- 574 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
İNSANLIĞIN MUTLULUĞUNU İSTİYORMUYUZ
Dünyaya egemen olan güçlerin gizli ittifaklar kurmaları ve de savaş baronlarının lobi çalışmaları neticesinde;
Ekonomik, Siyasal, Hukuksal, Kültürel olarak;
Tam Bağımsızlığını elde edememiş ülkelere,
Bir anlamıyla yani geri kalmış ülkelere,
terörü pompalayarak adeta kan emici bir sülük vazifesini ifa ettiklerini görmekteyiz.
Kendilerini masum göstermek yaptıkları icraatları haklı çıkarmak için ise; birçok alanda psikolojik, sosyolojik, algı yöntemleriyle uyguladıkları
vahşiliğin fiziksel altyapısını oluşturarak algı faaliyetlerini cüretkârca icra ettiklerine şahidiz.
Yaptıkları vahşeti maskeleme yöntemleri ise halkın masumane duygularını okşamaya yönelik melek bunlar dedirten yöntemlerdir adeta.
Oysa kendi kurdukları emperyalizm düzeninde, aç sefil bıraktıkları halkın yoksulluğunu da rencide ederek, kamuoyunda tanınmış, saygınlığını da kazanmış ünlü sanatçıları kullanarak, kimi zaman sosyologları psikologları da bu işlere alet ederek sistemlerini meşrulaştırmaya dönük faaliyetlerini her alanda yürüttüklerini görebilirisiniz.
Bu düzenin en tehlikeli tuzaklarından olanı ise; ele geçirmek istedikleri toplumun manevi duygularını, kutsallarını vahşice kullanarak, çeşitli cemaatleri çok uzun hedefleri için her türlü destekledikleri, hatta bizatihi kendilerinin kurdukları dahi gün yüzü gibi ortaya saçıldığı durumları da yaşayarak deneyimlemiş bulunmaktayız.
ABD devleti ve Hükumet Başkanınca açıklanan(trump) ‘’KUDÜS’ÜN’’ İsrail in başkenti olarak ilan edilerek açıklaması bunun en somut delili ve de örneğidir.
Maalesef çoğu ülkelerin ‘’GÜÇLÜNÜN’’ ABD’nin etrafında yanında olmak istemesi cazip gibi gözükse de;
Dünya İnsanlığının varlığını özgürce sürdürebilmesi bakımından son derece tehlikelidir.
Yapılması gereken;
Bizim durumumuzdaki ülkelerin organize biçimde kenetlenerek;
Önce Kendi içindeki eksikleri düzeltip, yukarıda belirttiğim mazlum diye nitelendirilen, her bakımdan geri kalmış milletleri ve halklarının bilinç seviyesinin yükseltilmesi için çaba ve gayret sarf etmesi elzemdir.
Sonuç olarak ABD ve yandaşlarınca terör faaliyetlerine insan kaynağını oluşturma, finansmanını yapma, silahlanmalarını sağlama da dâhil, birçok faaliyetlerin icrasında her yol mubahtır politikasını adeta mihenk taşı olarak kabul etmeleri sonucunda görüyoruz ki;
Dünyada kan ve gözyaşı kurumayacaktır.
Şimdi soruyorum?
İnsanlığın mutluluğunu gerçekten istiyor muyuz?
İstiyor isek; elimizi taşın altına koyuyor muyuz?
14/12/2017 facebookda yayımlamışım
YORUMLAR
Birçok konudan bakılıp, irdelenecek bir konu. Özellikle eğitim sisteminden bakıldığında oturmayan bir sistemimiz var. Avrupa'da ders kitapları bizim ülkemiz kadar çok değişmez. Ayrıca test sistemi çocuklarımızın yazma ve algılama bilinçlerini değiştirdiği gözlenmekte. Bir konu hakkında düşüncelerini sorduğunuzda okuma alışkanlıklarını çok fazla olmadığı için çok fazla yorum yapamıyorlar. Üniversitelerde de sınavların test olmasını isteyen öğrencilerimiz mevcut.
Avrupa'dan gelen erasmuslu öğrencilerle bizim eğitim sistemini karşılaştırdığınızda aradaki farkı gayet görebiliyorsunuz. Umudumuz yeni nesil ise düşenen, sorgulayan ve okuyan bir kesim olmalı. Ama malesef açıkçası çocuklarımızI testlere boğarak düşünme, sorgulama ve yazma gibi düşünsel becerilerin gelişmesine engel oluyoruz.Çok detaylar mevcut.
