- 234 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Savaş yılları
Yirmi altı nisan bin dokuz yüz on beş sabah ezan vakti Hasan emmi bir telaş bir heyecan ve bir korku ile uyanır kalkar yatağından Euzi besmele çeker Eşi Meryem’i uyandırır
Meryem hanım Eşinin bu saatlerde uyanmış olmasına yabancı değil fakat bu gün bir tuhaflık olduğunu sezer ’’Hayırdır inşallah bey ne bu telaş’’
Dışarıda ay kendisini göstermiş gök yüzü pak nisan ayı olsa da tatlı bir sabah havası var kalkar yatağından karanlık odada el yordamı ile akşamdan ocağın kenarına astığı maşayı bulur önce maşa ile ocakta akşamdan yaktığı tezeğin közünü karıştırır. ’’Allahtan köz varmış’’ ateş közünün üzerine bir tutam saçkı atar üfler saçkı alev alınca hemen idarelikte duran idare lambasının fitilini eli ile çeker ve yanan alevden tutuşturur ada aydınlanır.
Hasan emmi gördüğü rüyanın etkisi ile rengi siyaha çalar vaziyette ’’Hanım Mustafayı gördüm rüyamda al kanlar içerisinde yatıyordu yerde yattığı yer bembeyaz üzerindeki elbisesi kanlı yüzü gök yüzüne dönük gözleri açık, sanki şehadet şerbetini içmiş şehitler kervanına katılmış gibi’’ der
Meryem hanı ’’Tövbe de bey ağzından yel alsın rüyadır hayır’ a yor rüyayı’’ dese de içine bir sızı düşer ana yüreği eşine hissettirmemeye çalışır.
Hasan emmi ’’Bismillah’’ der ve eşinin getirdiği su dolu bakır tası ağzına götürür bir yudum alır harareti biraz azalır toparlar kendini Hemen üzerine şalvarını yeleğini giyer evden çıkar bahçe kapısını açar evinin yakınındaki felleğin çeşmesinden abdestini alır camiye doğru yürür
Köyün İmamı Hafız hoca gelmiş caminin idare lambasını tutuşturmuş caminin içerisi hafifte olsa aydınlanmış Önünde rahle üzerinde kuran Hafız hoca Fetih suresini okuyor camiye girdiği anda hocanın ağzından duyduğu son ayetten itibaren hocayı takip ede.
Kuran okumayı tamamlayan hoca ’’sadakallahülazim ’’ dedikten sonra hasan emmi kafasını kaldırır etrafına bakınır cemaat üç beş kişi olmuş. Kalkar tekbir alır sabah namazının sünnetini eda eder.
İmam ’’Kametle Hasan emmi’’ dediğinde Ayağa kalkar müezzin olarak Kamet okur Cemaatle birlikte sabah namazını kılar tesbihat ve duaların ardından üç defa euzü çekerek besmeleyi okur arkasından Haşr suresinin son ayetini sesli olarak okuduktan sonra cemaat camiden çıkar
Camide bir Hasan emmi Birde hafız hoca kalmış Oda yerinden kalkar oturduğu mihraptan ayağa kalkan hafız hoca ile musafaha eder. karşılıklı bir birlerine hayır dua ettikten sonra caminin dışına çıkarlar ortalık bayağı aydınlanmış güneşin doğma vakti.
Hasan Emmi ’’Hocam bu gün Bir rüya gördüm yüreğim o rüyanın etkisinde’’
’’Hayırdır inşallah Hasan emmi’
’’Hayra yoralım hayır olsun inşallah’’
’’Yeğniniz Mustafa’yı gördüm rüyamda Üzerinde bembeyaz bir elbise, nurlar içerisinde, şakağında kan, yem yeşil bir yerde yatıyordu’’
Hafız hoca rüyayı duyduğunda biraz korku hisseder gibi olur ancak hasan emmiye hissettirmemek için ’’Hayırdır inşallah Hasan emmi akşam yatarken Mustafa’yı düşündün süren savaşı düşündün oda rüyana girmiştir Hasan emmi Allah korusun, yoktur inşallah kötü bir durum. Hem de koskoca İngiliz donanmasını bizim topçular denizin dibine gömdüler, kolay kolay İngiliz gavuru toparlanamaz
’’İnşallah hocam inşallah’’
Hafız Hoca rüyadan etkilense de hasan emminin yüreğine su serpmeye çalışır.
