Taş Kafa 4
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Offf, offf...
Ne oldu Dünyevi. Ne olsun yine bir gün döndü, sabahtı akşam oldu, şimdi de gece. Ne olacaktı ki, dünya hep aynı zamanda mı duracaktı, hareket ediyor işte. Ne var aklında şimdi de bakem.
Ya hu taşa tohum ekilmeyince, taş kafaların saçları da dökülmez di mi? Ne oldu saçların mı dökülmeye başladı. Yav sorma, iyice dökülüyor kelleştik iyice. Eee sen de git ektir, ense tarafından alsınlar dökülen tarafa eksinler işte. Ya hu mantıklı değil, bir taraftan alıp diğer tarafa saç ekmek, sonuçta ekme değil ki o, yer değiştirme, eksilen yine benim saçım oluyor. Boş ver saçı başı da konuya gel bakalım, nedir bu geceki konumuz.
Hımm.. Bilmiyorum, gözlerimi bir kapayıp zihnimi bir soluklandırayım, bir döngüye yakalandı, çıkamıyor.
Göbeklitepe! Stonehenge, Keops Piramidi, Güneş ve Ay piramitleri, Süleyman Tapınağı, Kadim Kraliçeler Saba Melikesi, Kleopatra, Dikili Taşlar, Nasca Çizgileri, Antartika, Mağara Resimleri, Sümer Tabletleri, Mısır Hiyeroglifleri, Kutsal Kitap Yazıcıları, Ahit Sandığı, Nesli Tükenen Hayvanlar, Meksika Körfezi, Himalayalar, Tibet Ruhbanları, Dogon Kabilesi, Ejderha Anlatıları, Düşmüş Melekler... Sudan Gelenler, Suya Batan Uygarlıklar, Dinozor Çizgisi, Mekanik Canlılar, Yapay Zeka..
Eee, epey azmış, başka bir şey var mı?
Sirius, Orion, Samanyolu Galaksisi, Yıldızlardan Gelenler...
Başka...
Yav başkası ne, tutup da asgari ücret, enflasyon, kabileler, savaşlar, birbirini deşenler ve bombalayanlar, G20 ülkeleri, G 7 ülkeleri, D 8’ler... aşk meşk, şundan bundan mı bahsedelim yani.
Tabii ki Taş Kafalardan bahsedeceğiz. Taş Kafa deyince insanlar yanlış anlıyor, Taş Medeniyeti veya uygarlıklarından bahsedelim.
Üstad yav, He Dünyevi. Ne zaman ölücez de gerçeği veya başka bir boyuttan bakmayı öğreneceğiz, sıktı artık bu dünya. İnsan denilenin, bebeğinden ihtiyarına, gencinden orta yaşlısına hiç derdi, isteği, umudu, korkusu bitmiyor ya hu.
Hastaneler tıklım tıklım, Hapishaneler dolu, Devlet konutları, sarayları fığır fığır, Dağlarda dağ köylüsü, ovalarda çiftçi, ormanda bozkırda çobanlar, şehirlerden bahsetmeye gerek yok, beton ve asfalt yığını, bitmeyen trafik ve yollar boyunca uzayıp giden elektrik lambaları, fabrika atıkları, petrol sızıntıları, karaya vuran balinalar, balıklar. Soğuk, kar, yağmur, toz, yıldırım, deprem, sel, heyelan...
Birinci ve ikinci dünya savaşı ardılı bitmek tükenmek bilmeyen mücadeleler, çatışmalar, savaşlar, kıyımlar...
Boş ver sen dünyayı, taş kafalardan bahset.
Keep Waiting; 0.1839.
What dedin gulüm.
İnsanların ekseriyatı hala ( a’ların birine şapka koyun: hâla ) ( ulan yoksa ikinci a’ya mı şapka konulacaktı?) ortaçağ yazmalarından akıl almaya çalışıyor ya,
Eeee...
Bir filmde, dünyadan bıkan birisi, çalışmış didinmiş, acayip de para kazanmış, dünyanın en zenginlerinden biri, uzayda bir dünya yaratmış ve o yaptığı dünyaya da, dünyadan sadece iyilik ve saflık veya güzellik Dna’sına sahip insanları alıyormuş. Yani kötülüğün, katilliğin, vahşetin tohumunu taşıyan Dna sahiplerini almıyormuş oraya. Ve orada kimseye zulmedilmiyormuş.
Böyle olunca işte;
Taş Kafalar dünyada daha çok artmış, dünya insanları bildiğin vahşi hayatı yaşıyormuş. Yani ürüyor veya avlanıyor, karnını doyuruyor, acıkıyor, tekrar avlanıyor, tekrar ürüyor, birbirini boğazlıyor, kurşunluyor, uyuyor, kalkıyor tapınıyor, deliriyor, saldırıyor, saldırıyor, tekrar uyuyor, tekrar avlanıyor, tekrar kovalıyor, kovalanıyor...
Topraksız tarımı öğrendi insanlar, susuz tarımı da öğrenir bu gidişe, etteki proteine eşit protein de üretmeye başladılar, sütteki besinleri de çözdüler.. Yani çağ; epey epey değişmeye başladı. Lakin hala kanat çıkaramadı insanoğlu veya suya girince sudaki oksijeni kullanmaya geçemedi. Yani daha makinesiz, aletsiz uçamıyor ve yüzemiyor. Sıra bu tür değişimlerde sanırım .
