- 145 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ruh Olgunluğunu Kazanmak
İnsanda bu kuvvetlerin bazıları şuur,fikir yürütme, seçme ve isteme olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sayede insan olgunluğa kavuşup, üst mertebelere çıkabilir.
Fakat şu da unutulmamalı insan hayırlar kazanarak melek mertebesine ulaşıp, geçeceği gibi, heva ve hevesine tabi olup hayvandan daha aşağı mertebelere de düşebilir. Cenab-ı Hak ayetlerinde bunu gayet net bir şekilde belirtmiştir. Ve şöyle buyurmuştur:"Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidir.Hatta daha sapıktırlar." (Araf,7/179) Diğer bir ayetinde de "Biz insanı en güzel şekilde yarattık,sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık." (Tin,95/4-5) buyurmuştur.
Demek ki, insan ayetlerde ifade edilen seviyeye düşmemesi için akıl yoluyla kendisine verilen bu kuvvetlerden yararlanmasını bilmelidir. Hayvanlara hayatını devam ettirebileceği kabiliyetler doğuştan verilmiştir.Fakat insanların bazıları dışındakilere olgunluk ve şerefi,hayır ve saadeti ancak,ilmen,fikren,bedenen gayretle çalışması neticesi verilmiştir.Bu bakımdan insanlara düşen vazife,azim ve gayretle çalışmak ve ruh olgunluğunu kazanmaktır.
Ruh olgunluğunu elde etmek ne kadar zor ve zahmetli ise aynı şekilde ruh sağlığının korunması da o denli önemli ve zor bir iştir.Çünkü hadiselere ve dünyaya bakış açısı ile ruh sağlığı doğru orantılıdır.Ruh sağlığı iyi olan kişiler huzurludur, mutludur,çalışma azmiyle doludur.
Bediüzzaman Hazretlerinin bu çerçevede hadiselere bakış açısı bizler için de ruh sağlığımız korunması bakımından önem kazanmaktadır.O şöyle demiştir: ”Güzel gören,güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
Bu bakımdan her zaman hadiselerin iyi yönüne dikkatlerimizi vermeliyiz.Bizler için şer gibi görünün şeylerin arkasında hayırlar gizli olabilir.Ruh sağlığı bozuk insanların ise bakış açıları yukarıda ifade edilenin zıttı olduğundan hem dünyaları hem de ahiretleri perişan olmaktadır.
Çağımızda çeşitli uyumsuzluklar ve ruh hastalıkları ciddi problemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Psikolog Hilgard’a göre,bu gün Amerika’da doğan çocukların onda biri,bir ruh hastalığına tutulup kliniklerde tedavi görmek zorunda kalmaktadır. Nüfusun yüzde 30’unda da özel yardıma ihtiyaç gösterecek kişilik uyumsuzlukları bulunduğu ileri sürülmektedir.
Acaba Amerika ve Avrupa’daki birçok ülkede olduğu gibi maddi açıdan halkının isteklerine fazlasıyla cevap verebilen ülkelerde niçin ruhi bunalımlar,içki,kumar,esrar ve intiharlar çok fazladır? Çünkü maddi açıdan doymak,ruhi açıdan da doymak anlamına gelmiyor.Dolayısıyla maddi refah seviyesi yüksek olan bu insanlar ruhi açlık çekiyorlar.Dikkat edilecek olursa İslam’ın ruhları tatmin eden gıdasını elde ettiklerinde hemen dört elle sarılıyorlar.Ve her geçen gün batı dünyasının insanları sonsuz bir memba olan İslamiyet kaynağından kana kana içip,dünyalarını ve ahiretlerini kurtaracak pasaporta kavuşuyorlar.
Diğer taraftan Müslüman ülkelerine baktığımızda genel olarak batı kadar maddi imkanlarının olmadığı gözlenmektedir.Hatta bazılarının bir hayli sıkıntı içinde oldukları da bir gerçektir. Fakat incelendiğinde görülüyor ki,batı dünyasındaki insanlardan çok daha mutlu ve huzurlu yaşıyorlar.Acaba bunun sırrı nedir? Bunun formülü zor ve bir kaç kişinin bildiği türden bir formül değil, gayet kolaydır.Allah’ın emrettiklerini yapmak,yasakladıklarını yapmamaktır. İşte bu formülün içinde insanları saadete ulaştıran, mutlu eden bir iksir vardır.Yalnız bir şartla ki,bu iksirin fayda vermesi için tam kamil manasında Müslüman olup, ihlasla emir ve yasakları uygulamaya gayret etmek gerekmektedir.Yoksa adımız Müslüman fiilimiz gayri Müslim olursa bu iksir fayda vermez.Cenab-ı Hak bizleri emir ve yasaklarına tam uyan,ilmiyle amel eden,halis kullarından eylesin.Amin.
Ruh sağlığımızın önemini ifade eden birkaç ayet meali vererek ruh bahsimizi noktalamak istiyorum.
"Rabbim kötü ruhların kışkırtmalarından sana sığınırım." (Mü’minun,23/97)
"De ki: Ey günahta aşırı gidecek nefislerine zulmetmiş olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Muhakkak ki Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir." (Zümer,39/53)
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.