Ayrıca Entelektüellerinde halka karşı bir sorumluluk vardır. Ama günümüzde bu kesim malesef halktan uzaktır. Küresel kesim dünyanın eğitimli insan sayısını bile kendi kadrolarına göre ayarlamaktadırlar. Örneğin bill gates. Babası ve dedesi incelendiğinde hangi kesimden geldiği belli.
Küresel kesim ayrıca uyuşturucu ticaretinide yönetmektedir. Gençler arasında bilinçli bir şekilde bu maddenin kullanımı artırılmaktadır. Çünkü dünya geleninde sorgulayan ve bilinçli gençler istemiyorlar. Fullbright burslarla bilimede küresel boyutta yön veriyorlar. amerikada babaların hayrına doktora ve yüksek lisans bursları dağıtmıyorlar. kısacası gençlerimiz bu konuda bilinçlendirilmelidir. Bilinçli bir şekilde eğitim sistemizle oynanıldığını düşünüyorum.
Belli bir süreden sonra kırılım yaşayacaklar. Dünya tarihinde hiç ummadığınız onay verdiğiniz hareketler zamanla sizin yok olmanıza sebep olacak iticü gücü oluşturmuştur.Gidecekler ama öyle ama böyle kapatalist sistemin sonu gelecek.
Çok önemli bir konuya değinmişsiniz.
Kaleminiz her daim işlesin
saygılarımla.
MÜSLÜM BAYRAM
eksik kaldığımız noktalara dışarıdan bakan yetkin bir gözle irdelenmesi çok çok hoş gerçekten
emeğinize kaleminize sağlıklar dilerim hocam
çok teşekkürler
Küresel Kraliyet yani Rachelfelar , Roctheld hanedanlığı ve de dünyadaki piyonları %4'lük kesim.
Dünyanın paraları onların.
Hitler yada Reich sonu gelmez dünyayı tek dünya devleti için kana buladıkları elemanlar.
Zamanında dünya nüfusunun yüzde 80'inden fazlasını yok edilmek geri kalanın ise sömürülmek ,güdülmek için köle gören ,insanlık düşmanı ,kendi dışındaki hiçbir insanı insan hatta varlık olarak dahi görmeyen ,Afrika zencileri yani esas sahiplerinden boşaltılmış, moleküler biyolojiyi kullanarak aşılarla , gıdalarla hasta edilmiş ,ömrü alenen belirlenmiş ve yok edilmiş ve edilecek dünya nüfusu ve onların yani bizlerin efendileri
"KÜRESEL KRALİYET!".
Bizler köleyiz !
Ben bunu 20 yıldır araştırmış ve de sonuçlarını gördüğümde çektiğim acıyı anlatmak güç.
Ölümü bu yüzden düşündüğüm oldu hep.
İnsanlık olarak açlıkla, sefaletle dinci pozisyonundaki İsrail Mossad yetiştirmesi sahte müslüman görünümlü ajanlar ile çevrelenmiş, nefes alınmaz , efendilerimizin gölgesinde yaşamamız onların emrinde.
Yani kurtuluş ümidi Oktay Sinanoğlu gibi devlerce uyanış varsa da bence çok çok zor.
Halklar sahte önderlerin emrinde ,düşünmeden ,salt akıldan uzak.
Dünya ülkeleri yağmalanmış.
İnsanlar ölmüş, aç kalmış kimin umrunda.
Kurtuluş çareleri aranmalı.
Çare!
Uyanış...
MÜSLÜM BAYRAM
''ÇARE UYANIŞ''
Güneşten korkulmaz ki
Güneş gibi sımsıcak günler dilerim
eyvallah
Kavramsal Empati Yılmaz S
Sizin gibi insanlara şiirlerime konuk olmanız gurur verir her türlü beğeni, yorum beklenmeksizin kesinlikle.
Çünkü benim yazımlarımı ancak benim ruhumla algılanmış yürekli insanlar okuması bana mutluluk ve huzur verir.
Saygılarımla...
Siz kendi adınıza bu yazıyı yazarak elinizi taşın altına koymuşsunuz .