Üst lige çıkabilmesi için insanlığın, beslenmesi, üremesi, boşaltımı vb vs yaşam döngüsünün sil baştan yeniden programlanması gerekiyor lakin daha kuantum dünyayı da çözemedi, yani ne taşı ne maddeyi, ne de madde altını çözemedik.
Maddeye tam olarak hükmedemezsek yarım, çeyrek, 1/8 porsiyon bir tür olarak kalmaya devam ederiz değil mi? Ki kaldı ki insanın kendi bedenine tam hükmedebilmesi lazım. Kendini öğrenmesi lazım, midesine tam hakim olabilmeli, kan damarlarında nelerin dolaştığını bilebilmeli ,tırnak ve kıl büyümesine ayar verebilmeli, nasıl düşünebildiğini de düşünmeye başlamadan önce çözebilmeli değil mi vb vs. Yani bunlar başarılmadan teknoloji nereye çıkarsa çıksın, isterse görünmezlik sağlansın, ışınlanma mümkün olsun, ne olacak ki, hepsinden önemlisi kendi bedeninin her bir hücresine, hatta her bir hissinin doğum ve ölümüne tam yetki ile müdahale edebilmeli insan. Yani kendisini tüm yönleriyle bilebilmeli ve kendisine tastamam, eksik olmadan, kusursuz bir şekilde hükmedebilmeli değil mi?
Enerji döngüsünü halledebilmeli bir nevi. Yoksa yine didişir durur tarihte olduğu gibi..
Kendiyle uğraşmayan insan, başkaları ile uğraşıyor, başkaları ile uğraşınca bolca farklılık meydana çıkıyor, oysa tüm insanlar ot gibi kendi ile uğraşsa sanırım üst lige çıkmak için büyük bir farkındalığa sahip olabilecekler. Yoksa siydik yarıştırmaya devam.
Hadi yat Dünyevi, boş ver sen insanları.. Uyu, güzel rüyalar gör.
Ya hu, bu ara epey karıştı rüyalar alemi de, orada da bir kargaşa çıktı sanırım, son iki rüya tatsız tutsuz geldi.
Ya hu üstad, gözleri açıkken rüya görebilir mi insan, yani uyumadan?
Yav Dünyevi, git zıbar hadi, at mısın, küheylan mısın sen, gözleri açık uyuyacakmış. Peh..
Ya hu üstad, atların gözleri açık uyuduğuna emin misin sen de at katır deve örneği veriyorsun. Bunadın herhalde
üstad..
Bana bunak diyene bak hele..
Asıl bunayan sensin Dünyevi.. Zihnin sulanmış senin zihnin.. Balçığa dönmüş..
Tamam işte, yeniden bir insan heykeli yaparuk, üflerük nefesimizi, canlanır o da. Balçık deyip geçmemek lazım taşın özü balçık, kıvam, akışkanlık değil mi??
Taşlar akışkan değil gibi görünse de aslında, taşların içindeki akışkanlığı çözdük mü, galiba, insan kendine de tam hakim olabilir, hatta rüyalarına bile hükmedebilir değil mi?
Ihhh..
Leyn git zıbar, gece gece kafayı mı yedin nedir?
Hadi iyi geceler..
YORUMLAR
Geçmiş zaman çizgisinde uygarlık tarihinin alt bileşenlerini vermişsiniz, tarihin son yüzyıl, altı yedi yüzyıl, ya da bin dört yüzyıldan ibaret olmadığını yazının keşfinin altı binyıl, ilk kent yerleşimlerinin on iki binyıl önceye ait olduğunu anımsatmışsınız inceden
Şimdiki zaman düzleminde tüm umutsuzluklara inat, Gelecek zaman çizgisinde umutları tazelemişsiniz bir kez daha
Taş kafalıların taş devri kalıntısı olabileceğini de anımsatmışsınız, sat anasını demeksizin çağdaş Moloz taşların antropolojik bir mana kazanması da enteresan oldu sayenizde
O değil de hocam
"Yav Dünyevi, git zıbar hadi, at mısın, küheylan mısın sen, gözleri açık uyuyacakmış. Peh.." demişsiniz, ayarı vermişsiniz ya kendinize
Zanzibar diye bir ülke var Afrika'da, saat 23.00 oldu mu lan zıbar derlermiş çocuklara, ertesi gün okul var ne de olsa, o geldi aklıma birden
Çin'de de bir anne, vakti zamanında oğluna belli saatte Suuunnn yat sen! Demekten tüy bitermiş dilinde, sonra o çocuk büyüyünce modern Çin'in temellerini atmasın mı? Meğer çocukluğunda çok okumaktan, araştırmaktan yatmak bilmezmiş çocuk
Demek ki, erkenden zıbarmak herkesin uymasını gerektirmiyor, siz de onlardansınız belki, kendinize haksızlık etmeyin gari
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Güne gelen yazınızı tebrik ederim
Selam ve saygılarımla.
Muhteşem!..İnsan doğuştan bir yarış içine girer.Başlangıçta bu yarış kendisi adına ebeveynleri tarafından yapılır.Yaş Kemal'e erince devralırlar .En büyük yarış kendileriyle olan yarışıdır.Bunu unuturlar.Taşları suçlarlar .Kafalarını taşa benzetirler ve sonra da taştan taşa vururlar Ve bir türkü tuttururlar.'' Taşa çaldım ayva ile narımı''...."Duysun dağlar taşlar duysun sesimi"....''Fincanı taştan oynarlar"....Taştan hayat fışkırır.Yemek yerken pilavdan çıkan taş diş kırar .Hep yazın siz hep var olun .Kaleminizi takip zevkli .Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.