- 246 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
DAR GEÇİT 4
A A Anıları DAR GEÇİT 4
DAR GEÇİT
4
Yine onun güncesinden seçtim şiirimi ‘yine kimin cehennemini cennete çeviriyorsun diyordu. Yine kimin çölünde güller açtırıyorsun’ sözün muhatabının ben olduğumu düşündüm. Bu bir ham hayaldi. Ama olsun ben yine de öle düşünmekte devam edeceğim.
Dar bir geçitte olduğumu biliyorum. Bu Andre Gidenin dar kapısından beter. Ama olsun bu bana müthiş bir haz veriyor, bu hazla ömrümün sonbaharında yaşama sevinciyle dolup dolup taşıyorum. Onu sevmek bana sonsuz bir haz veriyor, onun dünya üzerinde yaşayan bir olması beni sonsuzca mutlu ediyordu.
Bu duyguyu yaşamak için neler verebilirdim diye düşünüyorum. Belki her şeyimi. Hatta canımı bile. Sevgi böyle bir şey elbette. Ne zamandır sevgisiz yüreğimin nasıl çorak bir toprak haline geldiğini, her geçen gün biraz daha yıkılışa doğru adım adım gittiğimi fark ediyor, hayat damarlarımın kesilmekte olduğunu hissediyordum.
Bir türlü içimden söküp atamadığım bu mutsuzluk fikrini ancak böyle yenebilecek, bu dar geçitten ancak böyle kurtulacaktım. Bu yüzdendir ki tam da hayatımın bu çorak devresinde böyle bir aşka tutunmuş, onu engin denizlerde bir can simidi belleyerek can havliyle o kurtarıcıya kendimi bırakmış, aradaki tüm engellere rağmen bu gidişe doludizgin bir başlangıç yapmıştım.
Bu sonsuz haz yolculuğu her ne kadar platonik bir alemde sürse de ben bundan büyük bir zevk alıyor, bu büyük koşuyu bütün engel ve tehlikelere rağmen büyük bir hızla sürdürüyordum. Onu en son gördüğüm yerde ani karşıma çıkışı ve ardından şaşkın bakışlarımın ardından uzaklaşıp kayboluşu benin içimdeki o engin ateşi harlandırdı.
Onu ne kadar çok seviyordum. Babasından nefret edişi, beni babası yerine koyuşu ona gönlümdeki en mutena yeri hazırlayarak, benim çok sevdiğim kızımın yuva kurarak ayrılışından sonra onun acısını unutturan ve onun gönlümdeki yerine oturan yeni prensesim oldu. Ben onu kızım gibi sevdim ve onu gönlümdeki o eşsiz tahta oturttum.
Ma bu sevgiyi yanlış anlaşılmalara kurban etmemek için saklamak zorundaydım. Sakladım da. Hatta kendimden bile. Ama eşimin bunu fark etmemesi imkansızdı. Benim ona karşı ilgimin değişmesi onu şaşırtmış, bunun altındaki gerçek saiki aramaya sevk etmişti.
Oysa bu sevgide bir kötülük yoktu. Onu kızım gibi seviyorum desem bu yalan olmazdı. Onu bir sevgili olarak görüyorum desem bu kınanamazdı. Zaten aramızda bir cinsel yakınlık olamazdı. Zaten benim ona ilgim bir baba sevgisi yerindeydi. Onun tadamadığı baba sevgisini ona vermekti bütün işim. O beni nefret duyduğu babasının yerine koymuş, sevilesi baba imgesi olarak bulundurmak istemişti.
Evet, ben onu gerçekten seviyordum. O benim öğrencim değil aşkım olmuştu. Ben ki mesleğine aşkla bağlanan bir insan olarak öğrencilerimden birini bu aşk heykelinin tepesine oturtmakta bir sakınca görmüyor, bu işi bir cinsel amaç olarak düşünmüyordum. Hem zaten bu geçkin yaşımda buna imkân ve ihtimal yoktu, olamazdı da.
Yahya kemalin İstanbul aşkı gibi benim de bu aşk içimi yıkıyor, duygularımı ona açamamadaki acı her gün bir şiir halinde ifadesini buluyor, bana hayatımın acı yanlarını unutturuyordu. Bu tür sevgi tomurcuklarını geçmişte defalarca yaşamama rağmen bu denli derinini ilk defa yaşıyor, olgunluk çağımda şiirimin büyük damarının ortaya çıkmasına yol açıyordu.
Üniversite yıllarımdaki öğrenci aşkımın vuslatındaki imkânsızlığın şairlik tohumumu çatlattığı ilk güçlü şiirlerimi o duygularla yazdığımı biliyorum. Yasemin aynı sınıfta ilk büyük aşkımdı. Dünya görüşü, inan ve hayat anlayışı yüzünden onunla birleşmemiz imkânsızdı. Bu imkânsız aşk bana derin acılar yaşattı ve ben şair oldum. Bu gün hala tazeliğini koruyan birçok şiir o günlerin ve o büyük aşkın eseridir.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 10.10.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.