Endişelerinizin tamamına katılıyorum.hep sorgulamışımdır etrafı ateş cemberi olan bu coğrafyaya neden fiili saldırıda (işgal) bulunmuyorlar diye. Gazi'nin Çanakkale'de yazdığı destanın ruhudur ki bunu fiilen ( scak savaş)başaramayacaklarını bilen dış büyük emperyaller köy enstitulerini kapatarak başladılar esaslı çalışmalarına.bu kısa bir süreç olmayacaktı onlar da bunu biliyordu.
Zaman içinde ,Alevi Sünni Kürt ,Türk Sağ Ve Sol gibi halkı karşı karşıya getirecek yapay gündemler yaratarak bizi kendi icimizde ayrıştırmayı malesef kısmen de olsa başardılar.lakin halklar arasındaki gerçek bağların gücünün pratiği bu engelleri aşmayı başarmıştır.merdiven altı tarikatlerin de türemesiyle esas vurucu güç din üstünden harekete geçirilmiştir.acı olansa Hz Muhammed'in( s.a v) mustuladıgı hak din İslamın içi boşaltılarak bu durumdan en büyük darbeyi almasıdır.icerikten uzak, sekilcilige büründürülmüs İslam oysaki
İlmi ve sevgiyi işaret eder.
Bir can alan bütün insanlığı öldürmüş gibidir diyen dini İslam ülkeleri birbirinin boğazını sıkıyor K
ken,ülkemizde son yirmi beş yılda deizim ve ataizim pig seviyelere ulaştı.
Lakin umutsa yine Çanakkale ruhunu kaybetmeyen bu millet tedir diye inanmak istiyorum.
İçinde barındırdığı halkları kucaklayıp,sarmalayan eğitim ve bilimin ışığında tekrar sanayisini güçlendirerek beyin gücüne sahip çıkacak teknolojik yarışta kendi saffindan vaz geçmeyecek
Zenginden alıp dar gelirliyi koruyacak eşit ,Adil ve Adaletin üstünlüğüne ehemmiyet veren dengeli , istikrarlı politikalar izlenerek başarmak elbette mümkün.
Savaştan henüz çıkmış Mustafa Kemal'in kısa zaman da gerçekleştirdiği devrimler bunun muhteşem ispatlarıdır. Ömrü vefa etseydi toprak devrimini de gerçekleştirip o günden bu güne taşınan terör adı altındaki bir çok sorunuda kökünden halletmiş olacaktı.
Elimizi olmasada parmağımızı kaleme degdirdik hocam.saygılarımla.
Anadolu'nun vefalı, fedakâr insanını ayrı tutarak…
Geçmişte yaşadığımız savaşları zorlukları dile getirmeden bugünü anlamak istiyorum.
Toprağını bırakıp şehirde daha iyi yaşamı, daha iyi okumayı göze alanlar ter akıtacak. Ağlamayacak yeri geldiğinde aç çabalayacak, yeri geldiğinde köftesini yemesini bilecek
Bu yaza doğru işlerimizin yoğunluğundan yeni eleman arayışına girdik dört ay boyunca şartlarımız ortanın biraz üstünde olsa da çalışacak personel bulamadım. Yaşları daha otuzuna varmamış üç ay, altı ay, bir yıla doldurmadan işten ayrılanları gördüğümde şaşırıp kaldım. Kimi ortamını, kimi şartlarını, kimisi de yazın çalışmak istemediğini tatile gitmek istediği için ayrıldığını söyledi.
Hiç tecrübesi olmayan bir arkadaşı istediği şartlarını vererek okey leştik… Bir gün sonra beni arayarak yolun çok uzak olduğunu özel hayatının kendine kalmayacağını söyleyerek kabul etmedi.
Onun yerine işe giren rızkını huzurla kazanıyor.
Düşünüyorum efradımdaki herkes çalışıp alın teri dökmeden pahalılıktan ağlıyor. Biz ne zamandan beridir hazırcı bir millet olduk. Eleştirilerimiz elbette olacak. Bu eleştiriler yapıcı ve öğretici yön verici şekilde olmalı.
Ne zamandan beridir iyiye iyi demeyi unuttuk. Şükretmeyi alçak gönüllü olmayı unuttuk. Çalışın dediğimde, devlet yöneticilerinin işi ne seçildiler bizi bakmakla yükümlüdür diyorlar. Eee peki sen birey olarak bu vatan için ne yapıyorsun. Bir ağaç bile dikmesini bilmiyorsun.
