- 234 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BEN ÖLDÜKTEN SONRA SEN-BÖLÜM-6
Boş bir masa bulup oturduk, tam konuşmaya başlıyordum ki, arkamdan duyduğum ses beni çok mutlu etti. ‘’ Naz kızım sen buralara gelir miydin?’’
‘’ Ah Mümtaz abi sesini duymak beni çok mutlu etti. Tanıştırayım, arkadaşım Başak.’’
‘’ Merhaba Başak tanıştığımıza çok memnun oldum. Ben Mümtaz.’’
‘’ Sağ olun efendim, bende Başak.’’
‘’ Ne içersiniz Hanımlar?’’
‘’ O demli çayını özlemişim, bize iki demli çay gönderirsen çok iyi olur.’’
‘’ Bu sefer çaylar benden. Bizzat ben getireceğim.’’
‘’ Abla senin de başından birçok olay geçmiş. Onur abi söyledi.’’
‘’ Onur dedin de, o mesleğinde çok başarılı bir doktor. Ona güven zararlı çıkmazsın.’’
‘’ Bilmiyorum çok zor bir dönemden geçiyorum.’’
‘’ Korkmadan kendini Onur Beye teslim et. Senin sorununu çözecektir. Sorun demişken, bana da açılabilirsin. Ne dersin?’’
‘’ Bilemiyorum her halde açılabilirim.’’
‘’ Öyleyse başla.’’
‘’ Hiç kendini başka biri gibi hissettiğin gibi oldu mu?’’
‘’ Benim sorunlarım çok başka türlüydü, bir gün sana anlatırım. Senin nasıl bir sorunun var?’’
‘’ nasıl anlatayım ki, şu anda ikinci hayatımı yaşıyorum.’’
‘’ Nasıl yani? İkinci bir şans mı buldun?’’
‘’ Görünüşe göre evet. İlk yaşamımda, bir erkek çocuğu olarak dünyaya geldim. Büyüdüm dünya tatlısı bir karım vardı severek evlenmiştik. Bana iki evlat vermiş. Biri erkek diğeri kız çocuğu. Bu arada çok zor günlerde yaşamışım. Hayatımın son dönemlerinde hep hastanelerdeydim. Ve bir gün aniden ölüverdim.’’
‘’ Desene birbirimize anlatacağımız çok şey var. Seni tanıdığım için çok mutluyum Başak.’’
‘’ benden de o kadar senin yanında o kadar rahat konuşuyorum ki.’’
‘’ Seninle iyi zaman geçireceğiz desene, Mümtaz Abide su koy veriyor. Çaylar nerede kaldı!’’
‘’ Geldi, geldi. Ben görmeyeli çok sabırsız olmuşsun Naz. On sekizlik delikanlı değilim. Alın bakalım tavşankanı bunlar.’’
‘’ Abla, bundan evvel yaşadığım dönemleri bu günmüş gibi hatırlıyorum. Mesela, evimiz küçük bir bahçe içinde ve tek katlıydı. Bir köşede briketten yapılma derme çatma kömürlük. Öbür köşede suyumuzu sağladığımız bir kuyu. Kuyunun yanı başında bir şeftali ağacı. O günler çok daha güzel ve doğalmış.
‘’ İyi güzel de, Başak Onur Beyle yapacağınız seanslar haftada kaç gün olacak? Bunu konuştunuz mu?’’
‘’ Konuştuk Naz Abla. Onur Abi, Çarşamba ve Cumartesi günleri seanslara devam edeceğiz.’’
‘’ Güzel o zaman Cumartesi günü görüşürüz Başak. Seninle sohbet etmek çok güzeldi. Ben sana nerede oturduğunu sormuş muydum?’’
‘’ Hayır, sormadınız ama ben söyleyeyim. Dikilitaş’ı biliyor musun? Bakırköy’e giderken, Dikilitaş’tan Sadi Konuk devlet hastanesine inen bir yokuş var. O yokuş üzerinde bulunan bir apartmanda oturuyorum. Size telefon numaramı vereyim.’’
Naz’la Başak birbirlerine telefon numaralarını verip vedalaştılar. Naz eve dönerken Başak hakkında olumlu düşüncelerle doluydu. Akıllı kız diye düşündü. Ne istediğini biliyor. Cumartesi günü Başak’la buluşmadan önce Onur’u görmeliyim diye aklının bir köşesine not etti.
