- 296 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ALTIN BİLEZİK
ALTIN BİLEZİK
Nisan ayları sonlarından itibaren yavaş yavaş Antalya’da havalar ısınır ve gül şehri Isparta’da kayınvalidemin bir site içindeki Apartmandaki yayla evine gideriz. Yoksa yaz aylarında Antalya’nın sıcağı hiç çekilmez..
Rahmetli kayınpederim Ahmet Dündar Atalay yazın emekliliğinde serin serin oturmak için sağlığında o daireyi satın almış, vefat edeli Altı yıl oldu. Dolayısıyla kayınvalidemin de yaşı itibariyle yalnız yaşaması biraz zor. O nedenle kızlarından konumu uygun olan sırayla kayınvalidenin yanına gider gelir..
Geçtiğimiz yaz, gül mevsimiyle birlikte Isparta’ya geldik ve Anadolu Mahallesindeki dairede birlikte oturduk. Bina beş katlı çift daireden oluşan bir blokta ve toplam On aile bu binada barınıyor.
Bir gün kuşluk vakti park halindeki arabamızdan bir şey almak için aşağı indiğimde, Apartman yöneticisi konumundaki değerli komşumuz Tekin beyin eşi muhterem Ayten hanım hemen ana binada dış kapının önünde çevre temizliği yapmakla ve gülleri sulamakla meşguldü. Kapıdan çıkınca sola doğru bir kaç adım atmıştım ki yerde bir bilezik gördüm. Eğilip aldım ve bunun altın bir bilezik olduğunu anladım. İster istemez hemen Ayten hanıma dönüp bileziği göstererek, " Bu bilezik size mi ait acaba?!" diye sordum. " Yok hayır bizden değil" bileziği alıp inceledi ve "Bir çocuk bileziğine benziyor" dedi. Çünkü bileziğin çapı biraz dar, fakat kalınca bir burma bilezikti.. O günün piyasasında nereden baksanız Yirmi Bin lira ederi vardı belki?!
Bileziğin kime ait olacağını düşünürken Ayten hanıma sordum; " Üst katlardan sağ tarafta ikamet edenlerden birisi belki balkondan düşürmüştür. Hangi katlarda insanlar var biliyor musunuz, ben çıkıp bir sorayım" deyince Ayten hanım " iki kat boş, onlar evde yoklar, burda değiller! deyip, ardından usulca tenbih etti " Bak bi, ne olduğunu önce söyleme, sor bir yitiğiniz var mı diye, bu devirde insanlara güven yok, kendinin değilse bile benim der çıkar!" deyince bu mantıklı öngörü benim de kafama yattı ve " Haklısın, ben hallederim! Anlarım merak etme!"deyip binadan içeri girdim.
Önce kendi evimize girip eşime sordum. " Dışarıda kapının önünde bir bilezik buldum, kime ait olabileceği konusunda bir fikrin var mı? dedim. Bileziği aldı, baktı inceledi, "Altın bu! Çocuk bileziğine benziyor. Bilmem kim düşürdüyse, bence senin! Pahalı bir bilezik bu!" diye gülumseyerek şakayla karışık söylese de her şakanın altında bir gerçeklik saklıdır derler..
Eşime, " Ben üst katlara çıkıp bir soracağım, kaybeden bina içinden birisi olabilir !"deyip tekrar kapıdan çıktım, başladım kat kat dolaşıp kapıların zilini çalmaya...
İlk çıkan komşuya;
- Kıymetli bir eşya kaybettiniz mi, balkondan düşürmüş olabilir misiniz?
Soru karşısında şaşkına uğrayan komşuların o anki halleri, yüz biçimlerinin girdiği haleti ruhiye umut ile umutsuzluk arasında gelgit çağrışımlar yaparken meraklarını da bastıramayıp " Ne buldunuz?" diye sormaları karşısında
-Ben bulduğumu söylemeyeceğim, varsa siz kaybettiğinizi söyleyin "
- Bizim yok, ama kızımın olabilir mi ki bilmem?!
- Kızınız mı, nerede?
- Dün buradaydı..
- Yok, onun olamaz, bu daha bu gün düşürülmüş..
deyip evde olan komşulara sora sora en üst kata kadar çıktım. Sarışın bir bayan kapıyı açtı..
- Değerli bir eşya kaybettiniz mi, balkondan aşağı küpe yüzük bilezik gibi bir şey düşürmüş olabilir misiniz?!
Hemen koluna baktı, sağını.solunu yokladı, ama kendisine ait kayıp bir şeyi yoktu. Kız çocuğuna seslendi, kızı çıkıp geldi. Onun koluna gözattı; bilezik yoktu!?
- Hani senin bileziğin?!
-Anne, ben sana vermiştim onu?
Bayan komşu telaşla içeri odaları kontrol etmeye girdi çıktı fakat eli boş döndü.
Çocuğun durumunun doğal akışından, davranışlarından, jest mimik ve dilinden düşen sözlerden psikolojik olarak anladım ki bu bilezik bu çocuğun bileziği ve çıkarıp gösterdim cebimden?
- Bu bilezik size mi ait?!
Kadın derin bir oh çekercesine nefesle uzanıp bileziği aldı. Az önceki telaşlı sıkıntılı yüz ifadeleri yerini mutlu bir gülümsemeyle sevinç ,şükran ve minnet duygusuna bıraktı. Hemen aklına bir şeyi söylemek geld ve bana
- Oyuncaklarını toplayıp balkondan bezi silkelemiştik, o zaman düşmüş olmalı..
Evet, Beşinci kat balkonundan dalgınlıkla yere silkelenen bir bezin içinden aşağıya düşen altın bilezik, kısa da olsa heyecanlı dakikalar yaşattı bize ve komşulara.
Bileziğin gerçek sahibini bulduğum için kendimce mutlu oldum..
Kimsenin bir kuruş haramında gözüm yok, ama toplumda öyle bir dejenerasyon var ki neredeyse haram yemeyen kimse kalmadı! Günde beş vakit namaz kılıp harama tamah eden kör inanç sahibi nicelerini gördü bu gözler..
" Her koyun kendi bacağından asılır.."
Neyse onlarınki onlara, benim ki bana, başka nedir buna, ne ise hakkını sen ver Allahım lâyık olana!
Şaban AKTAŞ
22.12.2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.