- 310 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Koyu Şiirler
Koyu Şiirler
"Koyu Şiirler" Şair Ahmet Doğru’nun, Kdy Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu beşinci şiir kitabıdır. Eylül 2023’te neşredilen, "Açık Koyu, Orta Koyu ve Koyu Koyu" şeklinde üç bölümden oluşmaktadır. Bölümler; on üç, on beş ve on yedi şiirden müteşekkildir. Kırk beş şiirin yer aldığı kitap, yüz on iki sayfa hacmindedir.
Şiirlerde ’koyu’ ifadesi daha çok anlatımda bir odaklanmayı ve derinliği taşıyor. Koyu; yoğun, kalın, dip, aşağı, derin gibi anlamlar taşımaktır. Bu anlamları yansıtan bir içerik taşınmaktadır. Nietzsche gibi konuyu ele alıksak, şair de şiirleri bir çerçeve bir konu dahilinde, “kamburla kamburca yazmayı” ve bir nevi konuşmayı şiar edindiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda şiirlerin ayağı yere basmakta ve zuhurat taşımamaktadır. Şiirlere, Allah’ın selamı ile bir girizgâh yapılmaktadır. "Selamla açılır sözün bohçası/ Selam diye sözümüzü açalım/ Selam kardeşliğin gümrah bahçesi/ Selamla dünyaya dua saçalım. (s.5)
Şiirlerde her ne kadar hece şiirinin izlerini görsek de şiirlerin geneli serbest tarzda yazılmıştır. Önceki şiir kitaplarının aksine, şiirlerin daha dinginleştiğini, şiirlerin durulduğunu ve munisleştiğini söyleyebiliriz. Başka bir ifadeyle şair, içindeki sesi yatıştırmış olduğunu söylesek yeridir. Şairin önceki şiirlerine göre bir dinginlik belki de yaşın verdiği bir kemale ermişlik de olabilir. Şiirlerde ki dinginliği, yer verilen temalar üzerinden de okuyabiliriz. "Sessizlik, tabiat, kuşlar, kuşlardan kumru, serçe, Arap bülbülü, kırlangıç, mevsimler, çiçekler, sardunya" gibi bu listeyi uzatabiliriz.
Notlarıma aldığım, beğenimi celp eden bazı şiir bölümlerini buraya taşımak istiyorum izninizle. "Sessizlik çantada keklik/ kandırmıyor bizi dağlarda kar sesleri/ susuyoruz gökyüzü kuş kanadı" (s. 14), "Kestik selamı sabahı bıraktık serçelere/ lebalep fincanlar koyu kıvam safî hüzün/ sardık yaramızı bulduğumuz keskin acılarla/ aşkın canına okuduk lafı mı olur sözün" (s. 42), "Hatırına gelmez hiçbir hatıra/ kalbi yoğurursa o koyu nisyan/ telaşı büyütür devleşen kentler/ gölgesini bile tanımaz insan" (s. 73)
Şiirlerde geçen kimi mekân ve isimlere de göz atacak olursak; "Akdeniz, Nurdağı, Çukurova, Ankara, Kızılay, Dikmen Yokuşu, İstanbul, Taksim" gibi yerler daha çok şairin vakitlendiği, bulunduğu yerlerdir. Kıymete haiz isimler olarak da "Hz. Âdem, Yunus Emre, Yusuf Has Hacip, Muhyiddin arabî, Farabî, Aristo" gibi isimleri sıralayabilirim. Şiirlerde kullanılan kelime hazinesinin genişliği dikkat celp etmektedir. "Ateşgede, sesletim, cıvıltı, verysoft, mod, hissikablelvuku, taksonomi, epistemolojik, sentaks, korelasyon, klişe, diaspora, fenomen, gündüzkiler" gibi birçok kelimeyle örnekleyebilirim. "Kar arsız soğuk", "Kepitir biciciler", "Küncülü ekmeği", "Ağaçların yaş ömrü kırkı geçince uzar" gibi farklı ifadelerle de çağrışımlarla da karşılaşıyoruz.
Son tahlilde; şiirlerde, senkronik bir duygudaşlık hali kendisini hissettiriyor. Buna hipotetik ortak bir dil ve duygudaşlık hali de desek yeridir. Çok şair de olduğu gibi Ahmet Doğru’nun "Koyu Şiirler"inde de özün ana kaynağında insan olduğunu söylesek yanlış olmaz. Bu hal, hep bir bahara ermişliği ve arzuyu beraberinde taşımaktadır. Şairin son şiirinin final bölümüyle yazımızı nihayetlendirelim. "Çayın sıcaklığına kalemin aydınlığına/ sığınırız çünkü güven kaybında dünya" (s.111) Okunmasını tavsiye ederim. İyi okumalar.
İlkay Coşkun
09.12.2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.