- 178 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Nicole Beatrix'in Atarisi 5. Bölüm
Nicole Beatrix’in özgüveni, anne ve babasının tekrar bir araya gelmesiyle iyice üzerine gelmişti. Kendisini daha iyi hissediyor, insanlarla konuşurken daha cesurca şeyler söyleyebiliyordu. Mesela lise yıllarındayken haklı olduğu bir konuda kendisini anlatırken hep çaresiz bir durum yaşardı ve karşı tarafı bastıracak, haklı olduğunu kanıtlayacak şeyler söyleyemezdi. Şimdi ki durumunu düşününce çok mesafe kat ettiğini anlıyordu.
Aralık ayı içerisinde kendisi için bir seyahat planlamıştı. Çalıştığı Sigorta şirketinin izin ve dilekçe bölümüyle görmüşmüş ve 21.12.2017 gününden geçerli izin almıştı.
Bir önceki gün annesiyle ve babasıyla görüştü. Bu seyahat fikrine onlar da sevinmişti. Nicole yanına alması gereken her şeyi almıştı. On dokuz yıl önce çıktığı Türkiye seyahatini düşünüyordu.
Uçağın camından, İstanbul’un yorgun ve yaşlanmış halini seyrediyordu. Bir kolyenin ipi koptuğunda yere saçılan inci taneleri gibiydi aşağıdaki görüntü. Karmaşık ama bir o kadar masalsıydı.
Uçaktan inip on dokuz yıl önce kaldığı Pera Place adlı otele gitmek için bir taksiye bindi. Araç teybinde daha önce hiç duymadığı bir müzik çalıyordu. Araç hareket ettikten sonra sürücü teybin sesini biraz kıstı ve gideceği yeri sordu. Sol elinin parmaklarının tam üzerinde ‘ATEŞ’ yazan bir dövme vardı. Sol baş parmağında ise ‘Ve’ anlamında kullanılan ‘&’ simge dövmesinden vardı.
Nicole, şoföre Pera Plasa gideceğini söyledi.
Saat gece yarısına varmak üzereydi. Kendisini çok yorgun ve uykusuz hissediyordu.
Yol boyunca üzgün sokak lambalarının altından geçtiler. Nicole’ün aklında yaptığı ilk İstanbul seyahati vardı. Tabi bir de hayatının son on dokuz yılında aklından hiç çıkmayan Akın Alp Ateş adındaki yabancı vardı. Şimdi bile onun köz köz olan gözlerini anımsıyordu. Korkutucu biri değildi ama yine de Beatrix’i çok fazla tedirgin eden birisiydi.
‘İstanbul’a ilk seyahatiniz değil sanırım?’
Nicole daldığı düşüncelerden uyandı.
Telaşla ‘Evet.’ Dedi.
Mantıklı iç sesi ‘Başka ne diyecektin ki Nicole?’
‘On dokuz yıl önce gelmiştim. Bir süre İstanbul’u gezme fırsatım oldu.’
İhtiyatlı iç sesi: ‘Bunları söylemek zorunda değildin Beatrix.’
‘Hiç değişmemişsin Nicole Beatrix.’
Nicole’ün gözleri bir anda büyüdü. Şaşkınlıktan ve korkudan ne diyeceğini bilemez bir haldeydi. Sonra telaşla dikiz aynasından adama baktı. ‘Hayır bu o değil Beatrix.’ Dedi İhtiyatlı iç sesi.
‘Bir şapka, deri eldivenler ve gözlükle hayal et Nicole.’ Dedi Mantıklı iç sesi.
Nicole Betarix’in kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu.
‘İsmimi nasıl bildiniz?’
Sürücü sağ eliyle dikiz aynasını düzeltti. Aynı yazı karakteriyle yazılmış bir dövme de sol elinde vardı. ‘SECDE’ yazıyordu.
‘Tekrar görüşeceğimizi söylediğimi anımsıyorum.’ Dedi. Gözlerini dikiz aynasından ayırmıyor, sürekli Nicole’e bakıyordu.
Nicole ‘Lütfen yola bakın bir kaza yapacaksınız.’ Dedi. Bir yandan da arabanın yalpalayıp bir yere vurup vurmayacağını kontrol ediyordu.
‘Ben kaza yapmam Beatrix.’ Adamın gözlerinin içi alev alevdi.
‘Bu kesinlikle o.’ Dedi Mantıklı iç sesi.
Üç a…
‘Sen osun. Akın Alp Ateş.’
Nicole dikiz aynasından baktığında Akın Alp Ateş şapkalı, gözlüklü ve deri eldivenli olarak gördü. Aklına ilk gelen şey. Kitaptı. ‘Sofinin Dünyası’
‘Kitabı bitirmişsindir.’ Dedi Nicole.
‘SECDE’ dövmesi olan sağ eliyle yandaki koltuğa uzandı ve kitabı gösterdi. Yüzünde mistik bir gülümseme vardı. Hatta karanlık bir yoldan geçerken yüzünün kemikli iskeletini gördü. Nicole artık tedirgin değildi. Artık ciddi manada korkuyordu.
‘Bir kitabı sadece bir kere okuyarak anlayabileceğini mi düşünüyorsun Nicole?’
Nicole’ün yüzünde tedirgin bir ifade vardı. ‘Benim daha önce tekrar okuduğum bir kitap olmadı.’
