- 443 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Karaciğer Hastalarına Anestezik Yaklaşım / Anest.Ahmet Emre AZAKLI (Meslektaşımdan alıntılanmıştır)
Anesteziyoloji ders notlarımdan ufak bir dipçe...
Karaciğer hastalıklarında anestezi konusu ciddi anlamda geniş bir konudur. Ancak burada
sadece karşılaşılması ve sorgulanması beklenen en muhtemel klinik noktaları özellikle
öğrenci arkadaşlarımız için belirtmeye çalışacağım.
Bu hastalarda kanama meyili ciddi anlamda artar. En ufak bir travmatizasyonda bile önü
alınamayacak kanamalar oluşabilir.
Örneğin laparoskopik cerrahiyi düşünelim, laparoskopik cerrahide batın içine karbondioksit
insüflasyonu yapılır. Biz bu işlemde mutlaka gastrik volümü boşaltmak ve mideyi küçültmek
durumundayız. Aksi takdirde cerrahi ekip mideyi delme noktasına bile gelebilir. İşte bu
nazogastrik ya da orogastrik sonda takma işleminde dahi travma ve kanama oluşturma
ihtimali vardır. Bu sebeple kanama konusunda tedbirli olmak gerekir. Gerekli durumlarda
libavit-K uygulamak dahi gerekebilecektir.
Diğer önemli nokta, karaciğer hastalarını tok kabul etmemiz gerektiğidir. Sanki bir tok
hastayı uyutuyormuş gibi muamele ederiz. Dolayısıyla hızlı ama atravmatik bir havayolu
sağlamak esastır.
Lytshenon tercih etmiyoruz; lysthenon bilindiği gibi vücutta pseudokolinesteraz dediğimiz
bir enzimle yıkılıyor. Karaciğer hastalarında bu enzim düzeyi düşük olabiliyor ve ilacın
yıkılımı güçleşiyor. Biz hastaya kısa etkili bir kas gevşetici yapalım da aksi durumda dönüşü
kolay olsun düşüncesiyle hareket edersek, çok ciddi şekilde ortada kalabiliriz. Tercih edilen
kas gevşetici Tracrium’dur. Sebebi ise yıkılımının karaciğer ve böbrekten bağımsız
olmasıdır.
Karaciğer hastalarında ilaçların dozlarını minimal tutuyoruz. Çünkü etkiler uzamış şekilde
görülmenin yanında toksik hale gelmeleri de mümkün görünüyor.
Örnek vermek gerekirse; narkotik bir analjezik yaptığımızda, normal sağlıklı bir insandaki
etkisine göre kc hastasındaki etkisi çok şiddetli olabilir. Nedir bu şiddet derseniz; uzamış bir
solunum depresyonu, derin bir hipotansiyon vs.vs. Bu durum barbitüratlar için de geçerlidir.
Anestezik ajan olarak en iyi Propofol’ü tolere ediyorlar diyebiliriz, birçok kaynakta da
propofol’ün norm dozlarda yararlanımının yüksek olduğundan bahsedilmektedir.
Şunu da eklemekte yarar var; örneğin hastamızda renal bir yetmezlik söz konusu. Böyle bir
hastaya yaptığımız farmakolojik uygulamalarda, uyguladığımız ilacın böbrek kan akımını en
az şiddette etkilemesini isteriz. Veya nöroanestezide kafaiçi basınç artmasın yani serebral
kan akımını artırmayalım düşüncesinde hareket ederiz. İşte karaciğer hastalarında da bu
mantıkla hareket edilmelidir; biz bu hastalarda karaciğer kan akımının artmasını istemiyoruz.
Ve inhalasyon anestezikleri karaciğer kan akımını azaltıyorlar. Ama hepatotoksisite yapması
sebebiyle bu hastalarda halotan asla tercih edilmez. Yani direk kontrendikedir. Zaten artık
halotan kullanımı pek görülmüyor.
Hemodinamik yönden volüm olarak gireni ve çıkanı takip etmek durumundayız. Açık mı var,
kayıp mı var ? Transfüzyon mu gerekiyor, yoksa birikme mi var ? Eğer birikme varsa,
mannitol tercih ediyoruz. Mannitol sistemik etkileri minimal olan bir diüretiktir. Böyle
hassas hastalarda tercih etmek doğru olur.
Şimdi bunları bir defa daha toparlamak gerekirse ; kanama durumuna dikkat ediyoruz,
hastayı tok kabul ediyoruz, uyguladığımız ajanların sistemik etkilerinin minimal olmasını
istiyoruz, laparoskopik girişimlerde mutlaka NG ya da OG ile gastrik volümü boşaltıyoruz,
ayrıca da bu hastaların gastrik volümünün çok ciddi asidik olduğunu unutmuyoruz , kan
transfüzyonu gerekebileceğinden gerekli tedbirleri alıyoruz, kalın damaryollarını yedekte
bulunduruyoruz, fazlalıklar için mannitol uygulayabiliyoruz. Bu hastalarda hipotermi,
hipotansiyon, hipertansiyon, bradikardi, taşikardi vb. hiçbir sistemik anormallik istemiyoruz
.
Bu temel bilgileri edindikten sonra karaciğer hastalarındaki anestezi yaklaşımlarını daha
detaylı şekilde geniş kaynaklardan taramanızı tavsiye ederim...
YORUMLAR
Klasik Anestezinin en hassas konularından birisini paylaştım.
Teknik terimler sebebiyle algılanması mümkün değile yakın olsa da sayfamda bulunması açısından eklemek istedim.
Bu paylaşımdan gaye arşivlemek ve de konuyu birazdan da olsa okuyucuya duyurmak.
Alıntılanmış paylaşımları mesleki konularda yazanı belirterek paylaşmak zorunludur.
Çünkü paylaşılan konu tıp bilimlerinden olmasıyla okuyucunun karşısına kısa olarak bir göz atma gibi paylaşmak bana mesleki konu olması açısından sayfamda da görmek için istedim.
Arşivlemeyi seviyorum .
Devamı gelebilir...