Taş Kafa 3
Değer mi sanıyorsun kısacık bir ömrün çilesini çekmeye? Zayıf kırılgan bir bedenin, etinin kemiğinin ve türlü türlü hastalıkların ağrısını, sızısını çekmeye...
Değer tabii... Öyle bir değer ki... Salla ağa tüm her şeyi, alnını secdeden kaldırma, gir kiliseye perhiz yap, taşın Kabeye temizliğini yap, var Kudüse seç bir takım yani bir din, diğerine saldır cihat et, Tanrın için öldür kafir gördüklerini...
Tabii ki cennette senin için hazırlanmış olacak, aklın hayalin alamayacağı müjdelere kon sonra. Sonsuza kadar zevk ü sefa, fantazinin, kurgunun dibi yok. Kendi Cennetinin Tanrısı olursun herhalde. Dünyada bir ömür çile çektikten sonra, ol Tanrı kendi cennetinin Tanrılığını verir herhalde sana, değil mi?
Sonluluk ve sonsuzluk. İkisi de sanırım aynı sonuca çıkıyor.. Ya hu kafayı mı yedin nasıl aynı sonuca çıkar? Sonlu, gelip geçici, sonsuzluk ise bildiğin sonsuzluk, eni boyu, dibi yüksekliği yok. Ya hu sonsuzluk sıkıcı olmaz mı, aynı sonluluk gibi o da sıkıcıdır.
Yaşamın belirtisi nedir diye sordu? Mücadele midir? Sessizlik midir? Akıntıya karşı kendini bırakmak mıdır?
Hadi bakalım, bir taş seç ve ondan heykel oy, nakşet, sen sonlusun lakin heykel çok uzun süre ayakta kalır. Hem belki burada yaptığın heykelleri sonsuzluk diyarına da taşıma izin verir Tanrı? Aksesuar olarak kullanırsın Cennette. Ya hu, niye izin versin heykel taşımaya Tanrı, hem gömseler çürüyorsun, yaksalar cesedini havaya karışıyorsun veya yağmurla yeniden toprağa.
Bir alet bozuldu mu, tamir edersin, bir beden bozuldu mu, en kestirme yol doktora gidersin olduğu kadar tamir bakım yaparlar. Ya zihin bozulduğunda Tanrı ne yapsın? Ben de onu anlatmaya çalışıyorum işte zihni bozuk Tanrının. Ya hu Tanrıyı niye karıştırıyorsun? Ya hu Tanrının iradesi değil mi sonluluk da sonsuzluk da veya yaşam belirtisi de? Hangi aklı başında Tanrı böyle saçma bir düzen kurar ki?
Anladım seni, kahve köpürtücün bozuldu, yapamadın da, elinde malzeme yoktu, kahveyi köpüksüz içmek zihnini bozdu ondan Tanrıya sarıyorsun değil mi? Tamam, dediğin gibi olsun, kahve köpürtücüm bozuldu ve Tanrı buna müdahale etmedi ve bu durum da canımı sıktı.
Ulan dingil, dünyada, dünyanın vahşeti varken, insanlar insanları deşerken, bombalarken, alıp satarken, senin derdin kahve köpürtücünün bozulması mı?
Sakin ol, Tanrı kahveyi köpüklü mü sever, köpüksüz mü?
Bana bak aslanım. Tanrıyı insanlaştırma. Tanrı neden boya badana yapmıyor, neden araba tamir etmiyor, çöpleri toplamıyor, ütü yapmıyor, meyve sebze yetiştirmiyor, şarap prodüce etmiyor, okula gitmiyor, işe girmiyor, fatura ödemiyor, ev, sokak, şehir ülke dünya sorunları ile ilgilenmiyor diye sorgulama yapamazsın?
Bak aslanım, Tanrı dünyalı olmadığı için dünyanın inciğini cinciğini Tanrıya yükleyemezsin.
Tamam kaplanım, dünyada şu an sayısız trafik kazası oluyor, kiminin kolu kopmuş, kafası yarılmış veya araba tutuşmuşken arabada sıkışmış vb vs olumsuzluk olabilir, Tanrı bunlara müdahale etmez, işi gücü yok da Tanrı yaralılarla, ölülerle, kaza anında şoka girmişlerle mi uğraşacak, ne sanıyorsun sen Tanrıyı be adam! Manyak mısın nesin?
Hem Tanrı neden makine şeması vermemiş, ya hu hani kolaylaştırıcıydı Tanrı, ya hu bir buzdolabı çizimi verseydi kötü mü olurdu diyeceksin şimdi de, sakın böyle bir hata yapma, gülünç duruma düşersin.
