- 213 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Güya Bu Gün On Aralık
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği 10 Aralık günü, 1948’den bu yana “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak anılıyor. Türkiye bu bildiriye 1949 yılında imza atmıştır. Bildirge, tarihteki en ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, her bireyin özgürce, eşitçe ve onurlu bir şekilde yaşamasının ancak devletlerin uluslararası bir belge etrafında bir araya gelmesiyle mümkün olacağı fikrine dayanıyor.
İnsan hakları konusunda uluslararası alanda en temel belge olan bu Bildirge; ırk, renk, din, cinsiyet, dil, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler sebebiyle ayrımı gözetmeksizin hepimizin doğal insan haklarına sahip olduğunu vurgular. Yaşama hakkımız başta olmak üzere tüm haklarımıza insan onuruna yaraşır bir şekilde erişmemizi hedefler.
İnsan Haklarının, gerçek manada korunması için; öncelikle eğitim ve güç ile alakalıdır. Güç olmadan, insan haklarına yönelik ihlaller önlenemez. Eğitim olmadan da, bu hakların toplumlar nezdinde sürekliliği ve geçerliliği sağlanamaz.
İlahi dinlerin kaynak ve yaşantılarında “Temel İnsan Hakları” ve hatta tüm canlıların yaşam hakkı önemi vurgulanmış ve uygulanmıştır. “Hilful Füdul” , “Medine Vesikası” ve “Veda Hutbesi” bu metinlerin ve uygulamaların en bariz örnekleridir.
İnsan Haklarımız, sanki diğer canlılar veya uzaylılar tarafından gasp ediliyor da; biz bu hakları almak için mücadele ediyoruz! Maalesef insan hak ve ihlalleri, yine hemcinslerimiz tarafından ihlal ediliyor. Hatta en çokta “gücü elinde bulunduran devletler” tarafından ihlaller yapılıyor. Dolayısıyla bu güçlü devletler karşısında, gücü olmayan devletler hiçbir şey yapamıyor. Bireysel ve toplumsal tepkiler, bu hak ihlallerini ve zulümleri engellemeye yetmiyor.
Özellikle ikinci dünya savaşından sonra gücü eline geçiren AB ve ABD, Ortadoğu, Afrika ve Dünya’nın pek çok yerinde sömürgecilik faaliyetleri ile, o coğrafyaların kaynaklarını sömürmüş ve temel insan haklarını hiçe sayarak; pek çok katliam yapmış ve yapmaya devam ediyorlar. Çin ve Rusya gibi güçlü ülkeler de, aynı emperyalist emeller için; temel insan hakları ihlallerine devam ediyorlar.
Emperyalist güçlerin, sözüm ona “Demokrasi ve İnsan Hakları” bahanesi ile Afganistan, Irak” başta olmak üzere, yakın zamanda Dünyanın pek çok yerinde, milyonlarca masum ve mazlum insanların kanını dökerek, insan haklarını açık açık ihlal etmişlerdir.
Son olarak Filistin ve Gazze’de yaşanan katliam ve soykırım, yine batılı emperyalist devletlerin, Siyonistlere verdiği destek ile, tüm dünya kamuoyu önünde devam etmektedir. Yine Arakan, Doğu Türkistan, Yemen ve Dünyanın pek çok yerinde bu ihlaller maalesef aleni bir şekilde yapılmaktadır.
Dolayısıyla batının bize dayattığı batıl değerleri ile “Temel İnsan Hakları” güvence altına alınamamaktadır. Bu anlamda adil bir “Küresel Güce” ve “Ahlaki Eğitime” ihtiyaç vardır.
Hiçbir insanın hak ihlaline uğramadığı bir Dünya’ya ulaşmak dileklerimle…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.