- 228 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Gizemli misafir
Colin elinde bir şal ile geri dönmüştü.
‘’Üşümüş olmalısınız. Hava bugün serin.’’
Sesli kahkaham onu şaşırtmış olacak ki kollarını kavuşturduğu yerden bana tuhaf bir şekilde bakmıştı. Elindeki örgü şalı elime alırken konuştum.
‘’Siz hep böyle miydiniz?’’
‘’Nasıldım?’’ demişti merakla
‘’Hiç tanımadığınız insanlara hep bu kadar nazik miydiniz? Özellikle onlar için aile hekimi getirip özel bakımını yerine getirecek kadar?’’
Olduğu yerde bakışlarını uzaktaki süs havuzuna sabitlemiş sanki ne demek istediğini bilmiyor beni kırmamak için doğru kelimeleri seçmeye çalışıyordu. Aniden o soğuk havasından sıyrılıp bana gülümsemişti.
‘’Tanrı’ya inanır mısınız Bayan Alita?’’
Üstüme atmış olduğum şalın uçlarındaki boncuklarla oynarken yüzüne bakmadan cevap vermiştim.
‘’Belki size çok tuhaf gelebilir ama ben olumsuz durumlarla karşılaştığında asileşen biri değilim aksine daha çok duygu ve inançlarına bağlanan birine dönüşüyorum ve biliyorum ki bana bu gücü sağlayan bir yaratıcı. ‘’
‘’Evet Colin Bey ben Tanrı’ya inanıyorum.’’ son cümlemi söylerken gözlerinin içine bakmıştım. O bitmek bilmeyen sonsuz derinlikteki gözlerine. Ben konuşurken tuttuğu nefesini bırakmış gibi adeta üzerinden bir yük kalkmışçasına yerinde silkelenip bana yaklaşmıştı. Aramızda çok fazla mesafe yoktu. Yanımdaki sandalyeye oturmuş ellerini dizlerinin üzerinde kavuşturmuştu.
‘’O zaman siz kötülük ve iyiliğe de inanıyorsunuz.’’
‘’Elbette.’’ Tekrar gözlerimi süs havuzuna dikmiştim.
‘’Ben sizin günahlarınızın affedilmesi için Tanrı’ya sunulan bir adak mıyım? ’’diyebilmiştim acı acı gülerek
‘’Farklı bir bakış açınız olduğunu söylemeliyim Küçükhanım ama belki de doğruluk payınız oldukça yüksektir.’’
‘’Bundan sonra ne olacak? Karar verdiniz mi? Benimle mi kalacaksınız yoksa gidecek bir yeriniz var mı?’’
Uzaklara sabitli bakışımı çevirmeden konuşmaya devam ediyordum. O da ben yüzüne bakmadığım süre zarfında bana bakmadan konuşuyordu.
‘’Beni sokakta buldunuz. Gidecek bir yerim olmadığını tahmin edebiliyorsunuzdur.’’
İlk önce sustu daha sonra konudan bağımsız bir soru sormuştu.
‘’Sizi ne zaman görsem kolyenize sık sık dokunma gereği duyuyorsunuz. Sebebini öğrenebilir miyim? Tabi sakıncası yoksa?’’
Parmak uçlarım kalpli kolyemin kenarlarına gitmişti. Onunla oynarken cevapladım.
‘’Demek fark ettiniz. Benim için anlamı yüksek bir kolye. Bana kalan en büyük ve tek mirasım diyebilirim. ’’Bakışlarımı Colin’ e çevirdiğimde o zaten bana dikkatli bir şekilde bakıyordu.
‘’Anne ve babam.’’
‘’Onlara ne olduğunu sorsam kabalık etmiş olur muyum?’’
‘’Katiyen. Doğruyu söylemek gerekirse her zaman sokaklarda yatıp kalkan biri değildim. Benim de bir yuvam, sıcak bir aile ortamım vardı. Hatta bir peri masalını yaşadığımı söylersem yalan söylemiş olmam.’’
Cümlelerimi pür bir dikkatle dinliyor beni yarıda kesen sorularla meşgul etmiyordu.
‘’Babam Leonard yani annemin ona seslenişiyle Leo tam bir beyefendiydi. Onu görmeliydiniz.’’ demiştim gözlerinin içine bakarak sanki ondan onay istiyormuşum gibi gözlerimi gözlerine dikip devam ettim.
‘’Hani kızların ilk aşkı babaları derler ya. Benim de ilk aşkımdı.’ ’derken iç çekmiştim
‘’Küçük bir büro denebilecek yerde yazılar yazıyordu. Kendisi bir köşe yazarıydı. Her hafta sonu yazıları gazetenin dördüncü sayfasında yayınlanırdı.’’
‘’Ne tarz yazılar yazıyordu?’’
