- 306 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Tüyap Okur Yazar Buluşması
YAZAR OKUR BULUŞMASI /Derya Avşar
40. İstanbul Tüyap kitap fuarı ve algısı üzerine...
Daha öncede birçok kez katıldığım Tüyap kitap fuarı ile ilgili düşüncelerimi paylaşacağım sizlerle...
Bu yıl; imza günümün yanı sıra Azerbaycan televizyonu tarafından düzenlenen bir şiir dinletisine katıldım ve bir de, "Edebiyat şiir" konulu söyleşim oldu. Az katılım olmasına rağmen çok keyif aldığım bir deneyim, söyleşi oldu.
Kitap, sanat, yazar ve okur...
Öncelikli olarak, "Yazar" vurgusu sizde nasıl bir çağrışım, nasıl bir intiba bırakmalı bunu açmak istiyorum.
Daha okur yazara yönelmeden yazar, okuru kitabına yönelmesi için teşvik de bulunuyor ve onu etkisi altına alarak kitap almaya zorluyor!
Toplumda da zaten okuma kültürü olmadığı için, bu ilgi karşısında memnun olduğunu, kitap alarak kanıtlıyor okur. Kitabın içeriği, yazarın davranışları pekte önemsenecek bir durum değildir...
Oysaki bir yazar, öncelikli olarak duruşu ve davranışlarıyla bir kimlik oluşturmak zorundadır çünkü toplumun öncüsü, topluma rol model olmaktadır...
Bir insanı nitelikli yapan tek şey, kişiliği ve dik duruşudur.
Fakat toplumun istediği bu! Algısı, kapasitesi bu! Özgür iradesiyle yazar, kitap seçime özgürlüğü varken, ona sunulmakta olanla yetinmeyi tercih ediyor. Gerçek okur, ne yazar arayışında olur, ne popüler yazar takıntısı vardır. Gerçek yazar, sadece eserin içeriğiyle ilgilenir, okumaya değer kitabı alır, gider.
Bir de popülist zihniyette olan okur kitlesi var tabi... Kalemiyle değil de ismiyle ün yapmış yazarlara hayranlık furyası söz konusudur ki, yüz yıllardır sürdürülmektedir...
Neden ünlü yazarların kitapları daha uygun fiyata, ün yapmış yazarların kitapları daha pahalıya satılıyor sorusuna gelince; ünlülerin kitapları hem sürümden hemde sürekli yeni baskıya gittiği için daha uygundur; ama yeni yazarlar tanınmadığı için kitapları ilgili görmüyor ve yayıncılar baskı ücreti talep ediyor. Dolayısıyla maliyet katmerleniyor.
Kitap tezgâh’larını pazar tezgâh’larından ayıran tek etken; kültür, sanat ve edebiyattır. Ancak yazarlar zararlarını karşılayabilmek için, "Gel vatandaş gel, en güzel kitap benim kitabım!" sloganıyla fuarda yerlerini aldılar. Sanat kirliliğine katkı sunan okurların algısı üzerine söylenecek tek söz var; siz okumuyorsunuz siz, okuyormuş gibi yapıyorsunuz...
Ve kendisine "Yazarım" diyen, kendisiyle
aynı stanta bulunduğum bir şahıs, kendisinin önünü kapatıyorum gerekçesiyle beni kovma küstahlığı’nda bile bulundu. Kendisine gerçekten çok üzüldüm.
"Dostum" diyenler dost değil, "Kültürlüyüm" diyenler kültürlü değil, "Yazarım" diyenler yazar değil...
Şan, şöhret, ün, para, pul gelir geçer ama kalite değişmez.
Ticari yönünüzü pazarcık yaparak kullanmanız faydanıza olur. Çünkü sanat bunu kaldırmaz. Eğer bu yanlışa düşecek olursak; sağlığın, eğitimin, ekonominin içini boşalttığımız gibi, sanatın da içini boşaltmış oluruz.
"Kitap pahalı" diyenlere bir sözüm var: Kitap pahalı değil, sanat çok ucuz... Zaten kitap değerini parayla ölçmeniz mümkün değildir.
Napolyon şimdi hayatta olsaydı eminim, "Para, para, para" değil "Sanat, sanat, sanat" derdi...
Doğru toplum, doğru sanat, doğru kitap...
Dipnot: Beni mutlu eden birşey vardı ki; bir okur kitlemin oluşmasıydı. Bir önceki kitabımı okuyan, muhakkak gelip yeni çıkan kitabımı da alıyor, dönüş sağlıyor...
Sanatın ticareti olmaz çünkü sanat, paha biçilmezdir... Sanat ile aydınlanma dileklerimle...
Tarih: 11/06/2023
#herkes
YORUMLAR
"Ve kendisine "Yazarım" diyen, kendisiyle
aynı stanta bulunduğum bir şahıs, kendisinin önünü kapatıyorum gerekçesiyle beni kovma küstahlığı’nda bile bulundu. Kendisine gerçekten çok üzüldüm."
Bu, dükkanının önüne araba park edilmesine dükkanının önü kapanır diye karşı çıkan esnaf tipolojisine benzemiş, ki esnaf haklı da, sizin kitap standında yaşadığınız hazin tabi, öyle ya yazar esnaf değil ki
Yine
"Şan, şöhret, ün, para, pul gelir geçer ama kalite değişmez.
