Müjdeli Haber
İçi içine sağmıyordu bu müjdeli haberi kocasına nasıl vereceğini düşünüyor,sağlığına daha çok dikkat etmesi gerektiğinden fazla heyecanmamaya çalışıyordu.Hiç giymediği elbiseyi giymiş,parfümünü sürünmüş hafifçe de makyaj yapmıştı,kocasına karşı şık olmalıydı ve kocasının çok sevdiği yemekleri yaparak yemek masasını bir güzel süsledi.Her şey hazırdı sadece kocasının eve gelmesi dışında.
Telefon etti ancak kocası açmadı,üç dakika sonra yine aradı gene açmadı,mesaj attı:
"Bu akşam eve biraz erken gelebilir misin?"
Moralini bozmamak için direniyor,kocasının ilgisizliğini işlerinin yoğunluğuna bağlıyordu.
Yarım saat sonra aradı telefonu açtı kocası ama istemediği bir ses tonuyla cevap verdi karısına:
"Ne arıyorsun iki de bir,müsait değilim.Eve neden erken geleceğim ki yine kıymetli misafirlerimizden kaynanamız ile kayınbiraderimiz mi gelecek?"
Sevinci kursağında kalmıştı kadının, ne diyeceğini bilemedi, sesi titreyerek:
" Gelince öğrenirsin ama bugüne kadar hiç gelmeyen ve geldikten sonra da gitmeyecek olan misafirimiz gelecek,"diyebildi.Sandı ki kocası merak edip soracak;
"Kimmiş o misafir?"
O akşam yemeği ölüm sessizliği içerisinde geçti ne yemek konuşuldu ne misafir ne de odanın süslenmesi.
Mutfağa gittiğinde aklına bir fikir geldi tüpün arkasına bir tabak bırakarak içeriye doğru seslendi:
-Hay Allah,tam düşecek yeri buldun,nasıl alacağım şimdi bunu?"
Kocası geldi ve var gücüyle tüpü kenara iterek düşen tabağı alıp karısına uzatırken yine fırça atıyordu:
-Ağır değil ki o kadar,ayağınla da itebilirdin,çocuk değilsin ya."
-İstesem de kaldıramam artık bundan sonra dedi,karısı.
-Neden?
-İki canlıyım da o yüzden.
Kadın olmak zor sanattır.