‘’Bana anlattığına göre günlük hayatta işe yarayacak ufak tefek şeyler aslında yazılarını bana okutmazdı sadece bana söylediklerini biliyorum. Bir de annemin küçük bir sandıkta bu yazıları sakladığını kimi zaman da bu sandığın kilitli olduğunu. Daha sonraları bu yazılar yüzünden kavga etmeye başlamışlardı.’’ Colin sağ kaşını kaldırıp merakla bana bakmaya devam ediyordu.
‘’Hiç merak edip okumadınız mı?’’
‘’Gazeteler benim elime daha geçmeden annem tarafından kesilir ve saklanırdı. Kilitli dediğim sandığa girdiklerinde benim elime çoktan kesilmiş manasız küçük çerçeveler geçerdi. Yani hayır ne yazık ki okuyamadım.’’
‘’Okuma yazmanız var yani?’’
‘’Elbette. Dediğim gibi ben her zaman sokaklarda değildim. Okumuş bir baba ve sanatçı bir annenin soyundan geliyordum.’’
‘’Anneniz?’’
‘’O evlenince resim yapmayı bırakmış bir resim dehasıydı. Deha diyorum çünkü babam onu hep böyle severdi . Lakin ben doğduktan sonra tek uğraşı ben olmuştum.’’
‘’Hatırlıyorum da oturma odamızın köşesinde bir manzara resmi vardı. Hiç görmediğim ama sanki yine de bana anlamsız şekilde tanıdık gelen bir doğa manzarasıydı bu.’’
‘’Dejavuya inanır mısınız Bay Colin?’’
‘’Size rastlamadan önce hayır.’’ demişti keskin ses tonuyla. Başımı yana yatırmış ne demek istediğini anlamaya çalışırken
‘’Lütfen devam eder misiniz? Bu resimdeki manzarayı hatırlıyor musunuz?’’ diyerek beni konuşmamı bitirmeme teşvik etmişti.
‘’Kocaman bir ağacı hatırlıyorum. Güneş ışıklarıyla süslenmiş yılbaşı ağaçlarını andıracak bir güzelliği aynı zamanda da korkutucu gizemli de bir yanı vardı .Mona Lisa tablosunu bilirsiniz aynı onun gibi sanki iki ayrı yüzü vardı.’’
‘’Ağacın dibinde de kundaktaki bir bebek yanında da onu koruduğunu düşündüğüm ona sarılarak sıcaklığını koruyan koyu gri bir kurt vardı.’’
Colin kaşlarını çatarak yüzü seğirmiş çenesini sıvazlıyordu ama ben anlatmaya devam ettim.
‘’Ne zaman o tabloyu sorsam annemin onun özel bir hikayesi var ama bunu ancak sen büyüyünce anlayabilirsin dediğini hatırlıyorum. Ne yazık ki ben o tablonun hikayesini öğrenemeden babam ben 13 yaşında kaybolmuş annem ise ben sokaklara düşmeden iki sene önce vefat etmişti. Tablo sır olarak benim hayatım da peri masalı olarak yarım kalmıştı.’’
‘’Başınız sağ olsun. Babam kayboldu dediniz değil mi? Doğru mu anladım?.’’
‘’Evet. Çok net hatırladığım şey annemin babamın yazısı yüzünden iki gün önce hararetli bir kavga ettikleri ve iki gün sonra babamın eve gelmediğiydi. Annem önceleri babamın ona kırıldığını ve bu yüzden eve gelmediğini sanmış ama bir gün beni de elimden tutarak karakola götürmüş durumu bizzat polis memurlarıyla paylaşmıştı. Ben başka bir odada sandalyede oturmuş kapı aralığından annemin ağlamalarına rağmen polislerin annemi yatıştırmaya çalışıp babamın eve geleceğine dair ikna etmeye çalışmalarını hatırlıyordum. Sonra bizimle daha fazla zaman kaybetmeyerek bizi evimize geri yollamaları ise babamla ilgili son hatıramdı. Daha sonra annem bunun peşini bırakmış daha fazla konuşmamış ben sorduğumda da beni susturmuştu.’’ Colin her anlatımımda daha çok benimle ilgilenerek suskun şekilde gözlerini kısıp bakıyordu.
‘’Hikayem size oldukça ilginç gelmiş olmalı.’’
‘’Sizi kırmak istememiştim ama bir süre önce kayıp vakalarını polis bir arkadaşımdan çok duymuştum. Babanızın bildiğiniz bir borcu var mıydı?’’
‘’O dürüst bir adamdı. Birinden borç almayacak kadar da onurlu.’’
‘’Peki…?cümlesini bahçeden yüksek perdeden konuşan bir bey kesmişti.
‘’Colin değerli arkadaşım. Demek buradasınız? Ben de sizi arıyordum. ’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.