5
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
617
Okunma
Dünyaya egemen olan güçlerin gizli ittifaklar kurmaları ve de savaş baronlarının lobi çalışmaları neticesinde;
Ekonomik, Siyasal, Hukuksal, Kültürel olarak;
Tam Bağımsızlığını elde edememiş ülkelere,
Bir anlamıyla yani geri kalmış ülkelere,
terörü pompalayarak adeta kan emici bir sülük vazifesini ifa ettiklerini görmekteyiz.
Kendilerini masum göstermek yaptıkları icraatları haklı çıkarmak için ise; birçok alanda psikolojik, sosyolojik, algı yöntemleriyle uyguladıkları
vahşiliğin fiziksel altyapısını oluşturarak algı faaliyetlerini cüretkârca icra ettiklerine şahidiz.
Yaptıkları vahşeti maskeleme yöntemleri ise halkın masumane duygularını okşamaya yönelik melek bunlar dedirten yöntemlerdir adeta.
Oysa kendi kurdukları emperyalizm düzeninde, aç sefil bıraktıkları halkın yoksulluğunu da rencide ederek, kamuoyunda tanınmış, saygınlığını da kazanmış ünlü sanatçıları kullanarak, kimi zaman sosyologları psikologları da bu işlere alet ederek sistemlerini meşrulaştırmaya dönük faaliyetlerini her alanda yürüttüklerini görebilirisiniz.
Bu düzenin en tehlikeli tuzaklarından olanı ise; ele geçirmek istedikleri toplumun manevi duygularını, kutsallarını vahşice kullanarak, çeşitli cemaatleri çok uzun hedefleri için her türlü destekledikleri, hatta bizatihi kendilerinin kurdukları dahi gün yüzü gibi ortaya saçıldığı durumları da yaşayarak deneyimlemiş bulunmaktayız.
ABD devleti ve Hükumet Başkanınca açıklanan(trump) ‘’KUDÜS’ÜN’’ İsrail in başkenti olarak ilan edilerek açıklaması bunun en somut delili ve de örneğidir.
Maalesef çoğu ülkelerin ‘’GÜÇLÜNÜN’’ ABD’nin etrafında yanında olmak istemesi cazip gibi gözükse de;
Dünya İnsanlığının varlığını özgürce sürdürebilmesi bakımından son derece tehlikelidir.
Yapılması gereken;
Bizim durumumuzdaki ülkelerin organize biçimde kenetlenerek;
Önce Kendi içindeki eksikleri düzeltip, yukarıda belirttiğim mazlum diye nitelendirilen, her bakımdan geri kalmış milletleri ve halklarının bilinç seviyesinin yükseltilmesi için çaba ve gayret sarf etmesi elzemdir.
Sonuç olarak ABD ve yandaşlarınca terör faaliyetlerine insan kaynağını oluşturma, finansmanını yapma, silahlanmalarını sağlama da dâhil, birçok faaliyetlerin icrasında her yol mubahtır politikasını adeta mihenk taşı olarak kabul etmeleri sonucunda görüyoruz ki;
Dünyada kan ve gözyaşı kurumayacaktır.
Şimdi soruyorum?
İnsanlığın mutluluğunu gerçekten istiyor muyuz?
İstiyor isek; elimizi taşın altına koyuyor muyuz?
14/12/2017 facebookda yayımlamışım