Ticari yönünüzü pazarcık yaparak kullanmanız faydanıza olur. Çünkü sanat bunu kaldırmaz. Eğer bu yanlışa düşecek olursak; sağlığın, eğitimin, ekonominin içini boşalttığımız gibi, sanatın da içini boşaltmış oluruz." demişsiniz ki haklısınız
Birden anımsadım
"Hababam Sınıfı öğrencileri Semra Hoca’ya aşk mektupları yazarlar. Semra
Hoca öğretmenler odasında müdürle konuşup öğrencileri şikâyet eder. Ve öğrencilerin
kovulmasını ister. Müdür, Semra Hoca’ya haklı olduğunu söyler ve daha hafif
cezalarla geçiştirmek ister. Semra Hoca: “Ne diyorsun sen Müdür Bey! Hepsi
kovulacak!” der. Müdür: “Deli misin kızım sen, sonra ben ne yaparım, zaten işler
kesat.” der. Semra Hoca: “Burası ticarethane değil Müdür Bey, okul.” der. Müdür:
“Okul ama bu okul kaç parayla dönüyor biliyor musunuz?” der."
Bir defasında öğrenciyi okuldan kovmak isteyen ve kabahatin duyulduğu takdirde okulun uğrayacağı zararı anımsatan müdüre ben tüccar değil eğitimciyim diyen Mahmut hoca karakteri akla gelebilir
Aslında yazar da bu ruha sahip olmalı bir yerde
Fakat öyle bir devirdeyiz, eğitimciler o kıymet ölçüsüne sahip değil ki yazar da ne gezer
Yazar, Gönül Yazar makamında çalıyor artık
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.
Derya Avşar
Çok muhteşem bir değerlendirme olmuş, çok teşekkür ediyorum. Aydın bir dünya dileğiyle... Selamlar...
Derya Avşar
Çok muhteşem bir değerlendirme olmuş, çok teşekkür ediyorum. Aydın bir dünya dileğiyle... Selamlar...
Kitap konusunda kendim de gördüğüm çoğu husus var .
Nacizane izninle paylaşıyım şair.
İlk önce kitap düşüncesiyle 20 yıl önce yola çıkmış ve adım adım zorlu mücadelelerce sonra kitap için özgüvenim geldi.
Yayınevleri kar etmeyecekleri ,para kazanmayacakları şaire , onun elektronik postadan gönderdiği dosyaya bakmaz.
Bu durum ülkenin en büyük 10 yayın evinde geçerli.
Ben İş Bankası gibi bu seviyedeki yayınevlerine dosyamı gönderdim .
Ama inceleme olanağına dahi bulduklarını sanmam.
Yazmak , bir şeyler üretmek bana daha kolay geldi.
Hayallerimiz ,kitap fuarlarındaki okuyucu ile bulaşma düşünceleri bizler için hemen hemen imkansız.
Çünkü ülkede kitap okuma oranı hangi düzeyde olduğu ortada.
İnsanların kitaba verilen paraya enayilik gözüyle bakmalarından dolayıdır ki yazma düşüncem biraz dalgalansa da bugünlere geldi.
Yayınevlerinden kabul almak mesele, kitabın yayın süreci daha mesele.
Genel Yayın Yönetmeninin kaprisleriyle uğraşmaktan ,kitap kapağı ,önsöz derken hatta teşekkürler bölümleri aşırı stres.
Benim kitabıma gelen yorumlarsa ülkenin geldiği nokta gibi.
Üst düzey insanlardan övgü dizileri ,tebrik yağmurları alırken sıradan daha kitabı okumamış insanlar ,hatta sahte hesaplar dahi kitabın tanıtıldığı yayınevinin sosyal medya hesabına olmadık ağır laflar sizin moralinizle oynamak ve ötesi durumlar benim için tam bir kaos gibiydi.
Kitabı eleştirmek o kadar kolay olmamalı.
Hele ki benim gibi hiç olmamış kelimeler , romansal akıcı bakış açılı uzun şiirlerse tabi ki de.
İnsanların kitap yazarına para verdikleri köle gözüyle bakmaları ,her türlü eleştiriyi çekmek zorundaymışız gibi olması benim ayranımı kabartan haller.
Benim gibi hayattayken ölmeden insanlara ,aileye bir şeyler bırakma çabasındaki nice insana sayısız saldırılar oldu ve yayınevi hep sessiz kaldı.
O yüzden Türkiye gibi ülkede kitap yazmak alenen suç gibi.
Hele ki maddi bir beklentiniz yoksa o zaman rahatsız biraz.
Batı hatta Japonya gibi üst elit seviye ülkelerde hatta 1800'lü yılların Rusya'sında Tolstoylar nasıl doğmuşsa gerekçe basit.
Devlet teşviki yani.
Ama bizler yayınevlerin vahşi duygularının insafına kalmış adı yazar olanlarız.
Biraz düşünce panoraması yapmak istedim ki bizim gibi yeni yeni yayıncılığa adım atmış şairlerin biraz da sesi olmak düşüncesindeyim.
Umudumuz az ama hayallerimiz haladır sonsuz.
Teşekkürler paylaşım için...
Derya Avşar
Selamlar...