Taksi yine karanlık bir yola girdi. Aracın tekerleri bir çukurun üzerinden geçti. Farla söndü ve ortalık tamamen karardı. Akın Alp Ateş tüm azametiyle Nicole’e doğru döndü. Sadece iskeletten oluşan bir yüzü vardı. Nicole dikkatli bakınca parmaklarında altın yüzükler olduğunu gördü. Yüzüklerin üzerinde tıpkı parmaklarındaki dövmeler gibi ‘ATEŞ& SECDE’ yazıyordu. ‘Dövmelerin gitmiş.’ Dedi korkuyla.
‘Evet. Gitmiş. Ama yüzüklerim hala parmaklarımda. Her şeyin farklı bir yüzü vardır Nicole Beatrix. Kitapların da öyle. Tekrar okuduğun her kitapta farklı bir şey öğrenirsin. Tıpkı oynadığın her oyunda farklı bir şeyler öğrendiğin gibi.’
Akın Alp Ateş arka koltuğa doğru yaklaşıyor ve Nicole’den yarım metre mesafede olmasına rağmen onun nefesini hissedebiliyordu. ‘Oynamaman gereken oyunu oynadın mı?’ Sırıtıyor.
‘Hayır.’ Diyor Nicole.
Akın Alp Ateş’in göz çukurları alev alev yanıyor ve birer nargile kömürü gibi kızıl bir renge bürünüyordu.
‘Sana yalan söylemiyorum. Artık insem iyi olur.’
Nicole kendisini arka koltuğa iyice atıyor ve durumu idare edebildiğini düşünüyordu.
Ani bir firenle ön koltuğa doğru sürükleniyordu. Boynunun ağrıdığını araçtan inip korkuyla yürüdüğünde fark ediyordu. Koşmak ve oradan uzaklaşmak için hızlandığında başına sert bir cismin geldiğini fark etti. Acı hissetmiyordu. Sadece korkuyordu. Gümüş bir yumurtanın ayaklarının dibinde döndüğünü gördü.
Yumurta durmaya yakın çatlamaya başladı. İçinden iğrenç, kanlar içerisinde olan bir civciv çıktı.
‘Hiçbir şey göründüğü gibi değil Nicole Beatrix.’ Akın Alp Ateş araçtan inmiş ona bakıyordu.
‘Oynadığın her atari oyununda birilerine zarar verdin. O dövüş oyununu hatırlıyor musun?’
Nicole civcivi kendisinden uzak tutmaya çalışıyordu. ‘Evet, hatırlıyorum.’ Dedi. Midesi bulanmaya başlamıştı.
‘İşte o oyunda yendiğin her karakter için, gerçek dünyada birileri zarar gördü.’
Nicole başındaki şişliği kontrol ediyordu. Ne diyeceğini şaşırmış bir haldeydi. ‘Beni lütfen rahat bırak.’ Eliyle midesini bastırıyordu. Gerçekten kusmamak için direniyordu. Bir yandan da kanlı civcivden uzak durmaya çalışıyordu.
‘Oyunları sen de idare edebilirsin. Ama onlar da seni idare edebilir. Bunu unutma Nicole Beatrix.’
Akın Alp Ateş tekrar arabaya biniyor. Araç, pati çekiyor. Yoğun bir duman tüm sokağı kaplıyor. Burnuna gelen yanık lastik kokusu Nicole’ün midesinin iflası oluyor. Yediği her şeyi kusuyor.
İhtiyarlı iç sesi ‘Onu tekrar göreceksin Beatrix. Şimdi hemen kaçmalıyız.’
Nicole sağ elinin tersiyle ağzını siliyor. ‘SECDE’ yazısının silik bir şekilde parmaklarında olduğunu görüyor. Telaşla sol eline bakıyor. ‘ATEŞ&’ yazısını görüyor. Henüz bir dövme kadar net değiller.
Başını sertçe cama vurduğunda gördüğü şeyin bir rüya olduğunu anlıyor. Derin bir nefes alıp taksiyi kullana şoföre bakıyor. Aldığı nefesi büyük bir rahatlamayla veriyor.
‘İyi misiniz? Cam açmamı ister misiniz?’
‘Hayır. İyim.’ Diyor.
Pera Place vardığında bir oda ayarlayıp kendisini direkt yatağa attı. Yarın sabah uyandığında her şeyin daha berrak olacağına inanıyordu.
Mantıklı iç sesi ‘Rüyalar öyledir Nicole; zaman geçtikçe etkisi azalır. Bazı rüyalar ise etkisini kaybetse de unutulmaz. Bazen aynı rüyayı tekrar tekrar görürüz. Bu kabusta onlardan biri olabilir.’
İhtiyatlı iç sesi: ‘O atariyi ve tüm oyunları kırmalıydın Beatrix. Yok et onları. Yarın sabah uyanır uyanmaz ilk işimiz bu olmalı.’
Nicole bu korkunç rüyayı tekrar görmemek umuduyla gözlerini kapattı. Yorucu yol ve uykusuzluk onun güzel bir uyku çekmesini sağlayacakken bunu yapamayacağını anladı. Yataktan hızlıca kalktı. Yanında getirdiği Atariyi ve oyunları elleriyle parçalamaya başladı. Atariyi kırarken keskin bir parça avuç içerisini kesti ama Nicole buna aldırış etmedi.
Parçaladığı şeyleri yatağın altın fırlatıp attı. Sabah ilk iş param parça olmuş atariden ve oynanamayacak hale gelmiş oyunları çöpe atacaktı.
Uyurken istemsizce elini başının arkasına götürüyordu. Çünkü başında bir ağrı vardı.
Nicole başının arka kısmındaki şişliği unutmuştu. Belki korkudan, belki bilmek istemediğinden…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.