Çalıştığım iş yerimin portonum ailesi yüksek üniversitelerde okumuş varlıklıydı. Kendisi ailesine den yük olmadan İstanbul semtlerinde limon satarak okul harçlıklarını çıkardı.
Stanford University dereceyle bitirdi. Her sabah en erken ofise o geliyor.
biz çoklu kültür renkliliklerimizi kabullenmeyip birbirimize laf sokmaktan bir araya gelebilir miyiz soru işaretidir bende
Konuşulacak konular çok,
Saygılarımla sevgilerimle selamlar
MÜSLÜM BAYRAM
Bunu başarabilmek demek zaten paylaşmak demektir de aynı zaman da.
Paylaşım ruhu taşımadığınla ne üzüm yiyebilir ne de yetiştirebilirsiniz.
O halde ortak akılda buluşarak ''ÇEKİRDEK RUH'' oluşturup, kenetlenmeliyiz.
Benim aradığım tekilci yaklaşımlar dan ziyade, Toplumları kitleleri ulusları ayağa kaldıracak O çekirdek ruhu keşfetme arayışımdır.
Katkılarınıza müteşekkirim
nice saygılarımı sunar
her şeyin gönlünüzce olmasını niyaz ederim
Siz kendi adınıza bu yazıyı yazarak elinizi taşın altına koymuşsunuz .
Endişelerinizin tamamına katılıyorum.hep sorgulamışımdır etrafı ateş cemberi olan bu coğrafyaya neden fiili saldırıda (işgal) bulunmuyorlar diye. Gazi'nin Çanakkale'de yazdığı destanın ruhudur ki bunu fiilen ( scak savaş)başaramayacaklarını bilen dış büyük emperyaller köy enstitulerini kapatarak başladılar esaslı çalışmalarına.bu kısa bir süreç olmayacaktı onlar da bunu biliyordu.
Zaman içinde ,Alevi Sünni Kürt ,Türk Sağ Ve Sol gibi halkı karşı karşıya getirecek yapay gündemler yaratarak bizi kendi icimizde ayrıştırmayı malesef kısmen de olsa başardılar.lakin halklar arasındaki gerçek bağların gücünün pratiği bu engelleri aşmayı başarmıştır.merdiven altı tarikatlerin de türemesiyle esas vurucu güç din üstünden harekete geçirilmiştir.acı olansa Hz Muhammed'in( s.a v) mustuladıgı hak din İslamın içi boşaltılarak bu durumdan en büyük darbeyi almasıdır.icerikten uzak, sekilcilige büründürülmüs İslam oysaki
İlmi ve sevgiyi işaret eder.
Bir can alan bütün insanlığı öldürmüş gibidir diyen dini İslam ülkeleri birbirinin boğazını sıkıyor K
ken,ülkemizde son yirmi beş yılda deizim ve ataizim pig seviyelere ulaştı.
Lakin umutsa yine Çanakkale ruhunu kaybetmeyen bu millet tedir diye inanmak istiyorum.
İçinde barındırdığı halkları kucaklayıp,sarmalayan eğitim ve bilimin ışığında tekrar sanayisini güçlendirerek beyin gücüne sahip çıkacak teknolojik yarışta kendi saffindan vaz geçmeyecek
Zenginden alıp dar gelirliyi koruyacak eşit ,Adil ve Adaletin üstünlüğüne ehemmiyet veren dengeli , istikrarlı politikalar izlenerek başarmak elbette mümkün.
Savaştan henüz çıkmış Mustafa Kemal'in kısa zaman da gerçekleştirdiği devrimler bunun muhteşem ispatlarıdır. Ömrü vefa etseydi toprak devrimini de gerçekleştirip o günden bu güne taşınan terör adı altındaki bir çok sorunuda kökünden halletmiş olacaktı.
Elimizi olmasada parmağımızı kaleme degdirdik hocam.saygılarımla.
MÜSLÜM BAYRAM
EMPERYALİSTLERİN kendi itiraflarında söyledikleri ŞUDUR; Atatürk hedeflerimize ulaşmamızda bizi 50 yıl kadar ötelemiştir.
BU CÜMLE ÜZERİNE HERKESİN BİR DAKİKA DÜŞÜNMESİ LAZIM.
güzellikler acı tatlı gerçeklerimizi net ortaya koymaktır. yorumunuz da olduğu gibi
çok teşekkürler değerli şair
nice Saygılarımla