’’Denizden geçemeyen İngiliz gavuru karaya asker çıkarmış emme heç boyun verir mi kahraman Mehmetçik ’’
Anadolu’nun bütün camilerinde olduğu gibi Çallı köyünün Camisinde de her gün yatsı namazından sonra Osmanlı ordusunun düşman karşısında başarılı olması için günlük hatim duaları yapılmakta ve Hasan emmide günlük bir cüz kuran okuyarak hatime ortak olmakta,
Her sabah namazı sonrası olduğu gibi Hasan emmi Hafız hocayı kahvaltıya buyur ede, Ancak bu gün hafız hoca davete icabet etmeme niyetinde,
Hasan emminin davetini duymamış gibi yapmaya çalışır hoca
Hasan emmi hocayı götürmekte kararlı
’’Hocam yavaş davranma sabah çorbamız soğumasın’’
Hasan emminin ısrarına dayanamayan hoca
’’Bu gün de davetine icabet edeceğim hasan emmi emme yarın yok ona göre’’
’’Onu yarın düşünürüz hocam yarın ola hayrola’’
Camiden eve gelinceye kadar bir iki komşu daha dahil olur hocanın yanına
Musa erkenden kalkmış çocukları kaldırmış yataklarından, Eşi yelek Mustafa’nın kızı çorba hazırlamakta camiden gelenlere hem de ev horantasına
Mustafa’nın oğlu küçük Hasan kalkmış Musa’nın küçük oğlu Osman ile birlikte yanlarında küçük Kezik koyunu kuzuyu sevmekle meşguller
Mustafa’nın eşi Esma yeni doğum yapmış baba asker bir kızı dünyaya gelmiş
Musa’nın hanımı 4. çocuğuna hamile
Ömer Henüz on dokuz yirmi yaşında askere çağrılmak üzere
Hasan emminin evde asker peş peşe
Odanın kapısının tokmağını üç defa vurur hasan emmi kapıyı oğlu Musa açar
Buyur eder odaya babası ile birlikte gelen misafirleri.
Hafız hoca ve diğer misafirler odaya girer. Mis gibi tarhana çorbasının kokusu kaplamış odanın içini. Ocakta kermeler tutuşmuş içerisi sıcak
’’Dışarda da hava güzel’’ diyor hafız hoca.
Musa’nın oğlu Arif yedi sekiz yaşlarında
’’İki yıl oldu askerden geleli tekrar askere çağrılacakmışız’’
İtalyan Fransız derken şimdide İngiliz gavuru çıktı
padişah seferberlik mi ne ilan edecekmiş’’
Hasan Emmi ’’Oğlum sıranızı savınız şimdi sıra gençlerde hem Mustafa da asker’’
’’Mustafa’nın asker olması yetmiyor ağa’’
Hoca kafasını hafiften sallar hasan emmiye fark ettirmeden Musa’yı tasdik eder gibi
Sabah çorbaları bu muhabbet içerisinde içilir arkasından yemek duası yapılır misafirler dağılır
Hasan emminin kafası karışık az önce hafız hoca ile Musa’nın aralarındaki konuşmayı hiç duymamış gibi
davransa da hepsini duydu gördüğü rüyanın etkisi ile bozulan morali daha çok bozulmuştu. Şöyle Musa’yı baştan aşağı bir süzdü sora Arife baktı hiç sesini çıkarmadan tandıra doğru yürüdü. Eşi tandır damı idi acaba diye düşündü.
Eşi Meryem hanım ocağa kermeleri atmış üzerinde duran bakır kazanı karıştırmakla meşgul gelinleri çocuklar ile ilgilenirken
Osmanlı padişahı Mehmet Reşat tarafından 26 nisan 1915 te seferberlik ilan edilir