- 273 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞRETMENİM SİZİ BABAM KADAR ÇOK SEVİYORUM
Eskişehir’in büyük okullarından birisinde müdürlük yapıyordum. Müdürlük yaptığım dönemlerde hangi okula gidersem gideyim o okulun çevresini çok incelerdim. Sokaklarının isimlerine kadar öğrenir, özelliklerini de not alırdım. Benim bahsettiğim okul, Erenköy’de idi. Şehrin merkezinden, kenar mahalleye gitmek istedim. Onun için Erenköy’ü seçtim. O Zaman Eskişehir’in en büyük mahallelerinden idi. Hatta arkadaşlarım benimle dalga geçtiler. Talip Hoca! Neden merkezi bırakıyorsun da kenar köy gibi yere gidiyorsun diye gülüştüler. Dalgalarını geçtiler. Ben onlara şu cevabı verdim. Arkadaşlar, merkezi yerlerdeki ailelerin maddi durumları iyi, insan kitlesi tahsilli olabilir, eğitim seviyesi yüksek olabilir. Böyle bir yerde müdürlük yapmak elbette kolaydır. Ama benim derdim kolayı seçmek değil, ihtiyaç duyulan özlenen bir bölgenin okulunu ayağa kaldırmaktı. Hedefimde hep bu vardı zaten. Amacım da buydu.
Bu dediğim okul, köyden gelen, ilçeden gelen, maddi durumları ve eğitim seviyeleri düşük insanlardan oluşuyordu. Böyle insanlar kendilerine değer veren bir müdür gördüklerinde onu hep el üstünde tutarlar. Benim derdim el üstünde tutulmak değil ama. İhtiyaçlı olana, ihtiyacını temin edebilecek bir pozisyon almaktı. Bir alışkanlığım daha vardı. Şehrin sanayi kuruluşlarına, sahiplerine VE şirketlerine gider okulla ilgili yapabilecekleri yardımları konuşurdum. Bu konuda Eskişehir bana çok yardım etti. Hangi kapıya gitmiş isen boş çevrilmedim. Bu yıllarca da böyle oldu.
Uzatmayalım. Adetimdi, önce giyim ihtiyacı olan çocukları seçerdim. Dört yüz elliye yakın ihtiyaçlı öğrenci tespiti yaptık. Bu ihtiyaçlı çocukların isim listesini ve ihtiyaçlarını tespit ettikten sonra, tekrar yardım edecek kurum ve kuruluşlara döndük. İhtiyaçlarımızı bildirdik. Yapabileceklerini öğrendik. Ama listemiz çok karışıktı. Bu listeyi sadeleştirmek gerekiyordu. Birkaç şirket yöneticisiyle, bu yardımları bir standarda bağladık. Yani herkes aynı şeyleri giyecekti. Erkekler için ayrı, kızlar için ayrı bir yerle konuşulup, tek bir yerden temin edilecekti. Biz listemizi bu duruma soktuk, hazırladık. Kızlar için tişört, etek, çorap, ayakkabı, bir de kışlık mont. Renklerini dahi konuştuk. Renkleri de siyah tişört mavi desenli etek yine desenli çorap siyah ayakkabı, erkekler için de mavi kazak,
mavi pantolon, yine çorap ve siyah ayakkabı bir mağazadan alışveriş yapmak düşüncesi doğdu. Hepsini konuştuğumuz mağaza bize temin edecekti. Böyle de yaptık. Birkaç kez olmak kaydı ile öğrencilerimizi değişik günlerde götürerek giydirdik.
En son götürdüğümüz grupta, herkes giyindikten sonra bir kız çocuğunun kenara çekilip üzgün üzgün giyenleri seyrettiğini gördüm. Yanına yaklaştım; Yavrum sen neden giymiyorsun da, burada duruyorsun dedim. Ağlamaya başladı. Neden ağlıyorsun diye sorduğumda, öğretmenim, siz siyah tişört mavi desenli etek, yine desenli çorap giydiriyorsunuz, Siyah ayakkabı giydiriyorsunuz. ‘’Halbuki benim kırmızı tişört, kırmızı etek, kırmızı çorap ve kırmızı ayakkabı hayalim vardı. ‘’Babam alamadığı için de hep onların içimde bir hasreti vardı. Hayal edip giymek istediğim renkler olmadığı için, giyinmek istemiyorum dedi.
Düşündüm bir öğretmen olarak benim hayallerim farklı olabilir. Durdum; Gördüm ki hayali onun için çok büyük, hayali için birçok şeyden vazgeçebiliyor. Burada bana güvenmiş ve bana inanmış bir kızımızın hayallerini yıkmak ,kırmak yakışmaz dedim. Elinden tutup görevlilerin yanına götürdüm. Bu kızımın böyle bir isteği var. Bunu temin edebilir misiniz dedim. Hay hay müdürüm dediler. Hayal ettiği ne varsa, kendisi seçerek aldı, giyindi ve esas mesele burada;
Ağlayarak elimi öptü öğretmenim; Sizi babam kadar çok seviyorum dedi. O anda gözlerindeki sevinci okumak bütün dünyaya değerdi. İşte öğretmenlik bu, yöneticilik bu. Fakir bölgenin kadri kıymeti de bu. Her ihtiyacını karşılayan bir aile ortamından sıkılmıştım. İyi ki bu okula gelmişim diye de düşündüm. 15 yılım orada geçti. Hiçbir şeyim de eksik olmadı. Çok mutlu bir 15 yıl. Onlar da mutlu benim gibi birisine rastladıkları için, ben de mutluyum bunlar gibi kadir kıymet bilen bir bölgede olduğum için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.