Onur muayenehanesinde bir aşağı, bir yukarı volta atıp duruyordu. En sonunda Necmi dayanamayıp patladı, ‘’ Abi dur hele başım döndü. Beni çağırdın geldim. Belli ki bana bir iş vereceksin.’’
‘’ nereden başlayayım diye karar veremiyorum. İstanbul’u adım, adım araştıracak ve bir zamanlar kireç imal eden ocağı bulacaksın. Anlayacağın şu anda olmayan bir kireç ocağını arıyoruz.’’
Necmi,
‘’ Abi sen ne diyorsun? Şu anda olmayan bir yeri aratıyorsun bana?’’
Onur,
‘’ Sana koskoca iki gün, hadi seni göreyim.’’
Necmi,
‘’ Abi ben yıllık iznimi kullanmış mıydım?’’
Onur,
‘’ Necmiiii! Başlarım iznine hemen iş başına.’’
Tamam, abi diye cevap verdi Necmi.
2
Salı günü akşamüzeri Necmi fırtına gibi Onur Beyin ofisinden içeri girdi. Doğru Hülya’nın yanına giderek, Onur Beyin odasında olup olmadığını sordu.
‘’ Onur Abi içerde mi Hülya ‘çığım?’’
‘’ İçerde olmasına içerde ama bir hastası var. Biraz bekleyeceksin.’’
‘’ Bekleyelim yapacak başka bir işimiz yok.’’
Necmi, tam içi geçmiş gözleri kapanırken birden Hülya’nın sesiyle kendine geldi.
‘’ Tamamdır, Onur Beyin yanına girebilirsin seansı sona erdi.’’
‘’ Gel bakalım Necmi, tahminimden uzun sürdü araştırman öyle değil mi?’’
‘’ Öyle de denebilir Onur Bey ama istediğinden fazlasını elde ettim.’’
‘’ Nasıl yani?’’
‘’ Şöyle ki Onur Abi, kütüphanede görevli bir arkadaşımın yardımı ile işin üstesinden geldim. Tarif ettiği yerin önce yarım asır önceki fotoğraflarını bulduk. Sonrada o fotoğrafların bu günkü halinin fotoğraflarını çektim resimlerin arkalarını numaraladım. Mesela bir numaralı fotoğraf kireç ocağı, birde bugünkü fotoğrafı onun yerinde kocaman belediye binası var. Gerisini sen düşün. Şimdi fazlasına gelelim, buda oranın yarım asır önceki haritası.
Hepimiz Onur Beyin odasında toplandık. Onur Bey her zaman yaptığı gibi, hepimizin yüzüne dikkatle baktıktan sonra konuşmaya başladı,
‘’ Senden başlayalım Naz, Başakla uzun bir sohbet yaptığına inanıyorum. Şimdi bize edindiğin intibalarını anlat. Seni dinliyoruz.’’
‘’ Her şeyden evvel ilk intibalar çok önemlidir. Başağın çok akıllı bir kız olduğuna inanıyorum. Rol yapmıyor. Bırakın rolü anlatırken bizzat yaşıyor. Başaktan öğreneceğimiz çok şey var. O kadar gerçekçi ki kendi heyecanını bana da yaşatıyor. Benim söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.’’
Onur,
‘’ Teşekkür ederim Naz. Ama daha işin bitmedi. Bunu sen de biliyorsun değil mi? En ağır yük senin üzerinde olacak Seda. Başağı sık aralıklarla uyutacak ve geçmişinin derinlilerine ineceksin. Tabi bu seansların hepsi kaydedilecek. Bilhassa bizim için önemli olan ilk yaşamını araştıracaksın. ‘’
Seda,
‘’ Tabi yapacağımız bütün işler Başağın izni ile olacak değil mi?’’
Can,
‘’ Bütün işler yasal olmalı. Yoksa çalışmalarımız hiçbir işe yaramaz.’’
Onur,
‘’ Şüphen mi var Can? Sen şimdilik kenarda duracaksın. Senin tavsiyelerine ihtiyacımız olacak. Necmi ise dışarıdaki ayağımız olacak. Hatta işe başladı bile. Hepinizin önünüzde duran fotoğrafları incelemenizi tavsiye ederim. Naz’ın aldığı bilgilerden elde ettik fotoğrafları. Sağ ol Necmi. Yarın saat üçte hepinizi odamda hazır olarak bekliyor olacağım. Şimdi dağılabilirsiniz. Sen biraz daha kal Necmi seninle konuşacaklarım var.
Devamı var