Ha ha.. Tanrı gülünç duruma düşmüyor da ben bunları sorduğum için mi gülünç oluyorum be hey dingil.
Dingil deme, ayıp oluyor ama.
Ya hu dingil bile Tanrı’dan çok işine yarıyor insanlığın. Dingil demem bile seni Tanrıdan önceye aldığımın kanıtıdır, niye bozuluyorsun be dingil.
Öyle düşünmemiştim, şimdi ben Tanrıdan daha mı kıymetli oluyorum yani. Tabii ki... Tanrının ne kıymeti olsun cancağazım? Asıl önemli olan sensin. Ko gitsin Tanrıyı, yani kov Tanrıyı...
Bak aslanım, cennet var iyi güzel de, bir de cehennem var, Tanrıyla çok uğraşma, bak atar sonsuz cehenneme seni, görürsün gününü.
Sahi mi? Tabii sahi ya, ne sanıyorsun sen Tanrıyı, futbol topu gibi istediğim gibi tekmelerim mi sanıyorsun yoksa.
Futbol topu olsa gene iyi, onun bile değeri var, lakin Tanrı değersiz değil mi?
Sen var ya Dünyevi,
Eee var ya, ne olacak?
Gidince gösterir Tanrı sana eğriyi doğruyu.
Diyorsun ki, bu dünyada göstermez...
Bilmiyorum, gösterip göstermeyeceğini.. Lakin gidince kesin anlarsın sen de Tanrının ne yapmaya çalıştığını?
Ya hu, gitmeden anlasam olmaz mı, anlat hele şu Tanrının taş aşkını.
Taş aşkı nereden çıktı yine Dünyevi..
Ya hu yıldızlardan tut, boşaltım kanalımız olan üreter kanalındaki böbrek taşına kadar Tanrı taş işçiliği yapıyor. Dünya taştan, taşı ufalıyor toprak yapıyor, çeşit çeşit toprak hemi de.
E peki bitkiler, sular, havalar, ateşler vb vs’de mi taştan bre dingil!
Ben size diyorum devamlı, bu nesiller yani son nesiller bu kadar çok tatavayı kaldırmaz abi. O yüzden yeni bir yaşam formu ve kültürü ve inancına geçmek zorunda dünya. Yoksa ...
Yoksa ne olur Dünyevi?
Olunca, burnunun dibinde bitince, görürsün ya hu.
Bak Dünyevi..
İnsan; taşa, doğaya, kendi türüne veya kendi türünün diğer cinsine veya türlü cinslerine tapınmaz. İnsan Tanrıya tapınır. Hele hele plastiğe, makinelere, algoritmalara, renklere şekillere tapınmaz. Tanrı çok ileri çok çok yani sonsuz kadar çok ileri düzey bir varlıktır, ancak mecazlanabilir başka türlü Tanrı bilmecesi çözülemez. Yani ;...
Bak şöyle düşün, Tanrı matematikteki sıfır sayısı gibidir, açıklanamaz, yok edilemez sadece varsayılabilir. O yüzden Tanrıyı varsayıp ona göre düşün olmaz mı?
Tamam anlıyorum seni, saflık istiyorsun ancak saflıkta Tanrı bulunamaz. Tanrı bir karışımdır ve bu karışımı nelerden oluştuğunu daha bilen, gören, çözen, yazan, okuyan hisseden vb vs çıkmadı dünyada.
Uğraşma, sen de çözemezsin, tapın geç herkes gibi, Tanrı aşağı Tanrı yukarı, tapın dur.. Gidince görürsün nasılsa. Yakma kendini.
Tanrı ölmüş müdür üstad?
Ya boş ver ölüsünü dirisini. Sen sadece varsay.. Sana ne ölmüş müdür, yaşıyor mudur, yaşıyorsa nasıl yaşıyordur, öldüyse nasıl ölmüştür, Sana ne be adam!
Üstad, efendim Dünyevi..
Şimdi bu Tanrı var ya,,
He var...
Tanrı kadar taş düşsün kafana üstad! O zaman sen de görürsün.
Düşsün Dünyevi, düşsün...
Var mı başka diyeceğin...
Tabii var...
Ne..
Tanrıya söyle, yarından tez dünyadaki tüm insanlara, gerçeğini açıklasın. Mecazla, tapıcılıkla, yağcılıkla, felsefeyle, fen bilimleriyle, sıfırla birle, son ve sonsuzlukla uğraştığı yeter insanlığın.
He he Dünyevi, görürsem söylerim. Hadi yat uyu. İyi geceler sana.
En sevdiğine emanet ol.
Sen de!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.