha da duvar oluyor. Çevirip ısıtması daha da imkânsız oluyor.
Çok değildi beklediğim. Sende ne kadar yer edindiğimi görmek istedim. Bir kez, sadece bir kez tuttuğum dalın beni tutmasını istedim. “Ben onun topraklarında bir yerdeyim ama tam olarak neredeyim?” sorusuna cevap almak istedim. Sus, söyleme. Sırtından okudum ben yerimi. Sustuklarından okudum. Duyamadıklarından, anlayamadıklarından okudum. Sana en çok ihtiyaç duyduğum anda seni bulamayışımla; yapayalnız kalışımla okudum.
Tek kelimelik cümleler söndürecekti aslında yangımı. Bir “nasılsın?” sorusu, içten bir “özledim” mesajı… Girdiğim tüm beklentilerin labirentlerinde kayboldum. Gururumu susturdum, yine de bir yol buldum ama yine yolda seni bulamadım.
Biraz önce en yeşil renkleriyle “Umurunda değil miyim?” diye bağırdım sana yine de her şeye rağmen. Diz yaraları umursanmaz çünkü koştuğun yer güzelse ve çocukluğundaki gibi koşuluyorsa. Neyse, duymadın ve yine günü üzerime örttün; beni günün altına gömdün. Korktuğum başıma geldi sanırım; son umudum da ayyaş bir pervane olup sağa sola çarparak gitti.
Şimdi ben, senin topraklarında hiçbir değerimin olmadığını, hiçbir zaman hiçbir şekilde yer edinmediğimi, edinemeyeceğimi anlayarak; kelimelerime pınarlarımdan birkaç damla akıtarak bu cümleleri bitirmek zorundayım.
Seni hiç unutmayacağım. O beyaz şarkılar hep teşekkür edecek sana. Umduğum, beklediğim, kavuşmak istediğim zirve bu değildi; çok tepe vardı aşılacak. Çok şaka vardı gülünecek. Çok şiir, şarkı vardı bize ayna olacak ama benim elimde de kalbimde verecek başka bir şey kalmadı. Yarınlar da borç vermiyor artık; kefil arıyor. Seni hep iyi anacağım ve muhtemelen hep arayacağım.
Sen de beni arayacaksın. Beni her şeyde herkeste göreceksin ama kimsede bulamayacaksın. Nar ayıklarken, mandalina soyarken, bir yerde saklanırken, en sevdiğin şeyleri tadarken…
Kimse koymayacak kahrını lütuf diye başının üzerine. Kimse yüzündeki şiirleri göremeyecek; o şiirleri yüzünde yaşar gibi sevmeyecek. Her şeyi kabuğu ile kabul edeceksin. Kimse hiçbir şeyin kabuğunu soymayacak senin için. Kimse kırık dökük kalbiyle yine de özür dilemeyecek. Kimse sesine yüzlerce şarkı bestelemeyecek. Kimse tutmayacak gelişinin nöbetini vatan sevdalısı bir asker gibi.
Ben vatan bildiğim topraklarda terörist muamelesi ile yaşayamam.
Hoşça kal.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.