NOEL VE YILBAŞI
NOEL VE YILBAŞI
Aslında bizlerde Noel kutlaması gibi görülen yılbaşı eğlenceleri, Hıristiyanların 25 Aralıkta kutladıkları güya Hz. İsa’nın doğum yılı kutlamaları ile hiçbir ilgisi yoktur. Bizdeki bir kutlama değildir. Eskiyen senenin gidişi yani bitişi, yeni bir senenin başlamasıdır.
Tarihi kayıtlara göre Hz. İsa’nın doğum günü bilinmemektedir. Romalıların putperestlik döneminden kalma, güneş tanrısına taptıkları pagan inanışından kalma bir geleneğin meşrulaştırılmasıdır. Romalılar 25 Aralık tarihini Hz. İsa’nın doğum günü olarak MS.313 tarihinden beri kutlanmasının öncüleri olmuşlardır. Bir kere tarihi kronoloji incelendiğinde İsa’nın Miladi takvimin başlangıcı sıfır değildir. M.Ö.250-300 sene önce doğduğu ve o tarihlerde İskenderiye okulunda eğitim gördüğü bir gerçektir.
Hıristiyan alemi 25 Aralıkta kiliselerinde ve şapellerde, bazilikalar da dini ayinler dualar yaparak kendilerince Hz. İsa’nın doğumunu kutlarlar. Bu kutlamaların yılbaşı eğlenceleri ile hiçbir ilgisi yoktur. Yılbaşı eğlencelerinde ise aşırı şekilde yiyip içerler. O gün sabahlara kadar eğlenirler. Hatta papazları dahi şarap içerek kendilerinden geçerler. Yapraklarını hiç dökmeyen çam ağacını ise yeni bir yıla girerken gençliğin, baharın müjdecisi kabul ederek yüz binlerce çam katliamı ortaya çıkar. En fakir peygamber olan Hz. İsa’nın bu gece yapılan aşırı eğlence ve israf ile çam katliamları ile ne ilgisi olabilir. Peygamberler hiçbir zaman içkiyi, çam keserek eğlenceyi, fuhuş ve kumarı velhasıl kendi vücuduna ve kesesine zararı tavsiye etmemişlerdir.
Yılbaşı eğlenceleri ekonomik bir sektör yaratmıştır. Piyasalara canlılık getirir. Fakat bu konuda aşırıya kaçmamak gerekir. Evinde ailesi ve dostları ile ifrata kaçmadan Hıristiyanlar gibi olmama şartıyla o gece yapılacak bir eğlencenin hiçbir mahsuru yoktur. İslam fıkhına göre eğlenmek ve uygulamak en münasibidir. Hıristiyanlar biz Müslümanların hiçbir dini vecibelerini örflerini benimseyerek kutlayıp eğlenmezler. Her nedense bizim aklı evveller onların alınmaması gereken geleneklerini bünyemize uydurmada çok mahirdirler. Bizde yabancı hayranlığı ve düşkünlüğü vardır. Bunlardan kaçınmalıyız.
Bütün bunların gelişmesine olumsuz katkı maalesef bazı din bilginlerinin ve kendilerini din adamı sayanların aşırı tutucu açıklamaları ile vaazları insanları yanlış etkilemektedir. Bu kimselerin gerçekleri saklamadan, taassuba kaçmadan doğruları halka anlatmaları gerekir. Maalesef kendi görüş ve çıkarlarının öne geçtiği yolda insanlara öncü olmaya çalışmaktadırlar. Söylenmelidir ki yılbaşının israfa kaçmadan ve başkalarının din anlayışlarına benzer olmamak üzere o gece eğlenilmesinde bir sakınca yoktur.
İmanlı insanlar günah işlediklerinde dinden çıkmazlar. Ancak inkâr ve şirk insanı dinden çıkarır. İşte dinde olmayanları dinin emirleri gibi dine ilaveler ve eklemeler yapanların yolunda onlara uyanların şirke battıklarıdır.
Bu vesile ile tüm insanlığın 2024yılına girişimizi vasat bir şekilde kutlayarak, sıhhat ve esenlik içinde geçirmelerini temenni ederim.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Öncelikle yazdıklarınızın altına imzamı atarım. Ben biraz daha farklı açıdan gelen bir soru sormak istiyorum.
İslami inanca göre Hz. İsa kabul edilen, saygı gösterilen bir peygamberdir. Peki onun doğumgününü kutlamakta bir sakınca var mıdır? Ama kiliseye gidersiniz, ama onun için yazılan mesneviyi okursunuz, ya da ormanda ateş etrafında dansedersiniz. Şekil ve tarih önemli değil ama İslamca kabul edilen peygamberlerin doğumlarını anmak müslümanlar için bir sorun mudur? Hatta öyle ki “Biz peygamberlerden hiçbirini diğerlerinden farklı görmeyiz” (el-Bakara 2/285) denildikten sonra, diğer peygamberler de birer kandil hakediyor gibi. (Hatta bir vaizin bu ayeti anması üzerine Süleyman Çelebi'nin tepki olarak Mevlit'i yazdığı söylenir bkz İslam Ansiklopedisi).
Ve kimsenin asıl soruna parmak basmadığını düşünüyorum: İslam'da renkli, günümüz insanın katılıp zevk alacağı bir kutlama yok (Yahudilik'te de yok) Hala 1600 ler ya da Tanzimat sonrası kutlamaları arasında gidip geliniyor. Saygılarımla.